English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ A ] / Aldım onu

Aldım onu tradutor Português

2,088 parallel translation
Bekle Messer, şimdi aldım onu. - Holly Teyzesi'yle şimdi.
- Não, Messer, acabei de pegar nela.
Kutsal bir flüt! Son İnka kralının kraliyet mezarlığından aldım onu.
Uma flauta sagrada, que retirei do túmulo do último Rei Inca.
Bu sabah işe aldım onu.
Eu contratei-a de manhã.
Onu uyutacaklardı, Bende onu kendim aldım, Mükemmel derecede iyi bir köpek.
Iam abatê-lo por isso acolhi-o, um cão perfeito.
Onu aldığımızda midesinden- -
Quando a fomos buscar, estava a queixar-se de...
Eğer her ne haltsa, onu bulamazsam kasten aldığımı düşünecek.
Mas se eu não encontrar o que quer que seja, ele vai achar que roubei de propósito.
Yarın onu aldığımız yere bırakmak zorundayız.
Vamos ter de regressar com eles amanhã.
Onu aldım.
Eu tiro.
İlk yardım ekibi onu Daliy Planet'den aldı.
Os paramédicos foram buscá-la ao Daily Planet.
Onu bir Koreliden aldım.
- Consegui com um coreano.
... kerhaneden aldım getirdim onu.
Eu a tirei de um puteiro.
İhtiyacımız olduğu için onu yanımıza aldık.
Levámo-lo connosco porque precisávamos dele.
Ben de onu işe aldım
Por isso contratei-o.
Onu geri aldım, hep istediğim buydu ve...
Eu recuperei-a. É tudo o que eu sempre quis e...
Ara onu. Görüşmeyi depoya aldığımızı söyle.
Volta a ligar-lhes, muda a reunião para o armazém.
Bunu ben yapmadım. Onu bir çiftlikten aldım.
Não fui eu que o pus assim, comprei numa quinta.
O nedenle onu da aldım.
A Olivia queria muito vir, por isso, eu trouxe-a.
Kızıma evde eğitim veriyordum ama tam bir işkenceye dönüştü ben de onu Katolik okuluna aldırmak için, birine rüşvet vermeye çalıştım.
Tenho estado a dar aulas à minha filha e tem sido um inferno, por isso, tentei subornar alguém para colocá-la na escola católica.
Peki ne oldu, buraya mı aldınız onu?
Então, têm-no aqui retido? - Sr. Stokes.
Hey, onu hak ettim de aldım ben!
Sim, eu ganhei isso.
Ve o da çocuğu boğarak öldüreceğini söyleyince, bende onu aldım.
E disse que ia asfixiá-lo, por isso trouxe o bebé.
Yüzüğü aldım çünkü böylece geri dönebilecektim ve bildiğim bir şey varsa, ben uyurken onu benden aldığıdır.
De modo contrario, se não fosse assim, poderia ser e se assim fosse, seria... mas como não é, não é.
Ben de Carrie ile ilgilendim ve onu korumaya aldım.
Por isso, estava a cuidar a Carrie, a protegê-la. A protegê-la do quê?
Onu arabaya aldım, yardım etmeye çalıştım.
Nós estávamos... Eu apanhei-o, tentei ajudá-lo.
Lady onu barınaktan aldığım zaman 11 yaşındaydı.
Ela já tinha 11 anos quando a trouxe do canil.
Okuldan almadın mı? Aldım señor. Sonra Bayan Trish gelip onu götürdü.
Sim, depois veio a Sra. Trish e levou-a.
Aslında New York'taydım. BM ile alakalı. Gecenin bir yarısı bir telefon aldım.
Na verdade, eu estava em Nova York, na ONU e recebi uma ligação no meio da noite.
İkna edip götürmeye mi çalışsam, yoksa onu zorla mı aldırsam?
Deverei acreditar nas suas palavras, ou deverei obrigá-lo a entrar para dentro?
Bugün Mark Rosenthal'dan bir telefon aldım, onu hatırladın mı?
Hoje recebi uma chamada do Mark Rosenthal, lembras-te dele?
- Onu da mı RadioShack'ten aldın?
- Também foi comprado na Internet?
Ve sen benim onu gerçekten partiyi durdurmak için aldığımı düşünebilirsin.
E eu acho mesmo que vou conseguir que ele largue o vicio.
Senin yumurtalarla uğraştığını biliyordum, o yüzden onu ben aldım.
Sabia que estavas muito ocupada, por isso, trouxe-a.
Atlanta'daki bahsettiğin üretici adama göstermek için onu aldım.
Eu o levei para Atlanta e entrei para o fabricante do falante.
- Onu artık ilgi merkezime aldım.
- Agora estou com ele na mira.
onu bu işe ben aldım.
Arranjei-lhe este trabalho!
Onu da aldım.
Eu também. Gosto muito de brincar com eles.
Onu geri aldım.
Já o trouxe.
Onu pahalı bir evcil hayvan dükkanından aldım.
Comprei-o numa loja de animais toda gira, perto da minha casa.
Çernobil'i Blaine aldı. Onu geri alalım, böylece günümüze dönelim ve ben de siz pislikleri bir daha görmek zorunda kalmayayım.
Blaine tem o Chernobly, só temos que o ir buscar, para voltarmos ao presente e nunca mais os voltar a ver.
Onu da tarafımıza aldık.
Vamos levá-la para este lado.
Angela'yı aldığımı ve onu yemeğe çıkardığımı hatırlıyorum.
Recordo-me de ir buscar a Angela e levá-la a jantar.
Anka'dan davetiye aldığı için onu kıskandığımı....... henüz kurmadığım bir şirketle kazık atmaya çalıştığımı söylemek istiyor.
- Que está a sugerir? Sugerem que tive inveja de o Eduardo ter sido convidado para o Phoenix e que planeei lixá-lo numa empresa que ainda nem tinha sido inventada?
Onu kollarımın arasına aldım. Göğsüme dayanmış halde titriyordu.
Eu abracei-a e ela estava a tremer contra o meu corpo.
Tanrının onu neden bu yolla aldığını anladığımı söyleyemem.
Não entendo porque Deus o levou daquela forma.
Babam, aldığı yabani midillileri getirmesine yardım etsin diye onu Fort Smith'e çağırmıştı.
O pai tinha-o levado até Fort Smith para ajudá-lo a trazer de volta alguns Mustangs que tinha levado.
Bu arada, onun adı Madison, birazdan onu ve cüzdanımı niye aldığını anlatacağım.
Já agora, aquela é a Madison, falaremos dela mais tarde e do facto de ter a minha carteira.
Babasının onu hemen aldırmasını mı tercih ederdin?
Preferias que o pai dele o tivesse chamado, imediatamente?
Onu avucuma aldım.
Apanhei-o.
Onu sevdiğini hatırlaman için aldım.
É para te lembrar, que és amado.
Onu sevdiğini hatırlaman için aldım.
É para te lembrar, que és Amado.
Başkan Hassan ile birlikte son derece faydalı bir toplantı yaptık ve bu işi bitireceğiz ama söylemek isterim ki, Başkan ve ben BM'nin bu görüşmelerde hakem olarak bulunmasını tercih ettik çünkü Ortadoğu'nun ele aldığımız problemleri artık tüm dünyayı ilgilendiriyor.
O Presidente Hassan e eu ainda temos muito trabalho pela frente, por isso, esta conferência fica por aqui. Mas gostava de referir que escolhemos a ONU como palco para estas conversações, porque os problemas do Médio Oriente tornaram-se numa preocupação mundial.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]