Babalar tradutor Português
3,679 parallel translation
Babalarımızın saklamak için büyük sıkıntılar çektiği bir adamın peşinde buralardayız.
E aqui estamos nós. Ambos a perseguir um homem que os nossos pais se esforçaram por esconder.
Oğullarınız, kızlarınız kocalarınız, karılarınız komşularınız, babalarınız, anneleriniziz.
Somos os vossos filhos, filhas, maridos, mulheres, vizinhos, pais, mães...
Ahlak yanlıları, öfkeli erkek arkadaşlar, öfkeli babalar videolarımızda olmayı bir kez daha düşünmüş olan kadınlar.
- Moralistas, namorados malucos, pais irritados... Mulheres arrependidas por terem aparecido nos vídeos.
Peki, çocuklarıma babalarına ihanet edenin anneleri olduğunu nasıl söyleyeceğim.
E como é que eu digo aos meus filhos, que fui eu que entreguei o pai deles?
İnsanların babalarını da yardıma getirmeleri çok güzel.
É legal ver pessoas vindo para ajudar os pais.
Baş şerif olmuş babalarından, tek yaptığı iş şerefsizlik olmayan dedelerinin hikayelerini dinleyerek büyüyebilirler.
Podem crescer com um pai delegado-chefe, e ouvir histórias sobre o avô que não era só um filho da mãe.
Öyleyse bütün bu tuzak ne için yani babalarına yapılanın karşılığı mı?
Então... esta emboscada toda foi o quê? Vingança, pelo que aconteceu ao pai deles?
Babalar gününde atılmış mesajlar.
Recebi mensagens no Dia do Pai.
Babaların isteklerini yerine getirmek zor olabiliyor.
Os pais podem ser um exemplo difícil a seguir.
Ryan'lar babalarını senin babanın öldürdüğünü düşünüyorlar.
Os Ryan acham que o teu pai matou o velho deles.
Babalar kardeşler evlatlar ve sevgililer...
Pais. Irmãos e irmãs. Filhos e namorados.
Diğer çocukların babaları senin baban kadar harika değiller.
Nenhum dos pais das outras crianças... é tão incrível como o teu pai.
- Jared ve Kayla'nın babaları.
Pai do Jared e da Kayla.
Denizciler, çalışan babalar, kamyon şoförleri.
Fuzileiros, trabalhadores, motoristas.
Babalarımız kararı verdiler.
Meu pai e seu irmão fixaram isso.
- Kurucu babalarımızın da böyle hissettiğine eminim.
- Os fundadores sentiram isso.
Korkarım babalarımızı kötü etkiliyor.
Temo que ele seja uma má influência para os nossos pais.
Babalarınızın size ne söylediğini bilmiyorum ama babam tüm sorunları başlatanların sizinkiler olduğunu söylüyor.
Oiçam, não sei o que os vossos pais vos andam a dizer, mas o meu pai diz que são os vossos pais que começam a balburdia.
Sadece babalarınızın onayını almak istiyor çünkü onların havalı olduğunu düşünüyor.
Ele apenas quer que o aceitem porque pensa que eles são fixes.
Bakın, yine böyle gecelerin birinde, babalarımızdan biri çok içip direksiyon başında ölü bulunacak.
Oiça, uma destas noites, um dos nossos pais vai beber demais e vai acabar por morrer ao volante.
Peki, o zaman babalarınızın cenazesinde görüşürüz.
Bem, então vejo-vos no funeral dos vossos pais.
Babaları senin koro grubunda.
Os pais deles estão no teu grupo de coro.
Ayrıca 7 yaşında bir oğlan ve 5 yaşında bir kız onlar da çaresizce babalarına annenin organı nakil edilsin diye dua ediyorlar.
Há também um rapaz de 7 anos e uma menina de 5, e estão a rezar desesperadamente para que o seu pai receba o órgão da sua mãe. Eu...
Kalantor bir götün bir hatuna çakıp çakmadığını bulmam lazım. Muhtemelen de öyledir. Ben de bunu karısına söyleyeceğim ve o da babalar gibi bir boşanma anlaşması hazırlayacak.
