Oğlan mı tradutor Português
808 parallel translation
- Oğlan mı yoksa kız mı anne? - Bir kız bir oğlan.
- Mamãe, meninos ou meninas?
Oğlan mı?
O rapaz?
- Oğlan mıydı?
- Era um rapaz?
Kız mısın, oğlan mısın anlamadım.
Não sei se és rapaz ou rapariga.
- Oğlan mı?
- Rapaz?
Oğlan mı, kız mı?
É menino ou menina?
- Bir oğlan mı?
- Um rapaz?
- Oğlan mı?
- Um rapaz?
Oğlan da, Tanrım, tanıyamadım, kocaman olmuş.
E o rapaz... mal o reconheci. Cresceu tanto.
Canım tavşan yap büyünü Kara çıkarma bu koca oğlanın yüzünü
Irmão coelho, trabalha para tal Mantém este rapaz longe do mal
- Çocuğu var mı? - İki oğlan.
- Tem filhos?
Oğlanın avukatlarını ben ayarlarım.
Contratarei os advogados para o rapaz.
Aslında, sanırım... gerçekten bir oğlan olmamı istedi.
Na verdade, acho que ele queria, que eu fosse um rapaz.
- Oğlan mı?
- Filho?
Oğlanın hızlı büyümesi çok doğal bence. Bir bakayım.
É natural que ele engorde mais depressa, acho eu.
İki oğlan, bir kız ve iki takım ikizlere mal oldu değil mi?
Foram sete bebês, não foi?
Tanıdığımız küçük bir oğlan için.
É um dia de anos de um menino.
Bir oda kiralayacağım. Oğlanı da alıyorum.
Vou arranjar um cantinho, levo o Boria...
- Şu oğlanı mı? - Evet.
- O garoto?
Oğlan mıydı?
Era um rapaz?
Uslu birer oğlan ve kız olmalarını mı söylesin? Hayır, Gantry.
Dizer a todos que sejam bons meninos e boas meninas?
Gel bakalım, koca oğlan.
Vamos, rapagäo.
Sanırım bizim oğlan da bu huylarını ondan almış.
Acho que seu marido puxou a ele.
- Bir oğlan daha mı?
- Outro filho?
Ne düşünüyorsun Fritz? Kız hakkında mı, oğlan hakkında mı?
- "Bom, o que acha, Fritz?" - "Da garota ou dele?"
Şu oğlan için bir şeyler yapmalısın, balım
Você vai fazer algo acerca desse rapaz, douçura.
Oğlan mı? Kız mı?
- Um filho?
- Hayır, efendim. - Küçük bir oğlan ve kız mı? - Evet.
# # E vê o teu barco desde a Montanha do Adeus
Artık Fransız oğlan büyüdü ve ben de savaştan bıktım.
Mas agora o francês já está crescido e eu estou farto de guerra.
Değiştim ben. 2 yıl önce beraber avlandığın oğlan değilim artık. Hatırında mı?
Não sou o rapaz que ensinaste a caçar há dois anos.
Bir oğlan onu ilk dansına davet etti ve elbisemi ben alayım diye tutturdu.
Um rapaz convidou-a para o seu primeiro baile,... e ela insistiu em comprar este vestido.
Sana bir çok güçlü oğlan doğuracağım.
Dar-te-ei muitos filhos fortes.
Oğlanı 40 çeyrek dinara alacağım.
Comprarei o garoto por 40 sestércios.
Ve şimdi, gel oğlanı ayıralım!
E agora, vamos dividir o garoto!
Hayatımı neşelendiren ve ve ben mutlu eden iyi eğitim görmüş genç oğlan.
Um garoto muito jovem que encanta a minha vida... e me alegra com satisfação...
Oğlanı mı?
É um garoto.
Nedir, kız mı oğlan mı?
É menino ou menina?
İki oğlanın okul taksitleri geliyor. Karımın tedavi masrafı artık daha fazla, efendim.
Vêm aí as propinas dos dois rapazes, e o tratamento da minha mulher está mais caro.
İki ay önce bu oğlan, kızımı bir araba gezintisine çıkardı, yanlarında oğlanın bir arkadaşıda vardı.
Há dois meses ele levou-a ao cinema com um amigo.
Sanırım oğlanı kurtarabilirim.
Acho que consigo salvar o rapaz.
Oğlanı seviyordu, şimdi babasını. Bu duyguyu hissettirmek lazım.
Gostava do filho, deixou de gostar e apaixona-se pelo sogro.
Bu sevimli oğlanı yalnız bırakın bakalım.
Deixe o menino bonito sozinho.
Arabayı geri verirseniz, oğlanı serbest bırakırım.
Eu solto-o quando me devolverem essa carroça.
Bu oğlanı hazırlamakta aciz kaldım. Hiç değilse bir kere, bu kerataları gözlemlemek gerek.
Para preparar este rapaz, não tive tempo de vigiar como devia estes desgraçados.
Aman Tanrım, artık bakıyorum, benim oğlan da senin filonda uçuyor.
Meu Deus, e entretanto o meu filho está a voar sob as tuas ordens.
Bir oğlan için oraya kadar mı gittin?
Foste até à praia por causa de um tipo?
Babasından yeterli ilgi görmeyen o kızlardan mısın? Sırf baban oğlan istiyordu, diye Seeger?
És uma dessas meninas que não tiveram a atenção do papá porque ele queria um filho?
Harem ağası mı? Hadım oğlanı mı?
É o homem cá da casa, ou o eunuco da corte?
Sanırım bizim oğlan aşık oldu.
Acho que está apaixonado.
Hayvan bisküvisi var mı koca oğlan?
Vai um biscoito, grandalhão?
Oğlanı bir mızraktan kurtardığını gördüm.
Eu vi-te salvar o rapaz de uma lança.