English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bu doğal

Bu doğal tradutor Português

1,626 parallel translation
Bu doğal oldu mu sence?
Achas que fica bem?
Bu doğal rengine yakın.
Isto é parecido com a cor natural dela.
Bu doğal görüntüden ben de artık sıkılmaya başlamıştım!
Bem, eu estava a ficar enjoada com o meu visual natural.
Senin yaşında bu doğal değil, adamım!
E na tua idade, não é natural, pá.
Bu doğal bir dalga, Wilber.
É uma onda natural que está a fluir, Wilber.
- Bu doğal bir şey.
- Vá lá. É a natureza.
"Bu doğal bir erik."
é uma ameixa orgânica.
"Tüm bu doğal olaylar periyodik hadiselerdir..."
" Oh, tudo isto é um fenómeno cíclico.
Ben genelde sihir ve kadere inanırım. Kendime "doğalcı" derim... Yani bu doğal olan şeylere inanırım demek.
Acredito na magia e no destino, porque me denomino naturalista, o que significa que acredito no que é natural.
Belki bu kez doğal afet olmaz.
Pode ser que, desta vez, não haja catástrofes naturais.
Evet, ama doğal inhibitörü vermezsek, bu... Onu öldürür.
Sim, mas dar-lhe uma dosse dessas seria como...
Sevgili dostunun neredeyse ölmüş olduğunu ve yakın bir ölüm tehlikesi içerisinde olduğunu öğrenince ilk ilgin SNM için. Bu çok doğal!
Ao saber que este querido amigo quase morreu e ainda enfrenta a morte, a sua preocupação é pelo MPZ?
Bu yüzden, şehirde bir ofis, çok doğal.
Portanto, seria natural um escritório no Baixa.
Onda gözün olduğunu biliyorum tamamen doğal bu.
Todos sabemos que tens andado a olhar para ela. E isso não tem problema nenhum. É perfeitamente natural.
Bu pek kanıt sayıImaz. Abinin doğal eğilimlerine versene.
Isso dificilmente é uma prova, dadas as actividades do teu irmão.
Bu kayalar doğal olarak hareket etmemiş.
Aquelas rochas não se moveram naturalmente.
Evet, doğal gazımızı bu yüzden mi yine kestiler?
É por isso que nos cortaram o gás outra vez?
Bu doğal seçilim.
É a selecção natural.
Bu zincirleme olaylar doğal bir rastlantı değil.
Estes ataques não são espontâneos.
Sanırım bu, onun junkie ruhlu olmasından kaynaklanıyor. Doğal olarak paranoyaklaşıyor.
Acho que é o ambiente e o vício que o deixam paranóico.
"Doğal Dünya" nın bu haftaki bölümüne hoş geldiniz. Bu hafta az bulunur Cambridge Fizkçisi'nin tuhaf kış uykusu modelini keşfedeceğiz dikkat çekici tüylerine bakacağız. "
Brian. exploramos os padrões bizarros de hibernação visto aqui na sua notável plumagem.
- İşte bu, doğal ol.
- Assim sim, tu nasceste para isto.
Doğal seleksiyon, yani en güçlünün, en akıllının ve en hızlının... daha fazla üreme imkanı bulduğu ve insanın en mükemmel niteliklerinin gözetildiği bu süreç, artık daha farklı nitelikleri... öne çıkarmaya başladı.
A selecção natural, o processo pelo qual o mais forte, o mais inteligente e o mais rápido se reproduzia mais que os outros, um processo que, outrora, favorecia as mais nobres qualidades do Homem começava, agora, a favorecer outras características.
Bu senin kanında var. Doğal bir yeteneksin. Tıpkı baban gibi.
Corre-te no sangue, tens tanto talento como o teu cota.
Doğal olarak, bu kokunun en pis olduğu şehir Paris'ti. Çünkü o sıralarda Paris, Avrupa'nın en büyük şehriydi.
Naturalmente o pivete era maior em Paris pois Paris era a maior cidade da Europa.
Evlat, bana çalışıyorsun çünkü ben böyleyim sen de öylesin ve bu olayların doğal akışında tesis edilmiş bir anlaşma.
Rapaz, trabalhas para mim porque eu sou como sou e tu és como és e essa é apenas uma combinação encontrada na ordem natural das coisas.
Bu sadece hayatın doğal döngüsü.
É apenas o ciclo natural da vida.
Evet, ketçap, doğal güneş ışığı içeren domateslerden yapılır... ki ülkenin bu bölümünde bizim çok ihtiyacımız olan bir şey.
