Bağlantılar tradutor Português
3,583 parallel translation
Birisi bağlantıları kırmış ve tüpleri almış.
Quebraram os conectores e lavaram os tanques.
Burada kalıp bağlantıları tamir etmem gerek.
- Consertarei os conectores.
Pekala, biz bu bölgeye giriyoruz, ve bize nüfuzu, bağlantıları olan biri gerekli.
Bem, estamos a mudar-nos para essa região e precisamos de alguém com influência, ligações.
Bağlantıları bir buluşma sağladı.
O contacto deles marcou uma reunião.
Elektrik bağlantılarının birleştiği yerin hemen yanından.
Perto desta derivação eléctrica.
Elektrik bağlantıları tavandaki avizenin olduğu yerde.
A derivação eléctrica é onde está o candeeiro.
Bağlantılar güvenli, enerji şu an hazır.
Os engates estão seguros. A estabelecer carga.
Bir parti bağlantıların hepsini kaybettik.
Perdemos um carregamento inteiro de travessas.
İlk defa kendi bağlantılarımızı kendimiz yapacağız.
Vai ser a primeira vez que vamos fazer as nossas próprias travessas.
Her insan farklı bir şekilde arar diğer insanlarla olan bağlantılarını.
As pessoas procuram por ligações.
Her insan farklı bir şekilde arar diğer insanlarla olan bağlantılarını.
Vocês, pessoas procuram por ligações de diferentes maneiras.
Bu adamlar yerel bağlantıları olan Libyalı radikal bir grup.
Estes homens são elementos de um grupo radical da Líbia.
Binada zaten bütün tesisat vardı- -... uydu bağlantıları, çanak anten donanımı,... her şey.
O prédio já tinha todo o equipamento... Links com satélites, antenas de microondas, tudo...
Buranın beş yıldızlı otel olduğunu düşündüğünü biliyorum ama senin bağlantılarına rağmen günde en fazla iki yemek çıkarabiliyoruz.
Eu sei que gostas de pensar que isto é um restaurante de 5 estrelas, mas mesmo com a tua ajuda, o melhor que teríamos seriam 2.
Ama beynimin diğer kısmı ipuçlarını, parmak izlerini, bağlantıları araştıran kısmı bana bu kızın Claudia'yı tanımasının imkânı olmadığını söyledi.
Mas, aquela outra parte do meu cérebro... a parte que procura por pistas, por impressões digitais, por conexões lógicas... essa parte disse-me que de maneira nenhuma aquela jovem pudesse saber sobre a Claudia.
Mossad'ın elindeki, bilinen tüm David ailesi bağlantıları.
Tudo o que a Mossad tem e sabe sobre os contactos da família David.
Ziva'nın bağlantılarından biri ;
Um dos contactos da Ziva,
Kolayca izin alabilen bir güce sahip ve bağlantıları olan biri. FBI.
Alguém com acesso fácil, muitos recursos e poder.
Askeri bağlantılarımla iletişim halindeyim.
- Estou... em contacto com uma das minhas fontes militares.
Protokolü boş vermek bağlantıları ve kimsenin göremediği arka kapıları bulmak.
ignorar os protocolos, encontrar ligações e portas de entrada onde mais ninguém consegue ver.
Sen senin sokakları arşınlarken sanırım Mozzie'nin de bu tip kaçakçılarla bağlantıları vardır.
Enquanto procuras, suponho que o Mozzie conhece este tipo de receptadores.
Bu demek oluyor ki birinci ve ikinci olay yerindeki kurban veya kurbanlarda bazı bilinmeyen bağlantılar var.
Isto significa, que há alguma ligação desconhecida entre uma ou mais vítimas de ambas as cenas de crime.
Saldırılarla bir bağlantıları olabileceğini düşünüyoruz.
Ainda não foram identificados, mas julgamos que estão ligados aos actos terroristas.
"Üçlünün Annesi" ile bir bağlantıları yok.
Não estão vinculados com, "mãe de três".
- Buraya bugün gelmiş. - Birbirleriyle bağlantıları nedir?
Mora em Vilnius e chegou hoje.
Victoria Nordgren ve Medisonus. Bu olayla bağlantıları var mı?
Victoria Nordgren tem alguma ligação com este caso?
Mikkel Høst hakkında hiçbir şey bilmiyoruz ama Medisonus ile bağlantılar var.
Não sabemos nada sobre o Mikkel Host, apenas que está ligado a Medisonus.
Bak, umarım o gün gelmez ama eğer gün gelir de bağlantılarımı koparmak zorunda kalırsam benimle gelmeni isterim.