Tenho de descobrir se um ricaço anda a dormir com uma miúda, e provavelmente anda, para que possa dizer à mulher para que consiga um acordo de divórcio milionário e possam continuar com as suas vidas entediantes e eu possa seguir com a minha.
Ölmüş babalarımıza.
Aos pais falecidos.
Sigortamız bitti ben de kızlarıma babalarına bakmaları için bir şans vereyim dedim.
O seguro acabou, por isso, resolvi dar às minhas miúdas uma oportunidade de cuidarem aqui do velhote.
Eminim babalar da aynı şeyi yapıyordur.
Aposto que os pais estão a fazer o mesmo.
Babalar kendi çıkarlarını düşünmezler.
Os pais não pensam só em si mesmos.
- Merhaba, Lily'nin babalarından biri.
Olá, um dos pais da Lily.
Bazen babalar eve sarhoş geldikleri zaman çok uzak yerlerden gelirler.
Ei, às vezes quando... os papás conduzem bêbedos para casa... eles vêm de sítios distantes... mas não há problema.
Bu ufak vampirler de anne babalarını katletmişler.
E esses sacaninhas... Bem, eles assassinaram a sua mamã e o seu papá.
Sense insanlara Noel sabahı buldukları parlak hediyeleri ve içi dolu çorapları oraya gece anneleriyle babalarının koyduğunu söylüyorsun.
Só estás a contar para as pessoas que o presente na árvore de Natal é da mãe e do pai.
Gençler, anne babaların peşinden bomboş çorak araziye gidiyor.
As crias seguem os seus progenitores, que se dirigem para uma terra inculta inexpressiva.
Babaları işini yaptı.
O seu progenitor fez o seu trabalho.
Asıl hedef babalarıydı.
O pai deles era o alvo
Dünyadaki bütün babalar, benim babamdır.
Todos os pais do mundo são meus pais!
Partinin ileri gelenleriyle petrol babaları arasında sıkıntıdan ölürsün.
Estão presentes figurões e petroleiros. Ias ficar aborrecida.
Bekâr babaların gelip bana asılmaya çalışmaları hariç.
Excepto para aqueles pais solteiros que cá vêm e tentam fazer-se a mim.
Ayrıca anne babalarınıza saygı gösterin.
E respeitem os vossos pais, estás a ouvir?
Siz diğer anne babaları çekemediğiniz için mi?
Porque vocês não suportavam os outros pais?
Oğluma destek olmalıyım. Babalar bunun için var.
Tenho de apoiar o meu filho, os pais servem para isso.
Gününün çoğunu Rus mafya babalarıyla bir spa'da iş yaparak geçiriyor.
Faz boa parte dos negócios no Spa favorito dos mafiosos russos.
Babalarım! Diş perisi gelmiş.
A Fada dos Dentes esteve cá.
Babalarımız, birlikte satranç oynuyorlar.
Os nossos pais jogam xadrez juntos.
Eminim bu babalarının onları unutmasının yanında hiç kalır.
Nada a ver com o facto do pai deles os ter esquecido.
Gençler, babalar, anneler. Türlü türlü merak ifadeleri.
adolescentes, pais, mães, com diferentes expressões de espanto.
Babalar gününde çektiğim ızdırabı içime atıp kendi kendime "Tamam, yaptığım şeyin cezası, bedeli bu" diyordum ama asıl bedeli çok yakında ödemem gerekeceğini bilmiyordum.
Ficas magoada no dia dos Pais, mas engoles a seco e dizes para ti mesma : 'Linda, este é o preço que eu estou a pagar.' Mas não é só isso.
Babalarını geri istediler.
Eles queriam o seu pai de volta.
Ne yani, anne babaları üniversitede çalışıyor diye kendilerini bir şey mi sanıyorlar?
Porque os pais trabalham na universidade pensam que são muito chiques?
Babaların işi bu.
É o que os pais fazem.
Babalarım!
Papás!