English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ A ] / Anı

Anı tradutor Português

86,919 parallel translation
Eskileri mi anıyoruz Cathy?
Quer reviver o passado, Cathy?
Şu an müsait değilim ama mesaj bırakırsanız, en kısa sürede size dönerim.
Estou indisponível de momento, mas... se deixar uma mensagem contactá-lo-ei mal possa.
Constantine'in anıları dışında onun için bir anlamı yok bunlar onu huzursuz ettiğinde ki kesinlikle edecek ve o ayrılacak.
Não há nada para ela aqui a não ser recordações do Constantine, e quando isso azedar, o que irá certamente acontecer, ela ir-se-á embora.
Yatak odamızda uyuyamıyorum her yerinde anısı var.
Não consigo dormir no nosso quarto. Há demasiadas recordações dele.
Bu anı seçmek, gerçekten gerekli miydi efendim?
Bem, era mesmo necessário, senhor, ter escolhido este momento?
İçindeki Shakespeare'i anımsamıyor musun, Marcellus?
Lembras-te de Shakespeare, Marcellus?
Seninle tanıştığım an canavar olduğunu biliyordum.
Soube que eras um monstro desde o momento em que te conheci.
Uzman değilim ama sanırım şu an psikolojik bir bunalım yaşıyorsun.
Não sou perito, mas suponho que estás a ter alguma quebra psicológica.
Klaus'u oldukça nadir olan merhametli bir anında yakaladım.
Apanhei o Klaus num raro momento caridoso.
Freya bin yıllık anılar var orada.
- Freya. Há mil anos de memórias.
Özüne ya da sımsıkı bağlı olduğu anıya ulaşabilirsem oradan çıkartabilirim onu.
Se encontrar o núcleo do ser dele ou a memória a que se está a agarrar, eu consigo extraí-lo.
Yani orada bir yerde bozulmuş anılarını tekrar yaşıyor.
Ele está ali dentro, algures, agarrado a memórias fragmentadas?
Elijah'ın hangi anısına sığınacağını düşünüp bulmalısın.
Tens de pensar. Onde iria o Elijah procurar refúgio?
Onu iyi bir anısında bulacağıma inanmıştım. Ama o en karanlık tarafını seçmiş.
Pensei que ia encontrá-lo num bom local, mas o Elijah escolheu a parte mais sombria dele.
Sadece anılarını değil.
Não apenas memórias.
Tam şu an bile kendini bu dünyanın tanık olduğu en büyük cadıya kalıcı olarak taşıyor.
Neste preciso momento, está a ligar-se à maior bruxa que este mundo já conheceu.
Kriz anında müdüre yardım etmiş olursun.
Em como ajudaste o diretor numa situação extrema.
Fotoğrafı çeken kişi, çocuğa balığı önde tutmasını söylemiş. Böylece balık daha büyük görünmüş çünkü bu anı özel kılmak istemiş, çünkü bu anı önemsemiş.
Quem quer que tenha tirado esta foto disse ao miúdo para pôr o peixe para a frente para parecer maior porque queria que fosse um momento especial porque ele se preocupava.
Özgürlüğün böylesine yeşil göründüğünü hiç anımsamıyorum.
Não me lembro da liberdade ser tão verdejante.
Son birkaç aydır çok uzun zamandır anımsayabildiğim en mutlu olduğum zamanlar.
Os últimos meses foram os mais felizes de que me lembro há muito.
Anılar çok karanlık, zihnin onları gömmüş.
Memórias tão negras que a tua mente as enterrou.
- Anılarınla yüzleşmeye hazır mısın?
Estás pronto a enfrentá-las? Sim.
Anne babanızın şu an birlikte olmaması babanızın suçu.
Se a mamã e o papá não estão juntos agora, a culpa é do papá.
Bir an Profesör Weber'in kafatasından patlayıcı bir enerji aktarımına tanık olacağız sandım.
Pensei que veríamos uma transferência de energia explosiva do crânio do Professor Weber.