Eu espero que não chegue à isso, mas se tiver que cortar laços, gostaria de ter-te comigo.
Tüm bağlantılar belirli bir düzen içerisinde gerçekleşmek zorundadır.
Todas essas ligações têm de acontecer num padrão específico.
Bu bağlantılar bizimle ilgili her şeyi belirler neyi seveceğimizi neyden nefret edeceğimizi ne söyleyeceğimizi ne yapacağımızı yaptığımız her hareketi.
Essas ligações determinam tudo sobre nós. O que amamos... o que odiamos, o que dizemos... o que fazemos. Todas as nossas acções.
Beyin bağlantılarının uzunluklarını öğrenerek başlarız.
Estamos a aprender a extensão das ligações cerebrais.
Bu bağlantılar sistemi bizi hareket etmeye seçmeye, davranışa mecbur eder.
Essas ligações determinam as nossas escolhas e comportamento.
... tüm bağlantıların nasıl çalıştığına ve tüm parçaları uydurmaya çalışırız.
Descobrir como elas funcionam, e como todas as peças... se encaixam.
Abby, Adalet Bakanlığındaki bağlantılarınla görüş. Mary ve Oğlunun ölümü ile ilgili detayları neden vermediklerini araştır.
Abby, fala com os teus contactos, descobre porque se negaram a dar os detalhes da morte do seu filho.
- Bana bir iyilik yap. - Kadının bağlantılarını ara. Başsavcı teröristlere yardım ettiğimi duyarsa bunu iyi karşılamaz.
- Chama-me antiquado, mas o meu chefe, o Procurador Geral, odeia-me muito, quando ajudo terroristas.
Kanada polisindeki bağlantılarımızla irtibata geç.
Contacta os nossos agentes na Real Polícia Montada do Canadá.
Henry'den bağlantılarını kullanarak planlara erişmesini istedik.
Pedimos ao Henry que utilizasse o seu acesso para nos arranjar os planos.
Ülkeden çıkış... Yeni kimlik, pasaport, banka hesabı ve kredi kartları. Ayrıca işini başka bir yerde yapabilmesi için gereken düzgün bağlantılar.
Transporte para fora do país, uma nova identidade, passaporte, conta bancária, cartões de crédito, assim como os adequados conhecimentos para recomeçar os seus negócios noutro lado.
Onun ismi olmasaydı bağlantıları nasıl kuracağını bilemezdi.
Se não souber o nome, saberá como contactá-lo.
Kimlerle çalışır, bağlantıları kimlerdir.
Com quem é que ele trabalha, os seus contactos.
Bağlantılarım var.
Eu tenho contactos.
Millet bizi çökertip, iş bağlantılarımızı mahvederken bunu sağlayamam.
E isto não pode acontecer quanto certas pessoas tentam acabar connosco, destruindo todos os nossos parceiros de negócios.
Bağlantıları çok sağlam.
Ele tem contactos importantes.
MySpace bağlantılarıma ulaşabilirim sanırım.
Acho que poderia falar com os meus contactos do MySpace.
Ama Redwood'da yaptıklarımızın özellikle de burada, kuzey batıda yerel bağlantılarınızı ve para kazanma şeklinizi etkilediğini biliyorum.
Mas também sei que, as coisas que fazemos em "Redwood", e especial aqui no Noroeste, têm impacto nas vossas relações locais, como afetam a forma como lucram.
Sato'nun Çin maftasıyla sağlam bağlantıları var ve polis departmanı onların elinde.
Não, o Sato tem fortes ligações às Tríades chinesas, e elas mandam na polícia.
Sanırım bağlantıları olabilir.
O quê? Acho que eles conseguiram a ligação.
Bağlantıları hazır edin.
Quero os carris prontos.
Şimdi Griffith ve Jacoby birbirini tanımıyor ama bir şekilde bağlantılılar.
O Griffith e o Jacoby não se conhecem, mas estão interligados.
Bu adamların hiçbiri ne Songshaw Holding ne de Çin'le bağlantılılar.
Nada que ligue estes homens à Songshaw Holdings ou à China.
Kundakçının diğer saldırılarıyla ilgili bir bağlantı kurdunuz mu?
Reparou em alguma ligação entre os ataques anteriores do incendiário?
bağlantılarım var 16
bağlantı 18
bağla 107
bağlayın 94
bağlantı yok 16
bağlantı koptu 17
bağlayın onu 24
bağla onu 28
bağlantıyı kaybettik 17
bağlantı 18
bağla 107
bağlayın 94
bağlantı yok 16
bağlantı koptu 17
bağlayın onu 24
bağla onu 28
bağlantıyı kaybettik 17