Bunu yapmak zorundayım tradutor Português
365 parallel translation
Ama bunu yapmak zorundayım.
Mas tenho que dizer.
Bunu yapmak zorundayım, Charlie...
Tem de ser, Charlie.
Ama bunu yapmak zorundayım.
Mas tenho de o fazer.
Bunu yapmak zorundayım.
É o que tenho de fazer.
Bunu yapmak zorundayım çünkü korkarım buraya gelecekler.
Tenho que fazê-lo porque temo que eles venham aqui.
Bunu yapmak zorundayım.
Tenho que fazer isso.
Beni bağışlayın, işim gereği bunu yapmak zorundayım.
Permita-me a indelicadeza, mas é esta a minha profissão.
Korkarım bunu yapmak zorundayım.
Infelizmente tenho que entrar.
Bunu yapmak zorundayım.
Tenho que fazer isto.
Bunu yapmak zorundayım.
Eu tenho que fazer por ela.
Sanırım bunu yapmak zorundayım.
Estou a ver que não tenho escolha.
Ama köşeye sıkışmış durumdayım, bunu yapmak zorundayım.
Mas estou numa posição em que não posso sair... e tenho fazê-lo.
Bunu yapmak zorundayım.
Isto é algo que eu tenho de fazer.
Bunu yapmak zorundayım Stephen.
Tenho de fazer isto, Stephen.
Bunu yapmak zorundayım.
Tenho de fazer isto.
Bunu yapmak zorundayım.
Tenho de ir atender.
- bunu yapmak zorundayım.
Eu tinha que fazer.
Böyle düşünmüyorum, ama bunu yapmak zorundayım.
Eu não, mas a minha opinião é minoritária.
Bunu yapmak zorundayım.
Eu preciso de fazer isto.
Bu süre içinde kendimi sınamaya karar verdim! Bunu yapmak zorundayım!
Prometi que cumpria um objectivo, ou não seria suficientemente boa.
- Kaçıp yetkililerle konuşmaman için bunu yapmak zorundayım.
Não posso correr o risco de fugires, e ires falar com a polícia.
Ama şu anda bunu yapmak zorundayım.
Mas agora tenho de fazer isto.
ama bunu yapmak zorundayım, dostum.
Mas vais ter de servir, parceiro.
O çok tehlikeli. Bunu yapmak zorundayım.
É muito perigoso ficar aí em cima, é melhor afastarem-se.
Bunu yapmak zorundayım.
- É algo que tenho de fazer.
Ama iş paraya gelince. Bunu yapmak zorundayım.
Mas quanto a dinheiro, tenho de fazer isto.
Bunu yapmak zorundayım.
Só acho que preciso fazer isso.
Kötü hissediyorum ama evliliğimin yürümesi için bunu yapmak zorundayım.
Mas tenho de fazer isto, se quero que o meu casamento resulte.
Sanırım bunu yapmak zorundayım.
Eu devia... fazê-lo.
Bunu yapmak zorundayım tamam mı?
Tenho que fazer isso agora, está bem?
- Bunu yapmak zorundayım.
Tenho de fazer isto.
İşim için bunu yapmak zorundayım.
Preciso de fazer esse trabalho.
Bunu yapmak zorundayım.
Tenho que encontrá-la!
- Bunu yapmak zorundayım.
- Eu tenho de fazer isto.
Bunu Bayan Whiteford için yapmak zorundayım.
Tenho de fazer isto pela Sra. Whiteford.
Bunu kendim yapmak zorundayım.
Tenho que fazer isto sozinho, por conta própria!
Biliyorum, bunu yapmamalıyım. Ama yapmak zorundayım.
Sei que não deveria fazer isto, mas tenho de fazer.
Hayatım boyunca kimseyi daha fazla çalışması için bu kadar yüreklendirmemiştim. Ama bu galibiyeti kazanmak için, bunu yapmak zorundayız.
Nunca exortei tanto no trabalho, mas temos que trabalhar, se quisermos ganhar a guerra.
Bak, bunu daha önce bende yapmadım, ama yapmak zorundayız.
Olhe, também nunca fiz isto mas tem de ser feito.
Bunu yapmak için de, Phil'in katilini bulmak zorundayım.
E para fazer isso, tenho de encontrar o assassino de Phill.
Bunu tekrar yapmak zorundayım.
Tenho que rir novamente.
Bunu yapmak zorundayım.
Tenho.
Bunu neden ben yapmak zorundayım?
Por que eu tenho de fazer isso?
Ne yazık ki, Bay Henessey, 4,000 insanı öldürmeye ne kılıf bulacağımız konusunda hiçbir fikrim yok, o yüzden bunu sahiden yapmak zorundayız.
Infelizmente, Sr. Henessey, eu não sei fingir a morte de | 4000 pessoas, assim vamos fazê-lo a sério.
- bunu Yunan ordusunun önünde yapmak mı zorundayız? - Sesini alçalt, Gabrielle.
Fala baixo, Gabrielle.
Bunu yapmayı istemiyorum ama yapmak zorundayım, Kenshin.
Não quero, mas eu tomo conta disto, Kenshin.
Bunu yapmak zorundayım.
- Vamos...
Dinleyin bayım, biri sizi ihbar etmiş, bunu yapmak zorundayız.
Ouça, senhor. Alguém denunciou o caso, nós temos que fazer isso.
Şimdi bunu yapmak zorundayım.
Preciso de fazer isso.
Joxer, bunu tek başıma yapmak zorundayım.
Tenho que fazer isto sozinha. Espera aqui.
Bunu yapmak zorunda olduğum için çok üzgünüm, Bill. Gitmek zorundayım. Ben, gitmem gerek.
Desculpa fazer-te isto, mas tenho de me ir embora.
bunu yapmak istiyorum 21
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorundaydım 22
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorundayız 25
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorundaydım 22
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorundayız 25
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak zorunda değildin 18
yapmak zorundayım 47
zorundayım 57
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
yapmak zorundayım 47
zorundayım 57
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu da 65
bunu nereden biliyorsun 159
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu da 65
bunu nereden biliyorsun 159
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834