Carol tradutor Português
3,854 parallel translation
- Carol, Noel sonrasını bekleyelim.
Esperemos até depois do Natal...
- Carol, bunlar ciddi ithamlar.
- Carol, são acusações graves.
- Carol, bunu sebebi eğer bensem...
Carol, se de alguma forma eu for responsável...
Oh, Carol...
Carol...
- Carol?
- Carol?
- Ben Therese Belivet. Bu da Carol Aird.
- Therese Belivet e Carol Aird.
Ne oluyor Carol?
Carol, o que se passa?
Carol!
Carol!
Carol ne yapıyorsun o silahla?
Que estás a fazer com isso?
Carol... Beni korkutuyorsun.
Carol, estás a assustar-me!
Carol...
Carol...
Carol için yapıyorsun bunu. Benim için değil.
É pela Carol, não por mim.
- Carol'la aranızda ne geçti?
Contigo e com a Carol... o que aconteceu?
Ben Carol'ı on yaşından beri tanıyorum.
Conheço a Carol desde os meus dez anos.
Carol?
Carol?
- Biraz daha püre Carol?
Mais puré de batata, Carol?
Harge, doktorunla çok iyi anlaştığını söyledi Carol.
O Harge disse-nos que te tens dado muito bem com o teu médico, Carol.
Carol.
Carol...
Jack, bu Carol Aird.
Jack, é a Carol Aird.
- Bay Norman Cousins ve Bayan Carol Parr.
- Sr. Norman Cousins e Miss Carol Parr.
- Bayan Carol telefonda.
- Miss Carol ao telefone.
Carol.
Carol.
Carol, nereye gidiyorsun?
Carol, aonde vais?
Carol'ı buralarda gördün mü?
Não viu por aí a Carol?
Madge. Carol'ı hiçbir yerde bulamıyorum.
Madge, não encontro a Carol em lado nenhum.
Aranızda Carol'ı gören var mı?
Algum de vocês viu a Carol?
! - Carol, tatlım, neredesin?
- Carol, querida, onde estás?
Bay Norman Cousins ve Bayan Carol Parr.
Sr. Norman Cousins e Miss Carol Parr!
Tilkiyi, kümese çağırır gibi olur.
Eles estão nos a convidar para a "casa" deles, Carol.
Carol Barrett
Chen, é a Barret
Neler yapıyorsun, Carol?
Que raio deixas-te acontecer, Carol?
Tutukla onu, Carol. Emri yerine getir.
Tra-lo de volta, Carol.
Jes ve Carol korur beni.
Barrett e Jessup apoiam-me.
Takımın doktoru Carol Mackenzie.
Esta é a Carol Mackenzie, a médica da equipa.
Neden onu sepetlemiyorsun Carol?
Podes começar, Carol.
- Merhaba Carol.
- Olá, Carol.
Neden Carol'a kocaman bir alkış çalmıyoruz?
Dêem uma grande salva de palmas à Carol.
Kampa döndüğümüz zaman senden Carol'ın yanına gitmeni istiyorum.
- Diz? Quando chegarmos à base quero que tu... Peças à Carol para te examinar.
Anlaşıldı Carol.
Estou a ouvir-te, Carol.
Carol, henüz o konuma gelemedik.
Carol, ainda não chegámos a esse ponto.
Yanına Carol'ı almadan arabasız, tek gecelik bir çantayla geldin.
O que se está a passar? Apareces sem avisar, sem carro, sem a Carol.
Her şey yoluna girecek, Carol, söz veriyorum.
As coisas vão melhorar, Carol, prometo.
Dr. Carol kısa süre içinde sizi görmeye gelecek.
A Dra. Carol vai estar aqui daqui a pouco.
Dr. Carol bütün gün şu acil ameliyatlardan birindeydi. Yaklaşık sekiz saatlik bir kâbustu resmen.
A Dra. Carol andou ocupada o dia todo numa daquelas cirurgias de emergência, oito horas de pesadelo.
- Carol Jenkins.
Carol Jenkins.
- Carol Jenkins demek. Kusuruma bakmayın efendim ama eskiden mahallede örgülerimi köpek tasması olarak kullanan 13 yaşında Carol diye bir kız vardı. Bisküvi vermek için yalvartırdı beni.
Desculpe, mas havia uma miúda de 13 anos chamada Carol que costumava levar-me pelo bairro, usando a minha trança como trela e obrigando-me a pedir biscoitos para cão...
- Peki, Carol Jenkins olsun.
Certo. Carol Jenkins...
Carol Jenkins, 4 çocuklu bekar bir anne. Bir yazılım şirketindeki yüksek maaştan dolayı Delaware'den geçici olarak gelmiş.
A Carol Jenkins é uma mãe solteira de quatro filhos, temporariamente a viver em Delaware, para aumentar as vendas de uma empresa de software.
Carol Jenkins'in hemen havaalanına gitmesi gerekiyor.
A Carol Jenkins tem de ir já para o aeroporto.
Silahını aldın mı Carol?
Levaste a arma, Carol? Sim.
Carol nasıl karşıladı bunları peki?
Então, como está a Carol.