Berbat bir şey tradutor Português
1,160 parallel translation
Berbat bir şey olmalı.
Que grande chatice!
Hayır, bu berbat bir şey.
Não, é terrível.
Berbat bir şey. Burada bırakmazsın umarım.
Ele é medonho, não o vais deixar ali?
Bu berbat bir şey.
É terrível.
Kadınlara yanaşamıyorum. Bu berbat bir şey.
Não consegue aproximar-se de uma mulher.
Berbat bir şey.
É horrível.
Berbat bir şey!
Isto é uma merda!
O kadar yıldan sonra annenin benden hâlâ nefret etmesi berbat bir şey.
É péssimo a tua mãe ainda me detestar após todos estes anos.
Bu berbat bir şey, ama biz şansımızı denedik.
É uma merda, mas nos tentamos.
Bu berbat bir şey.
Isso é uma merda.
Berbat bir şey. Üzgünüm.
Está jodido, sinto muito.
Tanrım, bu berbat bir şey.
Que porcaria!
Tanrım, berbat bir şey bu. En kısa zamanda orda olacağım.
Estarei aí o mais rápido possível.
Phil Collins berbat bir şey!
O Phil Collins não vale um peido!
Doğru şeyi yapmaya çalıştığında, kızın size kedisini öldürdüğünüz için bağırması berbat bir şey.
Pois, meu, é péssimo quando tentas agir bem... e depois ela grita contigo por matares o gato dela.
Hayatımda çok saçmalık gördüm. Ama senin onun doğru dürüst bir geleceği olmasını engellemen gerçekten çok berbat bir şey!
Já vi muita coisa, mas você roubar dela... a única chance de um futuro decente é demais!
- Evet berbat bir şey!
- É uma coisa tremenda!
Ve... Bu berbat bir şey.
E... é chato.
Biliyorum kasabayı ve her şeyi tahrip etmeleri berbat bir şey fakat bu, tüm hayatım boyunca içtiğim en iyi vanilya sütü.
Eu sei que é uma chatice... que eles estão a arruinar a cidade e tudo... mas este é o melhor café... Que eu já tive na minha vida toda.
Berbat bir şey olduğunu söylemiştim.
Eu disse-te que era desagradável.
Alınma ama Buford, bu çok berbat bir şey.
Sem ofensa, Buford, mas não tem piada nenhuma.
Uzaklaştırma emri nedeniyle Quick Stop'un önünde takılamıyorduk. Bu berbat bir şey çünkü orası çocukluğumuzdan beri Sessiz Bob ve benim evimiz gibiydi.
Já não podíamos parar na Quick-Stop por causa da providência cautelar, o que é muito mau, porque aquilo é a nossa casa desde miúdos.
Vesaire, vesaire. - Berbat bir şey.
- Este não presta.
Bu berbat bir şey Ray.
É horrível, Ray.
Oz'da zaman geçirmek berbat bir şey.
O tempo é muito jodido, especialmente aqui, em Oz.
Berbat bir şey.
É terrível.
Bu berbat bir şey.
É uma treta.
Berbat bir şey.
Isso é lixado.
Bu da başka iğrenç berbat bir şey.
Essa é a outra parte má.
Berbat bir şey değil mi?
Não é tão marado?
Yaşlılık berbat bir şey.
Ser velho é horrível.
Bir babanın ağlaması kadar berbat bir şey olamaz.
Um pai a chorar é terrível.
Berbat bir şey bu. Manzaralı bir sığınak bulamaz mıydık?
Que droga, não podíamos ter um esconderijo com uma vista?
İkinizden de nefret ediyorum! ÖIseniz keşke. Berbat bir şey bu.
Quero que morram.
- Bu berbat bir şey.
- Bem, isto não presta.
Aşk berbat bir şey.
O amor é uma porcaria.
Bazen kadın olmak berbat bir şey.
Às vezes ser mulher é um asco, verdade?
- Berbat haberlerim var. - Ray'e bir şey mi oldu?
- Aconteceu alguma coisa ao Ray?
Her şey berbat olsa da, en azından yaşayabileceğimiz hoş bir yerimiz var.
Tudo o resto é uma porcaria. Ao menos podemos ter um sítio bom para viver.
Bu berbat bir şey Sanki burada bir fırın varmış gibi
Vão embora!
Erkeklerin dünyasında kadın olmaya çalışmak yeterince korkunç bir şey erkek gibi davranmaya çalışan bir kadın olmak berbat olurdu.
Jà tenho dificuldade em ser uma mulher num mundo de homens, sem ser uma mulher que finge ser homem.
Doğa berbat bir şey.
A natureza é nojenta.
Bu berbat bir şey.
Isso... isso é duro.
Müzikaller berbat, çocuklar bir avuç amatör ve benim son ihtiyacım olan şey, sahnede saçmalayıp hayatımı cehenneme çevirecek çatlak bir çocuk!
Estou-te a dizer, os números musicais estão uma merda, os miúdos são uns... amadores, e a última coisa que eu preciso hoje, é um puto maluco e diabético, ás voltas no meu palco, a fazer da minha vida um inferno.
kardesim ormanda kayboldu.berbat bir sey.
Bacano perdido na floresta : é mau.
Yakmam, paramparça etmem gerek ki, işleri berbat edecek bir şey kalmasın.
Cortar-vos em bocadinhos, para que ninguém me chate...
Bu boyutta bir sürü berbat şey var. Köpük banyosu ise bunlardan biri değil.
Nessa dimensão há muita coisa parva, mas não banho de espuma.
Durumu daha da berbat etmen mümkün değil. O yüzden de bir şey söyle gitsin.
Não há nada que possas dizer que piore isto por isso, diz algo!
Will, çok kötü bir şey oldu. Berbat bir şey oldu.
Parece o toque do teu pai.
Açlıktan ölüyorum. Üç berbat gündür, kurtlu ekmekten başka bir şey yemedik.
Estou esfomeado, há três dias que só comemos pães bichentos!
- Berbat bir şey bu.
- Que droga
berbat bir durum 28
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85