Çıkın oradan tradutor Francês
514 parallel translation
Hey, siz. Çıkın oradan.
Vous, sortez de là.
- Çıkın oradan.
- Sors immédiatement.
Çıkın oradan.
Sortez de là.
Çıkın oradan. Kurtarın kendinizi!
Ne restez pas là!
Çıkın oradan! Tifüs olacaksınız.
Vous allez choper le typhus!
Çıkın oradan, hemen!
Vous entendez?
Çıkın oradan!
Sortez de là.
Yukarı! Çabuk! Çıkın oradan!
Tout le monde en haut!
Siz ikiniz. Çıkın oradan!
Sortez, vous deux!
Hey, çıkın oradan!
Dégagez.
Pekala, haydi çıkın oradan.
Très bien, sortez de là.
- Çıkın oradan hemen!
- Je vous conseille de sortir!
Siz dördünüz, çıkın oradan.
Descendez de là, vous quatre.
Şimdi çıkabildiğiniz kadar çabuk çıkın oradan.
Merci. Sortez de là.
Çıkın oradan, piçler!
Sortez, bande de salauds!
Çıkın oradan!
Faites-les remonter!
- Çıkın oradan!
- Sortez!
Onu oradan çıkarırken bacağını kırdık.
On a dû lui briser la jambe pour le sortir.
Yunanlar, Romalılar, Mağripliler ve hatta gizemli Keltler. Bu taşları arabanı aşağı attığın uçurumun oradan çıkardık Stephen.
Les Grecs, les Romains, les Maures et même les Celtes qui ont érigé ces pierres sur la falaise.
Dahası, dördüncü koğuşta bulunan ve çıkış kapısını kamufle eden demir soba oradan kaldırılacak.
De plus, le poêle, dans la baraque 4, sera supprimé.
Çıkış kapısını örten demir sobayı oradan kaldıracağız.
"Le poêle de la baraque 4 sera supprimé."
- Gazı kökleyin ve oradan çıkın!
- Pleins gaz et sortez.
Sonra kereste fabrikasına götürülür ve oradan çıktığında artık ağaç değildir.
Enfin, on l'amène à la scierie, et quand il sort de là, il n'est plus un arbre.
Garibaldi, Palermo'ya girmeden kısa süre önce limandaki savaş gemisinden bazı İngiliz subaylar evimin terasına çıkmak için izin istediler insan oradan şehrin etrafındaki bütün tepeleri görebilir.
Un peu avant que Garibaldi n'entrât à Palerme, des officiers anglais des vaisseaux en rade... me demandèrent de pouvoir monter à ma terrasse pour admirer les montagnes autour de la ville
Bir kütüğe oturve sırtını balığa dön. Ya da bir ağaca çık ve oradan düş. Ya da onu kıyıya sürükle ta ki bir ayı gelip yeter desin.
On s'assoit sur un arbre en tournant le dos au poisson ou on le tire sur la rive jusqu'à ce qu'un ours vous dise d'arrêter.
- Bazı kuru, çöl gezegenlerde... su, kayaların arasına sıkışmış olabilir. Ve oradan çıkarılmayı bekliyor olabilir.
- Sur certaines planètes désertiques, il est sûrement possible de briser les roches, et d'en extraire l'eau.
Bayan, oradan çıkın.
Sortez! Dépêchez-vous! Sortez!
Çıkın oradan!
- HaMan, soez de l!
- Oradan çıkın.
Aidez-nous! - Sortez de là!
Uzun zaman önce... büyük bir kızılderili topluluğunu oradan çıkardılar. Ne yaptıklarını biliyor musun?
II y a longtemps... on chassait les Indiens par ici.
Haydi oğlum çık oradan. Geç kalacaksın.
Tu vas être en retard
Partiye gelen kızların hepsine ulaşmayı başardık. Oradan da bir şey çıkmadı.
On a trouvé toutes les filles de la fête sans avoir de piste.
Kızı kim bulursa onu derhal oradan çıkarsın.
Trouvez la fille et faites-la sortir d'ici immédiatement.
Allah aşkına, çıkın oradan!
Sortez de là!
Bacaklarından çekmemi istemiyorsan çıkar kıçını oradan.
La seconde est déjà passée. Sortez de là-dessous... avant que je vous tire par les chevilles.
Oradan çıkınca hapse girmem zor olmadı.
A partir de là, je n'ai eu aucun mal à entrer en prison.
Gözünü kırpmadan oradan çıkmış olacaksın.
Ça ne prendra qu'un moment.
Çıkın oradan!
Sortez de là!
Başka bir çıkış kapısı yok ve bir şekilde oradan çıkacaksın, değil mi?
Il n'y a pas de porte au fond par laquelle tu pourrais sortir?
- Kaldırın kıçınızı ve hemen uzaklaşın oradan.
À couvert! Magnez-vous le cul!
Çık bakayım oradan.
- Viens, tu n'est pas chez toi. - Nous rentrons à la maison.
Hey, Lonnie... Çek kıçını oradan!
Lonnie, gare à toi!
Çabuk, çıkın oradan!
Vite, sortez de là!
Temizle şu boku. Oradan çıkın Sadece bir fişek.
Virez-moi cette merde de là et balancez-la.
Ve oradan çıkınca, geri döndüm ve onun arabasını çaldım.
A ma sortie, je lui ai fauché sa tire.
Sadece köprüden git... ve dokuza üç kala oradan çık. - Gloria, Howard ve Glenda'da olacak mı?
Ce n'est pas très beau, mais c'est plus court pour arriver à la maison.
Amerika'daki en güzel otoyol çıkışının oradan geçtiğini biliyorlar.
Lls savent qu'ils auront la meilleure bretelle d'accès de tout l'état.
Sonuçta, bir gün, her şeyden kurtulmak için bir binanın çatısına çıkıp oradan kendini atmaya karar vermiş.
Un jour, il décide d'aller au sommet d'un immeuble et de sauter. D'en finir.
Oradan çıkın!
Allez!
Hadi oradan.Hepimiz birbirinizin etrafında nasıl dolanıp birbirinize aşk hastası inekler gibi baktığınızın farkındayız.İtiraf et artık.
Je t'en prie. On vous a tous vus vous regarder avec des yeux de merlan frit. C'est vrai.
Kapıyı azıcık aralayacağım, oradan dışarı yapacaksın.
On entrouvre la porte et tu fais pipi d'ici.