Basitçe tradutor Português
1,202 parallel translation
Bunu basitçe isteyebilirdim... Gerçek doğru değildi...
E eu poderia fazê-lo com uma mentira.
Basitçe bilmek zorundayım.
Tenho que saber.
Basitçe Hestian kurallarını takip etmelisin.
Apenas tens que seguir as regras Hestianas.
Basitçe açıklayabilirim.
Vou explicar-te, é bastante fácil.
Biri sorarsa, basitçe de ki..
Se alguém perguntar, diz...
Fanatiği değilim, fakat... - Hayır, basitçe,...
- Não, você na verdade...
Yani basitçe büyük bir mıknatıs olacak öyle mi?
É como um íman electromagnético gigante.
- Basitçe özetlemek gerekirse başparmak kuralı...
- A regra do polegar...
Virüsü basitçe bir gecede yendi. Evet.
Negativizou o vírus assim, de um dia para o outro.
Basitçe kaygımı dile getiriyorum.
Eu só externei a minha preocupação.
Basitçe anlatırsam onun geleceği yeri önceden öğren, seni dondurma şansı olmadan.
Simplesmente antecipa donde ela vêm mais cedo, Antes que ela tenha hipótese de te congelar.
eğer gelişin, geminin sakatatlarına tırmanmam içinse, o zaman basitçe arkanı dön ve geldiğin yere geri git.
Se é sobre eu rastejar pelas entranhas da nave... Você pode virar e voltar por onde veio
- Basitçe, "çok sert" etkili olur.
Um simples "és tão duro" costuma fazer maravilhas.
Niye basitçe? ...
Por que é que ele não...?
Çok yaratıcı birisi değilim sadece sorularınız basitçe cevaplandırabilirim.
Não é nem um pouco imaginativo, mas responderei a ele da mesma forma.
Basitçe söylersek, altuzayda karaya otuduk.
Havemos andando ao longo de uma barreira do subespaço.
Ama basitçe bir dirsek atacak ta diyemeyiz.
Mas é uma aposta segura que não será uma cutucada de leve.
Pekala, bu gördüklerlerin, daha önceki deneyimlerin basitçe nostalji değil mi?
Bem, não é, pelo menos possível que o que você sentiu tenha sido simplesmente nostalgia?
Basitçe soru sormayı denemeliyiz...
Deveríamos re-examinar a questão de simplesmente perguntar...
Basitçe bireyliği tecrübe etmelerini istiyorum... benim gibi.
Eu simplesmente quero que eles sintam a individualidade... como eu tenho.
Seni basitçe iletişim sistemine bağlarız, daha önce yapay zekamızın yaptığı gibi zihnini araştırmasına izin verirsin, ve Kaptan Janeway'in planları sisli bir yataktaki mücevher gibi görünecek.
Nós simplesmente ligaremos você ao nosso sistema de comunicações, permitindo que nossa inteligência artificial sonde sua mente como fez antes e os planos da Capitão Janeway serão revelados, como uma jóia perdida na neblina.
Basitçe görevimi tamamlıyorum.
Estou simplesmente completando minha missão.
Basitçe zaman, tesiste dışarda olduğundan daha yavaş geçiyor.
O tempo está a passar mais devagar dentro da instalação.
En basitçe, aygıt her nakli hafızasında tutar.
Em termos simples, o dispositivo retém a memória de todas as transferências.
- Basitçe, lütfen.
Simplificar, por favor.
- Basitçe, evet.
- Literalmente, sim.
Amnezi basitçe bir yan etkiydi.
A amnésia foi um efeito colateral que a Linea não previu.
En basitçe, aygıt her nakli hafızasında tutar.
Em termos simples, o dispositivo retem a memoria de todas as transferências.
Basitçe şöyle ifade ediyoruz :
Simplesmente lhe chamamos :
Bunu basitçe ve doğrudan yap.
Sê simples e directo.
Bu, basitçe bir devam filmi mi?
Isso é só outra sequência?
Fakat asıl köklerimiz bilinmiyor Bizler basitçe
Simplesmente existimos. Nova Iorque 10 anos atrás
Eğer Tanrın... öteki dünyada bana zulmedecekse, o zaman basitçe kendime başka bir tane bulmalıyım.
Se o teu Deus... me vai perseguir até à próxima vida, então terei de encontrar outro Deus para mim.
Adam numarayı basitçe yönlendirmiş
ele encaminhou a chamada.
- Basitçe söylersek, şirketteki gedikleri kapamaya çalışıyorum denebilir.
Sou como um canalizador que trata de empresas com fugas.
Basitçe bu. - Benim söylemek istediğim de bu işte. Güzel vakit geçirmek.
Eu ando divertida.
Biliyor musunuz her şeyi basitçe açıklayabilmek isterdim.
Eu queria pegar pelo menos um caso simples.
Basitçe, erkekler seks için her zaman gönüllü olmaya gönüllüdür.
0s homens simplesmente estão sempre disponíveis para isso.
Basitçe, bu sersemletici dramatik atletik yeteneğinin gösterişi.
Foi uma demonstração absolutamente fenomenal de capacidade atlética.
- Nasıl? - Morty, basitçe- -
Como?
Yada belkide et ve kemikten olan bizler gibi sizde basitçe bir yanılgıya düştünüz.
Ou pode ser que simplesmente se tornou tão falível como aqueles de nós que são feitos de carne e de sangue.
Basitçe söylersek işe yarayacak mı bilmiyoruz.
Falando de uma forma simples, não sabemos se vai funcionar.
Ya bana onun nerede olduğunu söylersin ya da basitçe onu saklandığı delikten çıkartmak için seni yem yaparız.
Diga onde ele está... ou usaremos você para atraí-lo.
Böylece senin şu... Flax ağın basitçe kurtuluşumuzu sağlamada kullanılacak.
Sua Malha seria usada apenas para garantir a nossa fuga.
Basitçe alternatif olarak kendimi sunuyorum.
Estou me oferencendo para que se distraia.
Böylece, Aeryn aslında Maldis'in geçici bir uzantısı olan Kyvan'ı harcayınca, Maldis yeterince zayıfladı ya da Shaan hamle yapacak fırsatı buldu, basitçe.
Quando Aeryn destruiu a kyveniana que era uma extensão de Moldiss... ele perdeu o poder e Zhaan fez o que fez.
Bu basitçe insana ait değil.
Não é simplesmente... humano.
Vericiyi sol alttan basitce uzerine yerleştireceğiz.
O transmissor que deixei atrás atrasa o sinal do relógio atómico.
Basitce bir bilgisyar gibi programlanıyor
Podes programar estas máquinas como se fossem computadores.
Basitce demek istediğim, Meier olmadan hiçbir yere gitmeyeceğim.
Eu simplesmente não consigo viver sem Meier.
Ona basitçe ad koyamadım, Zhaan.
Não sei, Zhaan.