Bir oğlan tradutor Português
1,665 parallel translation
Bir kız ve bir oğlan...
E uma rapariga e um rapaz e...
Bu gece haylaz bir oğlan oldun, ha?
Estás muito mal comportado, hoje.
80 km. Hızla giderken, bir oğlanın cinsel organında bir el. Sence bu hiçbir şey mi?
Uma mão, nos genitais de um rapaz, a 80 Km / h... chamas nada a isso?
Dünyanın uzak köşelerinde, kaybolan bir oğlan... Yine de bir ismi var.
Embora possa ser um rapaz perdido no outro lado do mundo... ainda assim, ele tem um nome.
- Bir oğlanın hayalarını mı ellemiş?
- Ele pegou nos testículos dos rapazes?
Kask takan bir oğlan mı?
Um rapaz de capacete?
Ve sonra küçük bir oğlan çocuğu.
E depois outro menino.
Bir oğlan doğurdu ve sonra öldü.
Deu à luz um menino, e depois morreu.
Bir oğlan Flora.
É homem, Flora.
Bir oğlan.
É um menino.
Harika, karım bir oğlan doğurdu.
Paulo Lyra Maravilha, minha mulher deu a luz a um filho.
Ta ki Lucas Scott adından Lise-1 öğrencisi bir oğlan çıkıp beni savunana kadar.
Até que um dia um caloiro apareceu e defendeu-me. Esse rapaz chamava-se Lucas Scott.
Annenler odana bir oğlanın girmesine bir şey demiyorlar mı?
Os teus pais não se ralam com um rapaz aqui dentro?
Biyolojik mirasın seni endişelendiriyorsa benim hayatım üstüne bir müzikal yazmakla kalmayıp beni canlandıran aktörle beraber yaşayan bir oğlanın babası olarak diyorum ki, her şey tanımlandığı gibi değil.
Se estás preocupada com o teu legado, como pai de um filho que não escreveu apenas um musical baseado na minha vida mas está também envolvido com o actor que faz de mim, honestamente, não é tudo aquilo que as pessoas dizem que é.
Çok etkileyici bir oğlan.
Ele é um rapaz impressionante.
Bir çift değiller herhalde? Bir oğlan ve bir kız?
Não é um casal, pois não?
Bir oğlan vardı.
Havia um rapaz.
Konu bir oğlan değil.
Bem, isto não é por causa de um rapaz.
Tutuklanmış, genç bir oğlan, ilk cinayetine bakıyor.
Um miúdo preso acusado de ter morto outro.
Bir oğlan çocuğu!
Um filho.
Ve şükürler olsun sana, Lucas'ı buraya gönderdiğin, ve yanıma oturttuğun için. Çünkü gerçekten hoş bir oğlan.
Obrigada também por mandares para cá o Lucas e fazê-lo sentar-se ao meu lado, porque ele é mesmo muito giro.
- Ne kadar büyük bir oğlan.
- Já é tão crescido. - Pois é.
Konuştuğum işçilerden birinin bana söylediği ; ... burada "Tom Cruise" un "Risky Business" filminde yaptığı iç çamaşırlı dansı yapan bir oğlan gördüğüydü.
Os tipos das obras e disseram-me que esteve cá um magricelas recriou aqui a dança do Tom Cruise em Negócio Arriscado.
- "Bir oğlan" yazıyor.
- "É um rapaz."
Ama, karının rahminde bir oğlan var.
Mas a tua mulher está grávida.
Pis işlerini yapan bir oğlan daha.
É só mais um menino para eles, para fazer o trabalho sujo.
Yanında bir bebek vardı, 2 yaşlarında bir oğlan.
- Ela estava com um bebé. Um menino. Parecia ter dois anos.
atlatan 10 yıllık dostluğumuz, tek bir oğlanı aşamıyor mu yani? Bir oğlanı değil, Peyton. Benim oğlanımı.
- Não é apenas "um rapaz", Peyton, é o meu rapaz.
Bir oğlan olduğunda bu şarkıyı söylemeni dört gözle bekliyorum.
Estou ansiosa por te ouvir cantar isso quando houver mesmo um rapaz.
Burada dolanan genç bir oğlan vardı?
Há um rapaz que circula por aqui.
Biriniz sosis verin hanımefendiye. Koca oğlan hepsini yiyemez. Bir tanesini alın.
O grandalhão não pode comê-los todos, fique com um...
Bu oğlan, bu ülkenin başkanı olacak ve büyük bir değişime yol açacak.
