Şekerleme tradutor Francês
1,269 parallel translation
Yine dersi ekip şekerleme yapıyorsun ha, Hitomi?
Tu quittes la classe et fais un somme? Hitomi.
Ne biçim şekerleme kanepesi bu?
Mon foutu fauteuil-lit est... foutu.
Vücudundan iki insan çıkarmaya çalışırken kocan hastanede şekerleme satılıyor mu diye sorduğu zaman daha da uzun bir süre.
C'est encore plus long quand t'essaies d'expulser deux humains de ton corps alors que ton mari demande si l'hôpital a des glaces au chocolat.
- Kim şekerleme istiyor?
- Qui veut des sucettes?
- Şekerleme da koydun değil mi?
- Rajoute plein de guimauve, Marie.
Çünkü şekerleme olmadan, o sadece bir sebze!
Parce que sans ça, ça a le goût d'un simple légume.
Stewie şekerleme yapıyor, Peter ve çocuklar da dışarıda.
Stewie se repose. Peter et les enfants sont sortis.
Şekerleme?
Vous voulez faire un somme?
İyi bir şekerleme gibisi yok.
Rien de tel qu'une sieste éclair.
Tamam çavuş, 100 $'lık şekerleme ve porno dergiler yüzde 5'lik askeri indiriminizle 95 $'a geliyor.
Bien, sergent. 100 $ avec les Mikado et les magazines porno... avec votre réduction de militaire de 5 %, ça fait 95 dollars.
Kakaonuzu alıp parasını ödeyebilirsiniz sonra yan tarafa gidip şekerleme için şarkı söyleyebilirsiniz.
Tu sais quoi? Vous aurez un chocolat en le payant, puis vous irez chanter dehors pour les marshmallows.
Şekerleme istiyor muyuz?
Des chamallows?
Görünüşe göre normal bir insan sadece 96 şekerleme ördek yiyebiliyor
Le corps ne peut pas absorber 100, mais 96 canards en sucre.
Tezgahın üstündeki şekerleme kutusu.
Une boîte de malabars sur le bar.
Lanet olası şekerleme.
Malabars de merde!
Sanırım ufak bir şekerleme yapma zamanı.
C'est l'heure de votre sieste.
Biraz şekerleme alayım.
Je prendrais bien un bonbon.
Şekerleme! Şekerler!
Des berlingots, des dragées.
Aslında şekerleme isterim.
En fait, je veux bien une sucette.
Etrafımdaki bütün periler yaptığım şekerleme uykusunu sabırla izliyor muydu acaba?
N'étaient-ce pas des gnomes ces troncs autour de moi... veillant patiemment, en silence, mon sommeil d'adolescent?
şey, şekerleme seviyor olmalısın.
Eh bien... tu dois aimer les friandises.
Şekerleme.
Confiseries.
Şekerleme büfesi.
Comptoir des confiseries.
Biraz şekerleme yapsak!
Et si on faisait un petit somme?
Biraz şekerleme ister misin? Bu kocamım.
Vous voulez des chamalos?
- Şekerleme mi yapıyorsun?
Tu dors?
- Çok şekerleme yer misiniz? - Hayır.
- Tu manges beaucoup de chocolats?
Sang-woo'nun odasında şekerleme yapıyor.
Elle fait une sieste dans la chambre de Sang-woo.
Yada şekerleme tabağı da olabilir.
Ou une bonbonnière.
Su, buzlu şekerleme?
De l'eau, un esquimau?
Stewie yemekten önce şekerleme yok.
Oh, Stewie, pas de bonbons avant le dîner.
Bir kase jöle şekerleme lütfen.
Une portion de boules de gelée.
Yanına biraz da sıcak şekerleme koyarsam, dolabın yarısını almama da yardım eder misin?
Avec du chocolat chaud en plus, tu pourrais m'avoir un demi-placard? - Je verrai ce que je peux faire. - Merci.
Bunu, "şekerleme yapmak" ile karıştırıp duruyordum. Sonunda aradaki farkı anladım.
Ça n'a pas été facile de ne plus faire de siestes, mais j'y suis arrivé.
Sonra Sara'ya yerleri cilalattım. Üstelik şekerleme yaptı.
Elle somnolait et ça a pris une heure.
- Altı saat şekerleme yaptım. Enerji doluyum.
J'ai fait une sieste de 6 h, je suis plein d'énergie.
- Şekerleme var mı?
- Y a des chamallows?
Tanrım, çok fazla şekerleme yemişim.
Oh, j'ai mangé bien trop de sucre...
Kamyonuna dön, çan çalıp şekerleme sat.
Alors retourne dans ton camion, sonne ta cloche et va vendre tes glaces. Attends une minute, Ray.
Sen bilirsin çok yorgun görünüyorsun belkide bir şekerleme almalıydın ayrıca
Tu sais, tu sembles gentille de fatiguée. Peut-être devrais-tu prendre un petit somme, aussi.
Anında şekerleme.
Un petit somme instantané.
- Bu şekerleme değil ; somon balığı ile rulo salatalık.
- C'est du poisson cru.
Benimle ufak bir şekerleme yapmaz mısın?
Vous venez faire un petit dodo avec moi, chérie?
Burada sıcak şekerleme seven var mı?
- Ca vous dirait un bon sundae?
Sanırım biraz uzanıp.. şekerleme yapacağım.
Je crois que je vais m'allonger, et prendre un peu de repos.
İyi bak bana. Hazır olduğum tek şey çirkin bir şekerleme.
S'il y a une chose pour laquelle je suis prêt, c'est une sieste.
- Evet, şekerleme yapıyor
Oui à quoi?
İyi bir şekerleme gibisi yok.
Camarades, brisons les chaînes de l'oppression humaine!
100 tane şekerleme ördek!
Et de 100 canards en sucre!
Bilmece mi şekerleme mi?
Surprise!
Peki şekerleme neden?
- C'est du Maki au saumon et au concombre.