English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ A ] / Auto

Auto tradutor Português

6,970 parallel translation
Katana, Broom sokağından çevre yoluna çık ve otobandan doğuya doğru devam et.
Katana, vai pela Rua Broom na rampa... e continua para leste na auto-estrada.
Üniversiteye dön ve pılını pırtını topla. Şehirden dışarı çıkan tek otoban var. Oradan karlara varıncaya kadar kuzeye doğru git.
Regressa à Faculdade, faz as malas, há uma auto-estrada que sai da cidade, segue para norte até saíres de cá.
Bize otoban, kızartılmış yeşil domates ve berbat sürücülerle dolu bir şehirde bir araba kazası mahallinde isimsiz bir sağlık görevlisini bulmamızı söyledin.
Disseste-nos para encontrar um paramédico sem nome na cena de um acidente de carro, numa cidade cheia de auto-estradas, tomates verdes fritos e... péssimos condutores.
Hardy beni otoyolun kenarındaki şu salaş otel odalarından birine kilitledi.
O Hardy prendeu-me numa espelunca qualquer, na auto-estrada.
Çarşamba sabahı grevdeki 200 işçi otoyolu dört ayrı noktada trafiğe kapattı.
Quarta-feira de manhã 200 trabalhadores com cartazes bloquearam a auto-estrada nacional em quatro locais diferentes...
Seksi bir kadının zengin bir koca uğruna haysiyetini sattığını.
Uma mulher sexy que vendeu a auto-estima a um homem com dinheiro.
Aslında tüm suç ona bunu yapanlarda.
E libera toda essa raiva em quem fez isso a ela. Mas é sempre auto-destrutivo.
Ve kendini kirletme günahını işledin.
E... E cometeu o pecado da Auto poluição.
Ve kendini kirletme günahını işledim.
E cometi o pecado da Auto poluição.
Tabii biraz da kibir içeriyordu.
- Talvez até um pouco auto-enaltecedor.
Bu şey otobanda çok hızlı, çok hızlı.
Aquela coisa é muito suave... muito suave na auto-estrada.
Muhtemelen. Otobanı kapayıp arama yapmak için çok zayıf bir ihtimal.
Não é suficiente para ordenar o fecho de uma auto-estrada.
Adam kaçtı. Tüm anayollar ve otobanlar için trafik kontrolü istedim. Frank Gordon'ın fotoğrafını eyaletteki federallere gönderdim.
Coloquei barreiras nas estradas principais e auto-estradas, mandei uma fotografia do Frank Gordon para a Polícia.
Bu akşam, otomanipülasyon sırasında cinsel tepkinin fizyolojisini araştıran tıbbi bir çalışmaya katılacaksınız.
Vão participar num estudo que examina a fisiologia da resposta sexual durante a auto-manipulação.
Ortak düşünceden olan eksiğini öz saygı ile tamamlıyor.
O que lhe falta em senso comum, compensa em auto-estima.
Yaptığım en tehlikeli şey : Otobandan eve dönmek.
A pior coisa que faзo, й guiar para casa na auto-estrada
Doğuştan gelen bir hastalık olmalı.
Tens de ser auto-imune, não é?
Otoyola ulaşmak için şu 3 blok yarıçaplı bölgeden geçmeleri gerekiyor.
Eles terão que atravessar estes três quarteirões para chegar à auto-estrada.
Sunucuya ulaşır ulaşmaz kendini silmesi için programladım.
Eu programei o código para que se auto-apagasse assim que entrasse no servidor.
Kendime zarar verdiğimi mi?
Que sou auto-destrutiva?
Clark ve Belmont'un köşesindeyiz. O zaman otoyola doğru ilerliyor.
Estamos perto da Clark e da Belmont, caso ele apanhe a auto-estrada.
Kendi ayakların üzerinde durmayı öğrenmelisin.
Precisas de aprender a ser auto-suficiente.
Peki neden oto erotik asfiksasyon?
Porquê asfixia auto-erótica?
Şu an gördüğümüz şey otoimmün bir tepki.
Aquilo que estamos a ver é uma resposta auto-imune...
Kendinin farkında olan biri olarak yetiştirilmiş olabilir, ve bu kendinin farkında olan tek klon olması onda narsisizm etkisi yaratmış olabilir.
