Cai tradutor Português
3,369 parallel translation
Ördekle ne şarabı içilir?
Que tipo de vinho cai bem com pato?
KGK cinayetlerini de ekleyince açıklığa kavuşmuş vaka oranın yüzde kaça düşüyor?
Se juntares os casos do Dia do Juízo Final por resolver a tua taxa de resolvidos cai para...? 29 %.
- Yoksa ne? Bir anda yere mi yığılırsın?
Senão, cai de repente, é?
Peki ya band kaydı? Tuzak kuruldum.
Cai numa armadilha.
Sonra püf, ödülün gözlerinin önünde ölüverir.
E aí, pronto! a sua recompensa cai morta - mesmo na sua frente.
Ve bunu kabul etmeye isteksiz olsam da bazen bu sorumluluk bu ofisin sırtına yüklenebiliyor.
Apesar de custar reconhecer, várias vezes, cai sobre quem está no poder...
- Dikkat et, yolluyorum! - Yolla!
Tome atenção, cai de repente.
# Dizlerimizin üstüne doğru düştü #
Cai de joelhos e chora.
İşçi Partisi'ni de istifaya ikna edersek, hükümet bitti demektir.
Se conseguirmos que os Trabalhistas também saiam, o governo cai.
Yarım akıllı bir avuç insan hepsini toplasan bir adam etmez ama, kuru gürültü işte.
O QI coletivo cai para metade e as pessoas fazem coisas que nunca fariam sozinhas.
hayır o asla tuzağa düşmez.
Não! Ele nunca cai nessa armadilha.
Sonra yüzüstü yere düşmüş.
Cai de cara no chão.
Bu kablolari çekersem koruma programin etkisiz hale gelir ve CIA anina içine girer.
Se eu puxar os fios, a sua firewall cai e a CIA irá invadi-lo em segundos.
Korku dağları aşırır.
Cuidado, Dan. Aquele que foge do medo cai no fosso.
Eğer bir şey kucağına direk düşmezse Serena onun için çabalamak hakkında hiçbir fikrin yok.
Se algo não te cai do céu, Serena, não fazes a menor ideia de como trabalhar para o conseguir.
İşler tam doruğuna ulaşırken bir gümbürtüyle yere düşerler.
Mesmo quando as coisas estão prestes a saber-se, alguém cai ao chão.
Bunlar okyanusun dibine çöker, ve demirce zengin kayaları oluşturur.
Esta cai no fundo do oceano, para formar depósitos de rocha rica em ferro.
Sadece bir kaç bin yılda, sıcaklık 50 derece düştü.
Em apenas alguns milhares de anos, a temperatura cai para cerca de 50 graus negativos.
Yağmurlar yağınca bu gaz sülfirik aside dönüşür, ve üzerine düştüğü herşeyi yakar.
Assim que chove, o gás transforma-se em ácido sulfúrico, e queima tudo por onde cai.
Bırakırsam düşer.
Se eu soltar, ela cai.
Elma, aile ağacından çok da uzağa düşmüyor, değil mi?
A maçã não cai longe da árvore genealógica, pois não?
Ne yani sana ruhumu verdiğimde yarın kafama piyano mu düşecek?
Então, o quê? Entrego a minha alma, e no dia seguinte cai-me um piano em cima da cabeça?
İnternete bir şey sızmasın.
Nada cai na internet.
Hangi devletin çöküp, hangisinin yükseleceğini önemsesin ki?
Que lhe importa qual o governo que surge e cai.
Vertigo'daki gibi aynı elbiseyi giydiririm.
São parecidos, como em "Um Corpo Que Cai".
Ceset önden düşüyor.
O corpo cai primeiro.
Bir tane kafasının arkasına yere düşer, sonra emin olmak için ikinci kez vurur.
Um atrás da cabeça, ela cai, atira outra vez para ter a certeza.
Buna alışsan iyi olur, Gertrude.
Cai na realidade, Gertrude.
Çünkü batarsam yanımda sen de gelirsin.
Porque se eu cair, você cai comigo.
Gökten öyle mi yağıyor yani?
Queres dizer que cai assim do céu?
Yüzüme birazcık mutluluk sürüyormuşsunuz gibi hissettiriyor, ama dürüst olmak gerekirse Bree bu elbise sana hiç yakışmadı.
Sinto que estão a esfregar a vossa felicidade na minha cara, mas vamos ser honestos, não te cai bem.
Telefonu kapatıyorum, sonra da Winston arıyor.
A chamada cai e depois o Winston liga.
Ve Carpentier yerde!
E Carpentier cai!
Ve Carpentier yine yerde!
E Carpentier cai de novo!
Ben de kahrolası bie izci gibi oltaya yakalandım.
E eu cai nisto como um maldito escoteiro.
Sürekli gözlerime düşüyor.
Cai-me nos olhos.
Sonunda, suçlu olan her zaman layigini bulur.
No fim, a culpa cai sempre.
En sonunda Kılıç hak ettiği ellere döndü.
Finalmente, a espada cai em mãos merecedoras.
Üstünde o kadar güzel durmuş ki.
Cai-te lindamente.
Armut her zaman dibine düşermiş ama görünüşe göre bu çim biçme makinesi tarafından biçilmiş.
- A maçã nunca cai longe da árvore, e aparentemente esta foi atingida por um cabrão de um corta-relva.
Beklentilerinizi doğru seviyeye çekseniz, iyi edersiniz. Emlak piyasası, her gün düşüyor.
O mercado imobiliário cai, diariamente.
Ben yedim, Violet de yedi.
Eu cai nele, a Violet também.
Beni dekolteli giyinmek zorunda olduğum ve erkek dansçıların mayolarının içine para sıkıştırdığım çılgın partilere götüren parti insanları nereye kayboldu?
O que aconteceu às pessoas festivas que me levavam a raves, onde eu podia vestir um "cai cai" e onde metia dinheiro na tanga de um tipo enjaulado?
Milyonlarca yıl boyunca gezegen soğurken göletler, göller ve nihayetinde okyanuslarımızı oluşturan yağmurlar yağar.
Durante milhões de anos, à medida que o planeta arrefece a chuva cai, formando peças, lagos e, por fim, os nossos oceanos.
- Sıkıysa düş üstünden.
Não se cai.
Birisi Kat'i düşürünce yüzü doğruca çantaya girmiş böylece parmak izleri de gözlüklerine geçmiş oldu.
Então, a Kat foi derrubada, cai de caras na mochila, transfere as suas digitais para os óculos.
Sıcaklıklar düzenli olarak eksi 50 derecenin altına düşüyor.
A temperatura cai regularmente abaixo de 50 graus negativos.
Sıcaklık eksi 70 dereceye kadar düştüğünde sadece en güçlüler burada kalıyor.
Só os mais fortes permanecem, quando a temperatura cai a - 70 ° C.
Ve su hiçbir uyarı olmadan bir anda bir kuyuya dökülüyor. 1,5 kilometre boyunca dimdik ilerleyerek buz tabakasının kalbine iniyor.
Inesperadamente, a água cai em um fosso aberto, numa queda de 1,6 km rumo ao centro do manto de gelo.
Kar, harika yalıtım sağlar. Bu yüzden buradaki sıcaklık sıfırdan aşağı birkaç dereceden fazla düşmez.
A neve é um óptimo isolante, por isso, aqui em baixo, a temperatura nunca cai mais do que 1 grau abaixo de zero.
Her zaman böyle olur.
Cai sempre.