Ama şu an nakit odaklı emlak yatırımları nedeniyle pek likide sahip değil gibi görünüyor.
Mas de momento, está ilíquido. - Investimentos imobiliários.
İş yerimdeki tiplere benziyorsun şu an. Bu kadar ilginç olan ne?
Pareces a malta da Axe Cap.
Kısa pozisyon alacağız. Şu an hisse yükseliyor.
Uma OPI, por agora as ações estão a subir.
Ben şu an buradayım çünkü bunları sana geri verebilirim.
E eu estou aqui porque posso dar-lhe isso de volta.
Şu an kime benziyorsun, biliyor musun?
Sabes quem pareces agora?
Bir an durup düşünelim.
Vamos recuar por um instante.
Şu an bunu düşünebiliyorsun musun?
Consegue pensar nisso agora?
Bunu yapan her kimse şu an burada olabilir.
Que quem quer que tenha feito isto... poderá estar aqui.
Ve şu an tam anlamıyla sakin değilsin.
E não estás propriamente calmo, neste momento.
Dominic çembere adımını attığı an hemen dışarı fırla.
Assim que o Dominic entrar no círculo, tu sais.
Bir an, düşündüm de...
Por momentos, pensei...
Biraz temiz hava iyi gelir bana zaten şu an.
Estou a precisar de ar fresco.
Şu an çok güçsüzüm ama Inadu'nun büyüsüne karşı koyabilecek bir cadılar meclisi bulabilirsek, o zaman
Estou fraca, mas, encontrando uma assembleia para contrariar o feitiço... Não.
Hayır, en büyük hatamız... -... Kol'a bir an da olsa güvenmemiz oldu.
O nosso erro foi confiar no Kol por um segundo que fosse.
Rastgele aramak için çok fazla anısı var.
Há demasiadas memórias para procurares à toa.
Biraz meşgulüm şu an.
Ouve, estou um pouco ocupado.
Burada kalırlarsa bu durumun değişmesi an meselesi olur.
Se eles ficarem cá, é só uma questão de tempo até isso mudar.
Ama Hope Mikaelson pes ettiği an hayallerinin ötesinde bir güce kavuşacağım.
Mas quando a Hope Mikaelson desistir, serei mais poderosa do que possas imaginar.
Şu an hissettiğin öfke mağlup oluşunun ayak sesleri. Çünkü bu bitince bir daha asla kendini Hope Mikaelson'ın içine mühürleyemeyeceksin.
A raiva que sentes neste momento chama-se perder, porque, depois disto, nunca conseguirás fixar-te dentro da Hope Mikaelson.
Elijah dediğin benim için kolay bir şey olsaydı....... şu an burada seninle konuşuyor olmazdım.
- Se fosse fácil tirá-la de lá, eu não estaria aqui a falar contigo.
Şu an zor bir pazar var.
O mercado agora está difícil.
Sadece şu an ile ilgili bir mesele. Ama matematiksel denklem. Profesör, o sonsuza kadar var olur.
É apenas uma preocupação actual, mas uma equação matemática, Professor, existe para sempre.
- Şu an belirsiz.
Ainda não sabem.
Hiçkimsenin bir an bile olsa kim olduğunu unutmasına izin vermiyor. 'Güney Bölge Başsavcısı'
Sim, ele não deixa que ninguém se esqueça que ele é o "Procurador do Distrito"...
Hayır şu an buna vaktim yok. Beklediğin cevaplar için yok.
Não, não tenho tempo para a conversa que precisas...
– O zaman, neden benim adıma Profesör Weber'le araya girme görevini üstlendiğinizi veya neden şu an kendinizde dikkatimi çekme hakkı gördüğünüzü anlayabilmiş değilim.
Não sei porque decidiu interceder junto do Prof. Weber em meu nome, ou porque pensa ter direito à minha atenção, neste momento.
Her an seni başka bir adama kaptırabiliriz gibi görünüyor. Ama senden daha kötüsünü de bulabilirdik Albert.
Não tarda muito vamos perder-te para outro homem, mas podia ser pior do que o Albert.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]