Sim, Ketchup, feito com tomates que contêm a luz do Sol... de que necessitamos nesta parte do país.
Bu çok doğal.
Estás ligado a eles.
O kadar çok şaraptan sonra bu sonuç gayet doğal.
- O normal depois de muito vinho.
Bir sınıfa ait olmayan, doğal bir asalete sahip biriydi. Bu yıl zarfında da, kendine has büyüsünü yaşatmak için kraliyet unvanına ihtiyacı olmadığını kanıtladı.
Alguém com uma nobreza natural... que não tinha classe social e que provou, no último ano,... que ela não precisava de título real para continuar a gerar uma mágica particular.
Tanrı şahit ki tüm şehir bu acıyı paylaşıyor, fakat Katrina'dan farklı olarak, bu sefer ki bir doğal afet değildi.
Sabe Deus que esta cidade já viu seu o quinhão de sofrimento, mas ao contrario do Katrina, este desastre não foi obra da natureza.
Yani, bu onların doğal davranışı.
Digo, é natural que isso ocorra.
Bu doğal bir şey.
É natural.
- Bu tamamen doğal güzellik takviyesi.
- Isto é um suplemento natural.
Ve bu boktan doğal özelliğini nasıI reddediyorsun?
A que é que tu atribuis esse declínio patético?
Doğal bir şey o ülke için... bu bir maymun tozu... insanlar için zehirli... eğer bir maymunun kemiklerini öğütürsen... bu toz halindeki şey insan aklını uçurur.
Há um macaco nativo desta ilha que se alimenta de fungos psicadélicos... venenosos para os seres humanos. Mas, se moerem os ossos do macaco, o pó conterá todas as propriedades psicadélicas.
Ama bu tamamen doğal bir aile içgüdüsü.
Mas é um instinto natural dos pais.
Diyaloglar çok doğal çünkü. Bence hepimiz bu yüzden beğendik.
Ultimamente tenho pensado na personagem principal de forma um pouco diferente... pois o diálogo é tão natural... que é o que eu acho que todos gostamos nele.
Ama bu doğal tabii.
Mas acho que é natural.
Bu şekilde çok doğal hissettiriyor.
Pareceu-me mais natural assim.
Şu an bu şekilde düşünmeniz gayet doğal, ama daha sonra, basit bir açıklaması olduğunu göreceksiniz. Gözünüzden kaçan bir şey olduğunu göreceksiniz.
Mas volto a dizer-lhe... agora é natural que se sinta assim, mas depois vai ver que isto tem uma explicação muito mais simples... vai ver, há qualquer coisa que Ihe está a escapar.
Bu gördüğünüz, okyanuslardaki doğal sıcaklık değişkenliği değerleri.
Este é o intervalo natural de variação da temperatura dos oceanos.
Bilirsiniz, insanlar "Bu çok doğal artar ve sonra iner, kaygılanmayın." der.
Bem sabem, as pessoas dizem : "Oh, é natural, " sobe e desce, não há motivo para preocupações. "
Savunmasız doğal kaynaklarımız üzerinde bir baskı oluşuyor. Ve bu baskı sadece tropikal bölgelerde değil, başka yerlerde de ormanların tahrip olduğuna şahit olmuş olmamızın, nedenlerinden biridir.
Cria pressão sobre os recursos naturais vulneráveis, e esta pressão é uma das razões pela qual temos visto a devastação da floresta, não apenas tropical, mas noutros sítios.
Bu yaptığından memnun değilim. Bence doğal değil ve çok tehlikeli.
Não me agrada o que está a fazer, acho que é contranatura e perigoso.
Elbette bu iş için sendeki doğal yetenek bende yok.
Naturalmente não tenho o seu talento natural para este trabalho.
Hayır, bu hissettiklerin tamamen doğal. Ben de hissetmiştim.
O que estás a sentir é perfeitamente natural.
Bu retrovirüsü Wraithler için geliştirdiğim zaman, amacım... onları doğal olmadığını sezdiğim bu durumdan kurtarmaktı.
Elizabeth, quando desenvolvi este retrovírus para os wraith, foi para os libertar do que me parecia ser um estado contranatura.
Doğal yoldan olsun ya da olmasın, bütün bu adamların KTA Geni var.
Hereditário ou não, todos estes homens possuem o gene da ATA.
Bu yaratıkların besin stokları, gemicilik ve doğal kaynaklar üzerinde muazzam bir etkisi olacak.
A Dra. Daughtery diz que os viu ao vivo. Estas criaturas vão ter um impacte profundo nas provisões de alimentos, frota marinha, recursos naturais, nas relações internacionais...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]