Ördek tradutor Francês
1,827 parallel translation
William... ördek düdüklerini iyi kullanır mısın?
William, sais-tu imiter le cri du canard?
Daha önce binlerce kez portakallı ördek yaptım.
Je veux dire, j'ai mangé du canard des milliers de fois.
En iyi porselenleri kullanacağız ve ördek pişireceğim.
Nous utiliserons notre plus beau service et nous mangerons du canard.
Burada kim ördek yapıyor?
Qui s'occupe du canard ici?
Ördek sosunu üç kere süzmüyor, değil mi?
Il ne passe pas la sauce du canard trois fois, n'est-ce pas?
Ördek sıra dışıydı. Kuzu pirzola muhteşemdi.
Le canard était exceptionnel, les côtelettes d'agneau étaient incroyables.
Ördek sosunu da iki kere süzeceğini söylemiştin. Ama iki kere süzmüyorsun dostum.
Et tu as dit que tu filtrerais deux fois la sauce du canard et toi, mon ami, tu ne filtres pas deux fois!
Bence o ördek Paraguay'a varana kadar uçmuştur.
Je crois que ce canard a continué de voler jusqu'au Paraguay.
Durumu gözden geçireceğiz, onu kahve içmeye götüreceğim. Ördek avına götürme yeter.
On parlera de cette affaire, je l'emmènerai boire un café...
Berbat bir ördek avcısısın Charlie.
Tu es un piètre chasseur de canards.
Büyükbabana soru üstüne soru soruyorsun. Hizmetçiyle ördek rosto hakkında kibar bir sohbet ediyorsun.
Tu poses question après question à ton grand-père et tu papotes poliment avec la bonne, quel est son nom, déjà?
Ördeği yapmasını ben söyledim. Ben istedim diye ördek yiyorsun.
Tu t'es régalée avec du canard parce que j'ai demandé du canard!
Ördek için tebrikler.
Bravo pour le canard!
Aklıma gelmesinin tek sebebi de Davey'nin "Ördek, Kaz" şarkısını öğrenmesi ve ördeklerin zayıf görünmesi. Al işte.
Et encore, j'y ai pensé parce que Davey a appris le jeu de l'oie et que les canards m'ont paru fadasses après ça.
Eğer ördek gibi yürüyorsa, ördek gibi konuşuyorsa, öyleyse o ördektir.
Si ça marche comme un canard et parle comme un canard, eh bien c'est que c'est un canard.
Şahsen dedektif bir ördek havuzunda bıcağınızı tuttuğunuzu düşünüyorum.
Personnellement, je pense que vous êtes au milieu d'un étan de canard, avec de l'eau jusqu'au genoux inspecteur.
Umarım ördek seviyorsundur.
J'espère que vous aimez le canard.
Bir ördek.
Un canard.
Bunu duydun mu lastik ördek? 'Çiftler'dedi.
T'as entendu, Mr le canard en plastique, il a dit le mot "couples".
Eğer öyleyse bir ördek görüyorum.
Parce qu'alors... je vois un canard.
Dar sokakta ördek gibi duruyorum.
J'étais dans une allée pour une passe, une branlette.
Bir ördek!
- Une flic!
- Ördek! - Sonra sıra arkadaşlarında.
Et tes copains, ensuite!
Bu bir ördek! "
C'est le canard Ellington!
Baba, bu Duke Ellington değil ki! Bir ördek bu!
Papa, ce n'est pas Duke Ellington, c'est le canard Ellington.
- Çok iyi... - Resimde var bir ördek.
La première photo est un canard.
" Ama bir gün ördek kaçmış ve uzaklaşmış.
Mais un jour, le canard s'est enfui.
"Ördek yoldan aşağı koşmaya başlamış ve bir havuz bulana kadar da koşmaya devam etmiş."
Il a couru le long de la route jusqu'à une mare.
"Ördek geri dönmüş"... Efendim? Şimdiden bazı şehirlerimizi yerle bir etmişler.
Ils ont détruit plusieurs de nos villes.
Ördek ölüyor.
Le canard meurt.
Bana ördek kavurma.
Je prendrai le confit de canard.
Ördek gibisin.
T'es comme un canard. Tu te réveilles chaque jour dans un monde nouveau.
Bu sefer, sen Sundance olursun ben de ördek.
Tu es Sundance, et moi le canard.
Sorarım size, iki ördek nasıl V oluşturabilir?
Comment peut-on faire un V à deux canards?
- Merhaba, Boog. Biliyorum o bir ördek. Ama o bana bir hanımefendiymişim gibi davranıyor.
C'est un canard, mais il me traite comme une dame.
" Derken bir gün ördek yavrusu yumurtadan çıktı.
" Enfin, les canetons apparurent :
- Ördek, toplantıyı kim yönetecek?
- Qui dirige la réunion?
Bakın, Bay DiNorscio. Eğer ördek gibi yürüyorsa, ördeğe benzer... ördek gibi bağırır, her şekilde bir ördektir.
Pour moi, si ça se dandine comme un canard, que ça a l'air d'un canard, que ça fait coin-coin, ça a toutes les chances d'être un canard.
Bir ördek üstünde sana yalvarıyorum!
Je suis sur un canard, à vous supplier!
Hani ördek suya gider ya.
Oui, comme un poisson dans l'eau.
Ördek çok güzel.
Elles sont parfaites, aujourd'hui.
Markette hiç ördek bacağı yok muydu?
On ne trouve plus de pattes de canard au marché?
- Hepsinde ördek resmi var.
Ils ont tous des canards.
Bir adam, bir ördek ve iri göğüslü bir rahibe bardan içeri girerler, tamam mı?
Un homme, un canard et une religieuse aux gros seins entrent dans un bar.
Bence ördek iyi oldu.
Je trouve que le canard était réussi mais la sauce quand même un peu épaisse.
Daha önce ördek pişirdin mi? - Ördekleri halledebilirim, rahatla.
Je veux dire, as-tu cuisiné du canard avant?
- Ördek sosunu süzüyor musun?
La sauce du canard.
Aman Tanrı'm, ördek Sundance'in yokluğuna hemen alışmış.
Le canard a vite oublié Sundance.
Bayım, sipariş ettiğiniz ördek bacakları
Vos pattes de canard.
Cal, hangisi? Üstünde ördek resmi olan.
Lequel c'est?
Ördek.
Gouine. Mesdames.