Esse rapaz tornar-se-á líder deste país e iniciará um movimento de grandes mudanças.
Ben, bu oğlanın eğitimi için tüm sorumluluğu alacağım o, her ne olmak istiyorsa onun için seçtiği mesleği Deepu'ya vereceğim bir doctor, Bir mühendis... yada bir polis memuru Benim gibi.
Vou tomar toda a responsabilidade pela educação deste rapaz. Vou dar ao Deepu a possibilidade de escolher aquilo que ele quiser ser um médico, um engenheiro... ou um agente da polícia como eu.
Tapirim var... ama bir de bu oğlanı buldum.
Tenho tapir... mas também encontrei este rapaz.
- Bir gün oğlan hastalanırsa ne olacak?
- E se o menino ficar doente? - Não.
Ebedi Merhametin Hanımı, eğer bu oğlan yaşarsa sana bir mum yakacağım ve yaşadığım sürece söndürmeyeceğim.
Minha Nossa Senhora do Perpétuo Socorro, se esse menino viver... acendo uma vela pra Senhora e deixo acesa pro resto da minha vida.
Maa, ben deldi'deki oğlanın hakkında bir şeyler kız kardeşe söyleyebilir miyim?
Maa, eu posso dizer acerca da irmã a Nova Deli ao rapaz?
Ve sonra... Bir başka oğlan daha oldu, ama... O bundan daha fazlasıydı.
Houve outro tipo, mas ele era mais do que isso.
Dutch oğlanın bir planı var.
O Dutch, aqui, tem um plano.
Olman gereken bir yeri unutmuyor musun, koca oğlan?
Estás a esquecer-te de onde tens de estar?
Yani görünüşe göre, sağlak oyuncumuz 20 puanlık bir atış yapmış. Solak oyuncumuz ona tezahürat yapmış ve esas oğlanımız da tam bir "B.A." ymış.
Parece que o nosso dextro acertou um "birdie" a 60cm, o nosso canhoto... teve um caso de distonia ( paragem brusca do músculo ) e nosso homem é um verdadeiro FOB.
Çünkü 2. katta bir çocuk odası vardı, sadece oğlan yoktu.
Há um quarto de menino no segundo andar... nossa!
Bir zamanlar okuduğum bir şiirde, oğlanın birine âşık bir kız vardı. Oğlan ölüyordu.
Uma vez li um poema sobre uma rapariga apaixonada por um tipo que morrera.
Hiç oğlan doğmamış bir birliğe oğlan bombası mı atıyorsunuz?
Largam a bomba "é um rapaz" numa unidade que não tem filhos rapazes?
Kasetteki kız, kayınvalidesini öldüren, ve oğlan da Derek Culie adında bir çocuk.
A rapariga que viste na cassete é a que matou a sogra e o rapaz chama-se Derek Coulay.
Ely, onun bir karısı ve genç oğlanı varmış.
Ely, tinha uma esposa e um filho jovem.
Hey, Doktor, bir şey oğlanın bacaklarını ezmiş mi?
É impressão minha ou alguma coisa lhe esmagou as pernas, Doutor?
Evet, her şeyden önce oğlan değil kıza benziyor, ve bir şey bacaklarını ezmiş.
Bom, primeiro que tudo parece que ele é uma ela, e alguma coisa lhe esmagou as pernas.
Wendy ve benim ne kadar beklememiz gerekeceğini merak ediyordum. Bir öpücük ve oğlan kızla evlenmeye hazır bile.
Só quero saber quanto tempo a Wendy e eu teremos que esperar... um beijo e ele já está pronto para casar com ela!
Oğlan olsaydın bir sorun olduğunu düşünürdük.
" Se fosses um rapaz,
Ben de oğlanı giydirdim ve muhtemelen banyoda tek başıma işimi gördüm ama çocuğu toparladım ve tişörtünü giydirdim ve o anda bir karar verdim.
Voltei a vesti-lo e talvez também me tenha arranjado sozinho na casa de banho. Arranjei-o e vesti-lhe a t-shirt e tomei uma decisão logo ali.
oğlan 71
oğlanlar 22
oğlan mı 25
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oda 17
bir otel 16
bir oğlum var 25
bir oda istiyorum 30
oğlanlar 22
oğlan mı 25
bir önemi yok 44
bir oyun 38
bir öpücük ver 95
bir oda 17
bir otel 16
bir oğlum var 25
bir oda istiyorum 30