Çok uzak tradutor Francês
2,324 parallel translation
Orası çok uzak, tatlım, yani...
C'est trop loin, chéri...
- Çok uzak mı?
- C'est loin?
Bu çamurun temelini oluşturan silikon ve alüminyumun, humusta bulunan karbonun, magnezyum, sodyum ve kalsiyumun hepsi bizim yıldızımızdan çok farklı ve çok uzak yıldızlarda oluşturuldu ve bize gelmeden önce muhtemelen düzinelerce yıldız tarafından geri dönüştürüldü.
Toute la silice et l'alumine, qui sont à la base de la structure du sol, tout le carbone et l'humus, le magnésium, le sodium, le calcium Tout cela est né dans des étoiles très différentes de la nôtre, très lointaines, et a pu être recyclé dans des dizaines d'autres étoiles avant de parvenir à nous.
babanın evi çok uzak, yeterli yiyecek yok ve babanın arkadaşları geldiği geceler uyumakta zorluk çekiyorsun.
l'appartement de ton père est trop loin, il n'y a pas assez de nourriture, et tu as du mal à dormir la nuit, quand ses amis viennent.
isterse uzak, çok uzak bir galakside olsun.
C'est une galaxie très très lointaine.
Hayatında hiç kimsenin seni tanımadığı ve istediğin kişi olabileceğin çok uzak bir yere gitmek istemedin mi?
Tu n'as jamais envie d'aller loin, très loin, quelque part où personne ne te connaît et où tu peux être qui tu veux?
- Santa Fe çok uzak.
Alors, Santa Fe n'est pas à côté de la porte, non?
İçeri girmek istemiyorum ya çok uzak.
Il est si loin. Tu veux que je vienne avec toi?
Fakat çok uzak!
Mais c'est très loin!
Donna öldükten sonra Çok uzak kaldım.
J'ai tellement déconné... après la mort de Donna.
Kendimi beğenmişlik yapmaktan çok uzak ama...
- Loin de moi l'idée de me vanter mais...
Yıldızlar çok uzak görünüyorlar.
Les étoiles semblent si lointaines.
Çok uzak durdun ve evine hiç yazmadın.
Tu es partie longtemps, sans jamais donner de nouvelles.
Kendimi savunmak için bir şey, ama çok uzak Cep telefonu şarj aletim ve çırpıcım var.
Quelque chose pour pouvoir me défendre. Jusqu'ici, j'ai un fouet et... mon chargeur de téléphone.
Çok uzak.
Très loin.
Çok uzak ihtimaldi.
De gros calibres.
Çok ama çok uzak bir yerdenim.
D'un endroit qui est très, très loin d'ici.
Çok uzak geçmişe giden bir geçide gözlerimi dikmiş bakıyorum.
Je me tiens devant un portail vers le passé.
Bu iyi bir haber olmaktan çok uzak.
Eh bien, voici qui est loin d'être une bonne nouvelle..
Yaşanabilirliği tespit etmek için çok uzak.
Trop loin pour savoir si elle est habitable.
Ama sana, 313... bunlar çok uzak görünüyor. Sonuçlar hakkında her şeyi biliyorsun.
Mais vous, 313, bien-sûr, regardez où cela vous a amené.
Bir zamanlar, çok çok uzak bir ülkede bir kraliçeydin.
Il était un temps, dans un lointain pays, tu étais reine.
Çok uzak!
C'est trop loin.
Hayır hayır, bu gerçeğe çok uzak.
Vous vous trompez complètement.
Çok uzak.
C'est loin.
Harvard buradan çok uzak.
Harvard, c'est vraiment loin.
- Çok uzak değil, neden?
- Non, pourquoi?
Donny, yapma! Çok uzak!
Fais pas ça, c'est trop loin!
Bu kurbağa çok uzak bir ülkede annesi babası ve erkek kardeşi ve Bay Muggles adındaki iribaş ile birlikte yaşarmış.
