Öyle sanıyorum ki tradutor Francês
115 parallel translation
Ben öyle sanıyorum ki bu ticari nedenlerdendi.
Moi qui croyais que vous le faisiez pour l'argent...
Öyle sanıyorum ki...
Á mon avis...
Öyle sanıyorum ki ; hasarı onarırlarken bize birkaç yüz metre kürek çektirecekler.
On va s'éloigner sur les canots pendant qu'ils réparent le navire.
Öyle sanıyorum ki, evlenince beni görmek istemeyeceksin?
Tu ne voudras plus me voir?
Öyle sanıyorum ki... Son bir sigara için hâlâ vaktim var.
Je pense que j'ai le temps... pour une dernière cigarette.
Ama öyle sanıyorum ki senin tarzını yakalayacaktır, Ace.
Elle comprendra vite où vous voulez en venir.
Diğerlerinden daha iyisini yapacağımı sanmıyorum. Fakat öyle sanıyorum ki bizler sık sık insanların zekasını hafife alıyoruz.
Je ne suis pas plus convaincant qu'un autre, mais je crois... qu'on sous-estime souvent les gens.
Öyle sanıyorum ki, birbirimize söyleyeceklerimiz daha bitmedi.
Nous devrions nous en dire plus, non? Oui, ce serait naturel, mais...
Öyle sanıyorum ki sadece zaman geçiriyor.
Il paraît tuer le temps.
Öyle sanıyorum ki, Yunanlılar, "nepenthe" nin, uyuşturucunun... neden olduğu bir ruh durumu olduğunu düşünüyorlardı, muhtemelen haşhaşın.
Les Grecs, je crois, définissaient le nepenthe comme un état d'esprit provoqué par la prise de drogue, sûrement du haschisch.
Öyle sanıyorum ki, bağışlanmak için de yetersiz.
Et il serait peut-être prématuré pour obtenir le pardon.
Öyle sanıyorum ki kendini suçladığın tereddüt anı senin türünün karakter özelliği.
J'aimerais vous faire remarquer que l'instant d'hésitation dont vous vous faites le reproche est caractéristique de votre espèce.
Büyük Britanya halkının daima dost olduğuna inanmayı red ediyorum öyle sanıyorum ki bu görevde, Afrikalı bir ulusu savunmakla Avrupayı felakete sürüklemeye liderlik ediyorlar.
Je refuse de croire que l'authentique peuple anglais, toujours ami... se sente obligé de mener l'Europe à la catastrophe... pour défendre une nation africaine...
Öyle sanıyorum ki, bana kızgınsınız.
J'ai le sentiment que vous m'en voulez.
Wolf öyle sanıyorum ki, pek yakında canımız sıkılacak.
Wolf, j'ai l'impression qu'on va bientôt avoir des ennuis.
Öyle sanıyorum ki önümüzdeki günlerde daktilosunu kıçına sokmamız gerekecek!
Un jour, il faudra également s'occuper de son cas.
- Şey, öyle sanıyorum ki...
- Je crois...
Onları henüz bitiremedim fakat öyle sanıyorum ki zamanında...
Je ne les ai pas encore finis. Comme ils n'étaient pas dus avant...
Öyle sanıyorum ki 1960 yılında..... kadıncağız fotoğraf çektirmek için..... tekrar fotoğrafçıya gitmiş.
La veuve s'est rendue chez un photographe... pour être prise en photo.
Öyle sanıyorum ki..... babanın yüreğinde taşıdığı sıcaklık..... hepimize yeter de artar bile.
Je pense que "sa" gentillesse... serait suffisante pour nous voir tous à travers. Mais il sera dans les parages plus longtemps que ça.
Öyle sanıyorum ki... Hamlet'in deliliğinin nedenini buldum!
J'ai trouvé la cause de la folie de Hamlet
Öyle sanıyorum ki, temelde ona karşı çıkmayan insanlar var.
À partir du moment où ils n'osent s'opposer à lui.
Öyle sanıyorum ki Geo Storm model arabalarda yapılan... beş yüz dolarlık indirimi duyunca... benden daha çok çalışmanız gerekecek.
Quand les gens sauront qu'il y a une remise de 500 $... sur toutes les "Geo Storm", vous allez être plus occupés que moi!
Öyle sanıyorum ki gördüklerinden ziyade kendilerinden hoşnutlar.
Plus satisfaits d'eux mêmes que de ce qu'ils voient, je pense.
Öyle sanıyorum ki kız kardeşinizin kendisini bu şekilde sergilemesini istemezdiniz.
Je suis tentée de penser que vous ne souhaiteriez pas que votre soeur fasse une telle exhibition.
Evet doğrusu. Ayrıca bu doğanın bir armağanı olsa da öyle sanıyorum ki sebatla çalışmam bunu bir sanata dönüştürmemi sağladı.
- Oui, en effet, et je pense que c'est un cadeau de la nature, les constantes études m'ont permis, je m'en flatte, d'en faire une sorte d'art.
