Berbat durumdayım tradutor Português
116 parallel translation
Nasıl mıyım? Berbat durumdayım, Bay Bedeker. Davanızı aldığımdan beri berbat haldeyim.
Estou na desgraça, Sr. Bedeker, desde que tomei seu caso.
Berbat durumdayım.
Sinto-me péssimo.
Tanrım, berbat durumdayım.
Céus, estou um caos.
Dosyamda bir başarı olsa çok iyi olur, çünkü berbat durumdayım.
Dava-me jeito uma distinçãozinha. Estou um bocado necessitado.
Berbat durumdayım.
Estou desesperado.
Çok berbat durumdayım. Biliyor musun?
Estou bem lixado, sabias?
Çok berbat durumdayım.
Bem lixado.
- Bilmiyorum. Berbat durumdayım.
- Não sei, mas sinto-me miserável.
- Berbat durumdayım.
- Estou uma desgraça.
Tanrım, berbat durumdayım.
Meu Deus, estou num inferno.
Berbat durumdayım.
Estou um lixo.
- Kaçık mısın? Berbat durumdayım.
- Estás com bom aspecto, Andy.
Berbat durumdayım.
Estou uma lástima.
Büyüler ve kurbanlar arasında... Golfte berbat durumdayım.
Entre os cânticos e o sacrifício, o meu jogo de golfe ficou arruinado.
Berbat durumdayım ama gergin değilim.
Sou horrível, mas, não estou nervoso.
Berbat durumdayım!
Estou tão baralhado!
Bana baksana, berbat durumdayım.
Estou desorientada.
Berbat durumdayım.
Está uma confusão.
Berbat durumdayım.
Sou patético.
Berbat durumdayım. Özür dilerim tatlım.
Lamento muito, querida.
Çok pisim. Berbat durumdayım.
Estou sujo, estou tão nojento...
- Beni tanıyorsun, berbat durumdayım.
Conheces-me, sempre na pior.
Berbat durumdayım dostum.
Só quero... Estou estafado.
Bak, berbat durumdayım.
Olhe para mim, sou um horror!
O kadar berbat durumdayım ki doğru dürüst düşünemiyorum bile.
Estou tão necessitado que nem consigo pensar. Esta cidade é uma merda de um deserto.
Berbat durumdayım. Babamdan nefret ediyorum.
Está uma merda Odeio meu pai.
Yani dışarıdan, her şey yolunda görünüyor, ama içten içe berbat durumdayım.
Quer dizer, por fora pareço bem, mas por dentro está uma confusão.
Beden eğitiminden berbat durumdayım.
Porque vou chumbar a Ed.
Hala berbat durumdayım.
Ainda meto nojo.
Berbat durumdayım. Muhtemelen bir daha asla akşam yemeğine yetişemeyeceğim.
E eu não vou chegar para o jantar de novo.
Berbat durumdayım tamam mı?
Estou de rastos, entendes?
Berbat durumdayım.
Estou um farrapo.
- Oh, berbat durumdayım!
- Sou cá um desastre.
Berbat durumdayım.
Sou cá um desastre.
Tamam, Berbat durumdayım, Berbat durumdayım...
- Acho que vou passar mal.
Berbat durumdayım.
- Sou péssimo.
Spor kıyafetleri içindeyim ve ve saçımı ördüm, bu da demektir ki, berbat durumdayım.
Tenho roupas de ginásio, o meu cabelo tem tranças francesas, portanto, estou péssima.
Güzel çünkü ben berbat durumdayım.
É bom porque eu sou um naufrágio.
Berbat durumdayım.
Estou tão lixado.
Aslında berbat durumdayım gurur yapmaya gerek yok.
Sim, eu sei que agora pareço miserável, mas o orgulho nada importa para mim.
- Berbat karışık bir durumdayım.
Estou numa situação horrível! - Geneviève!
Berbat bir durumdayım.
Esquece. Estraguei tudo.
Berbat bir durumdayım...
Estou numa bela alhada
Berbat bir durumdayım.
Estou muito desanimado.
Berbat bir durumdayım.
Estou de bom humor.
Berbat bir durumdayım!
Estou horrível!
Berbat bir durumdayım.
Estou numa situação difícil.
Berbat durumdayım.
Estou no meio do lume.
Allison, Sana berbat bir şey yaptım, Üzgünüm, ama şimdi bu durumdayız.
Allison, eu fiz-lhe uma coisa horrível, e peço desculpas, mas é assim.
Ben berbat bir durumdayım.
Só faço porcaria.
Dersimi aldım ve berbat bir durumdayım.
Aprendi a lição e agora estou uma lástima.