Et... elle vivait sur une île lointaine avec son père, sa mère, son frère, et un têtard appelé M. Muggles.
Güzel. Çok uzak sayılmaz.
C'est pas loin du tout.
Bilemiyorum, fakat çok uzak görünüyor.
Je ne sais pas. Mais ça a l'air loin.
İyi düşünsek bile, çok uzak bir ihtimal.
- Moi pas? - Au mieux, il y a une chance infime.
O yüzden bana dayanıklılıktan bahsetme ve karanlık günlerle ilgili nutuk çekme. Çünkü bugün, benim en karanlık günümden çok çok uzak.
Alors, ne me parlez pas de courage, ne me parlez pas des moments difficiles, parce que j'ai connu pire.
Çok uzak değil, yürüyebilir.
C'est pas loin. Il peut y aller à pied.
Biz de kimsenin bizi tanımadığı bir yere gideriz. Çok uzak bir yere!
On s'en ira loin, là où personne ne te connaît.
Çok uzak değilmiş.
C'est pas très loin.
Will Jeffries, seni beladan uzak tutmak için çok uğraştı.
Will Jeffries a consacré beaucoup de temps à t'éviter des ennuis.
Orası çok uzak.
C'est três loin.
Bazı şeyleri örtbas etmekte, saklamakta ve uzak durmakta çok iyidir.
Elle est douée pour camoufler les choses... les cacher, les éviter.
Evden uzak bana özel çok güzel... küçük bir oturma yerim var. Balıklarımı beslerim.
J'aime passer un moment assis là, loin de la maison, en privé, à nourrir mes poissons.
Çok yorgun ya da bitkinsiniz diye... belalar sizden uzak durmaz.
Le fait d'être épuisé et dépaysé... ne veut pas dire que tu cesses de chercher des ennuis.
Ve pek çok ortaokul öğrencisine akıl hocalığı yapardı onları çetelerden uzak tutmak için Evet, bu doğru Teğmen.
Il a aidé plusieurs élèves à ne pas se laisser alpaguer par les gangs.
Açıkca görülüyor ki, geçen yıl Naomi ye çok acı yaşattın. İkimizde biliyoruz ki en iyisi ondan uzak durman.
Apparemment tu as beaucoup blessé Naomi l'année dernière, et on a donc pensé qu'il serait mieux que tu restes à l'écart d'elle.
Biliyorum, daha çok sorumluluk, evden uzak olacağın daha uzun saatler.
- Je sais. Plus de responsabilités. Plus d'heures loin de la maison.
"Onlardan uzak dur" bakışı için henüz çok erken değil mi?
C'est trop tôt pour le regard "pas touche".
Bizden uzak dur yeter. Yoksa çok pişman olursun.
Lâche-nous la grappe ou tu le regretteras.
Burgess'ı öldürmek sizin için çok da uzak değil.
Ce serait pas étonnant que vous ayez tué Burgess.
Çok uzak bir ihtimal.
- C'est peu probable.
Bu dava yüzünden çok seyahat ediyor ve evden uzak kalıyor, destek grupları...
Il voyage beaucoup. Il est loin de chez lui, de ses soutiens.
Ama sen çok heyecanlanıyorsun, kendini tehlikeden uzak tutuyorsun.
Tu t'es laissé aller. T'as laissé passer ta chance.
Evimiz çok sakin ve gözden uzak bir yerdedir.
Notre maison est au fond d'une impasse.
çok uzaklarda 16
çok uzakta 50
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
uzak 22
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzak dur benden 215
uzaklık 23
uzak dur 425
çok uzakta 50
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
uzak 22
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzak dur benden 215
uzaklık 23
uzak dur 425
uzaklaşma 31
uzak durun 130
uzaklarda 21
uzaktan 27
uzak durun benden 23
uzakta 58
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzak dur ondan 40
uzaklaş oradan 25
uzak durun 130
uzaklarda 21
uzaktan 27
uzak durun benden 23
uzakta 58
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzak dur ondan 40
uzaklaş oradan 25