Öyle sanıyorum ki, senin şu süslü kılıcını da alabiliriz.
Et je vais aussi te demander ton épée.
Öyle sanıyorum ki biz bu konuyu halledebiliriz. Teşekkürler.
Je crois qu'on s'en sortira tout seuls.
John, öyle sanıyorum ki Japonların gücü şimdi kırılabilir.
John, je suis convaincu que la position japonaise peut-être prise.
Sonunda, öyle sanıyorum ki, aklını kaçırmış ve o günden beri de böyle.
A mon avis, ça l'a rendu fou et il l'est encore aujourd'hui.
Öyle sanıyorum ki buna neyin yol açtığına dair kesin olmayan bir kuramım var.
Moi, j'ai une vague idée de ce qui a pu se passer.
Özür dilerim, uh... Babamla ben bu geziye gorilleri incelemeye çıktık. Öyle sanıyorum ki ateş etmeniz onları ürkütebilir.
Navrée, mon père et moi venons étudier les gorilles, et vos coups de feu ont pu les effrayer.
Öyle sanıyorum ki katil, bu kadınlardan birisi ile aşk yaşıyordu.
Il était amoureux d'une des femmes
Öyle sanıyorum ki oyun bitti. Biz bittik.
Alors je suppose... que c'est fini entre nous.
- Öyle sanıyorum ki, tanımadı beni, ne yukarıda evinde, ne de yangın merdivenindeyken.
- Il n'a pas semblé me reconnaître... en haut, dans sa chambre, ou dans l'escalier de secours.
Öyle sanıyorum ki, sen araba almaya gelmedin.
J'imagine que t'es pas là pour acheter une voiture.
Siz sormam gereken birkaç soru var ama öyle sanıyorum ki sizin bana sormak istediğiniz binlerce soru var.
Bien, j'ai des questions à vous poser Mais vous devez en avoir mille à me poser
Öyle sanıyorum ki, onu da sana vereceğimi düşündün.
Et j'imagine que tu penses que je te les donnerais.
Öyle sanıyorum ki... bu çocukların ölmesinden daha kötü şeyler olacak.
Je sens qu'une chose encore plus terrible que la mort de ces filles va se produire.
Öyle sanıyorum ki sizler de üşüyorsunuz.
Et j'imagine que vous aussi.
Öyle sanıyorum ki, ikimiz de dalkavukların arasında o kadar çok vakit geçirmişiz ki, mahremiyet şimdi tuhaf gözüküyor.
Nous avons tous deux été si souvent au centre des commérages de cour, que l'intimité nous semble contre nature.
Grissom, Öyle sanıyorum ki Onu benim vurma... ihtimalim var.
Grissom, je crois qu'il se peut... C'est peut-être... peut-être moi qui ai tiré.
Öyle sanıyorum ki ilk saldırınızı yaptıktan sonra, beklediğinizden daha çok bir memnuniyet yaşadınız.
Je crois qu'après avoir commis votre première attaque, vous vous êtes senti beaucoup plus excité que vous ne l'aviez prévu.
Oradaysa ki, öyle sanıyorum kolay olur.
S'il est là où je pense ce sera facile.
Doğru anladıysam, ki öyle sanıyorum, Eyalet Polisi'ni arayacaksın.
Si je ne m'abuse, vous voulez la police.
Sana sarılmayı öyle istiyorum ki, aklım başımdan gidecek sanıyorum.
Je voudrais tant t'avoir contre moi, que je crois que je vais éclater.
Sanıyorum ki bütün sanatçılar öyle.
Je pense que c'est la même chose pour tous les artistes.
Öyle sanıyorum bu kiralanmış sahil evini gözetlemeyi sıkıcı bulacaksın. Unutma ki bütün masralarımız Vakıf tarafından karşılandı.
C'est sûrement fastidieux, aussi, de mener ta surveillance dans une maison située sur la plage, louée et payée par la Fondation.
Artık bir şey satamayacağım seni rahat yaşatamayacağım sanıyorum. Ya da çocuklara bir iş kuramayacağım. Öyle çok kazanmak istiyorum ki!
J'ai l'impression que je ne vendrai plus jamais rien que je pourrai plus te faire vivre ni rien faire pour l'avenir des garçons, rien faire...
Seni doğru anladıysam, ki öyle olduğunu sanıyorum ulaşılması en zor kasa.
Si je lis bien ça, et je prétends bien le lire... c'est la salle la moins accessible jamais conçue.
Açık olanı irdelemekten nefret ederim ama eğer... içimizde bir şey varsa, ki öyle olduğunu sanıyorum, bu olsa olsa sende olabilir zira ilk belirtileri sen gösterdin
J'ai horreur de dire des évidences, mais... si quelque chose s'est immiscé dans l'un de nous, il y a des chances, vu que tu as eu les premiers symptômes, que tu sois infecté.