Ela deve ter sido criada auto-consciente, e o sentimento de ser o único clone auto-consciente pode ter criado um profundo sentimento narcisista.
Kendimizi zorlayıcı bir öz değerlendirmeye tabi tuttuk.
Submetemos nós mesmos a uma drástica auto-avaliação.
Ama sen burada olmadığına göre kendimi kutlamanın keyfini süreceğim.
Mas já que não estás cá, acho que terei que fazer um pouco de auto-congratulação.
Sadece bizi olabildiğince hızlı bir şekilde Batı Otoyoluna yetiştirmeye bak.
Apenas me leve até à auto-estrada de West Side o mais rápido que possa.
BÜYÜK ÇAPLI KAYIP YÜZDESİ : % 94.50
AUTO RESOLUÇÃO : 0,15 % DESASTRE EM MASSA : 94,5 %
Site kendine Sphinx diyen, kimliği bilinmeyen bir beyin tarafından yapılmış.
O site foi desenvolvido por uma pessoa desconhecida que se auto-intitula Esfinge.
Kendini tatmin eden genişlemiş prostatlı, yaşı ilerlemiş bir adamı izleyeceğiz.
Vamos ver homens com próstatas inchadas. Principalmente idosos. Envolvidos em auto-manipulação.
Kendini... Pardon?
Auto... desculpe?
Bu daimi kendi kendini muayene etmenin alakadar herkesi mutsuz etmek dışında başarısı ne?
Para quê? Que pensas conseguir com essa auto-recriminação, exceto fazer com que todos se sintam mal?
Sanırım tek kişilik bir davranışı ima eden her şeyi dışarıda tutmak istiyoruz.
Então auto-manipulação. Acho melhor deixar-mos de fora tudo o que sugere a "sós."
Ana yola kadar devam ettin mi?
Foste sempre por estradas secundárias até à auto-estrada?
Sanki vücut bir başkasına Aitmiş gibi Ses ve kişisel değişim.
As mudanças na voz, auto-alteração, sentindo-se como que o seu corpo pertence a outra pessoa.
- Truva atı demek istiyor, yani ne zaman kaynağı heklemeye çalışsan kodun parçaları kendini siliyor kısacası Yıldız Meclisi, Sam Russell'ın dosyalarına bayağı da sahip.
Ele refer-se a um "cavalo de tróia", então, sempre que tentamos aceder ao "hack", pedaços do código auto-apagam, o que significa que o "Star Chamber" tem, praticamente, todo o ficheiro do Sam Russell.
Dediğine göre, kurşunla çalışan kişilerde bazı mesleki riskler söz konusu olabilirdi ama bu durum, ancak sektörün kendi düzenlemeleriyle aşılabilirdi.
Sim, talvez haja algum risco para quem trabalha com chumbo, mas isso deve ser deixado para a auto-regulamentação da indústria.
Her şey otomatik pilotta.
- Está tudo em auto piloto.
- Pam! Öz saygı dostum.
Mais auto-estima, amiga, vá lá.
Çak kendine bir beşlik.
Auto-mais cinco.
Otoban'ın üst geçicinden atlamıştı değil mi?
Ela saltou do viaduto da auto-estrada, certo?
Kendimi keşfetme yolculuğuna çıktıktan sonra kasten birisiyle çıkmadım ve daha derinlemesine görebildim.
E então saí numa jornada de auto-descoberta. Intencionalmente não namorei e olhei para dentro de mim.
Bence sadece kendini düşünüyor.
Eu acho que foi auto-induzido.
Komiser Skinner'ın ölüm sebebi kendi kafasına sıktığı kurşun yüzünden.
A causa oficial da morte do Tenente foi um tiro auto-infligido na cabeça.
Sadece içine kapanmasını izin verme.
Só não evites fazê-la sentir-se auto consciente sobre isso.
Bu bir selfie. Evet.
É uma auto fotografia.
Otobana kadar götürdüm ve arabayı park ettim. Ve otostop yaptım.
Eu levei-a até à auto-estrada, estacionei o carro e voltei.
- O halde ona'selfie'gönder.
- Entao, manda-lhe um auto-retrato.
- Selfie mi?
- Um auto-retrato?
Neden otoimmun durum?
Porquê uma condição, auto-imune?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]