Com tradutor Português
1,179,057 parallel translation
Bunlar insanlara bulaşmaz.
Eles não se importam com humanos.
Burada... Net Terminal Geni olan insan var mı?
Há algum humano aqui com o Gene Terminal Net?
Çünkü onunla birlikteyken sorun olmuyor.
Porque quando estamos com ele, está tudo bem.
Hey! Çocuklar onunla!
Os miúdos estão com ele!
Ve yanlarında tuhaf biri var.
E está alguém estranho com eles.
Senin becerilerine sahip birinin olması iyi olurdu.
Seria útil ter alguém com as tuas capacidades.
Ben... Net Terminal Geni... olan insanlar arıyorum.
Eu... procuro humanos com o Gene Terminal Net.
Siz... Otorite ile iletişim kurdunuz mu?
Vocês comunicaram com a Autoridade?
Bunun sayesinde bağlantı deneylerimiz. - Muhafız tarafından kesilmeden sürdü.
Com ele, as nossas experiências de ligação não foram interrompidas por Salvaguardas.
Bu beceriyi, makinelerle yapay olarak yaratmaya çalıştık.
Tentámos recriar essa capacidade artificialmente, com máquinas.
Ama... seninle ve onunla birlikte şansımızı denemek isteriz.
Mas gostaríamos de correr o risco contigo e com ela.
Eğer kararımla ilgili bir sorunun varsa hemen şimdi geri git.
Se tens algum problema com a minha decisão, volta para trás imediatamente.
Ayrıca, Zuru nereye giderse ben de onunla giderim.
Além disso, onde a Zuru for eu vou com ela.
Killy ve benimleyken sorun olmaz.
Comigo e com o Killy, vocês vão ficar bem.
Onunla şehri durdurabiliriz, değil mi?
Com aquilo podemos parar a cidade, certo?
Bunlar bize dört beş ay yeter.
Com isto tudo, devemos ficar bem durante quatro ou cinco meses.
Yardımını istediğim bir nokta var.
Gostava que me ajudasses com algo.
Eğer olursa Muhafız'dan korkarak yaşamamıza gerek kalmayacak.
Se resultar, já não teremos de viver com medo da Salvaguarda.
Killy ile birlikteydin, değil mi?
Estavas com o Killy, certo?
Onunla konuştun mu?
Falaste com ele?
Beş Numaralı Yok Etme Yasası uyarınca ikincil yok etme başlıyor.
De acordo com o Decreto de Eliminação 5, iniciar eliminação auxiliar.
Üç Numaralı Yok Etme Yasası Madde İki uyarınca. Yok Etme Seviyesi üç seviye artırılıyor.
De acordo com o Decreto de Eliminação 3, Cláusula 2, elevar Nível de Eliminação em três.
Yasa uyarınca... seni şu anda yok edeceğim.
De acordo com o Decreto, vou destruir-te aqui.
Dikkatlice nişan al!
Apontem com cuidado!
Net Terminal Geni olan birinden gelen bir emir olmaksızın biz Otorite olarak öyle bir şey yapamayız.
Sem uma ordem de alguém com o Gene Terminal Net nós, a Autoridade, não podemos fazer isso.
Birçok cephede savaşıyoruz... kısırlığa bir çözüm ararken... melezleri ve insan ırkının... sonunu getirmeye çalışan bir teröristi durdurmaya çalışıyoruz.
Lutamos em muitas frentes, à procura da cura para a esterilidade, enquanto lutamos contra o tempo para travar os "híbridos" e uma terrorista brutal... com um plano para acabar com a raça humana.
- Mansdale. - Dünyanın sonunu getirmeye çalışan... Shepherdlar'dan biri.
- Um dos "Shepherds" que tentou acabar com o mundo.
Dün Meksika'daki volkan patlamasında görülen... melezlerle bir bağlantıları var mı?
Tinham alguma relação com os híbridos avistados nas proximidades da erupção vulcânica no México, ontem?
İşaret ışığını... büyük bir yakıt deposu olan bir drona bağladın.
Acoplaste o sinalizador a um "drone" com um depósito de combustível insuficiente.
O sadece bir şeyi umursuyor :
Ela apenas se preocupa com uma coisa :
İzin ver onunla konuşayım.
Deixa-me falar com ela.
Benim duyduğum kadarıyla, Jamie seni terk ettiğinden... beri ona karşı kin besliyormuşsun.
Pelo que ouvi, sempre tiveste algum ressentimento com a Jamie desde que ele te deu com os pés.
Reiden ile mi?
Com a "Reiden"?
Clementine, istiyorum, ama böyle meselelerde çok tecrübem var, ve insanlar değersiz... takaslar yapmazlar.
Clementine, a sério, mas, tenho uma vasta experiência em assuntos como este, e as pessoas não fazem acordos com base em mercadoria sem qualquer valor.
Ve anlaşmamız da onunla öldü.
E, de momento... o nosso acordo morreu com ela.
Avukatımla görüşmek istiyorum.
Quero falar com o meu advogado.
Aslında eğer benim tıbbi kayıtlarıma bakarsanız, travma sonrası stres bozukluğu teşhisi konulduğunu göreceksiniz.
Na verdade, se fores verificar os meus registos médicos, verás que fui diagnosticada com Doença de Stress Pós-Traumático.
Müvekkilimle yalnız kalmak istiyorum.
Então, gostaria de um momento a sós com a minha cliente.
Diğerlerini tahliye mi etti?
Ela foi evacuado com os outros?
Sanırım onunla konuşmak iyi olur.
Bem, então, acho que gostaria de falar com ela.
Ve sonra takımımla geri döneriz.
E regressar com a minha equipa.
Küçük bir kız iken... tüm istediğim anne olmaktı.
Desde pequena, tudo aquilo com que sonhava era com ser mãe.
Hayalini kurduğum aileyi... asla sahip olamayacağım aileyi düşünmek... her gün canımı acıtıyor.
Pensar naquela família com a qual sonhei, isso... que nunca chegarei a ter, dói todos os dias.
Bir kamyon kontrolünü kaybetmişti, pompalardan birine çarpmıştı.
Um camião perdeu o controlo e bateu com toda a força numa das bombas.
Unutmayı denedim, hayatıma devam etmeyi denedim, ama haklısın, her geçen gün acıtıyor.
Tentei esquecer, tentei avançar com a minha vida, mas, tens razão, dói todos os dias.
Oğlumuzla konuşmak istiyoruz.
Queremos falar com o nosso filho.
Elbette.
Com certeza.
Belki Clementine... yeniden Glazier hastalığına yakalanmıştır.
Talvez a Clementine estivesse novamente doente com a doença de Glazier dela.
Clem ve melezlerle ilgili olan her şey, Jamie değişti.
Com tudo aquilo que aconteceu com a Clem e os híbridos, a Jamie, apenas, mudou.
Dünya'ya sinirliydi.
Ficou zangada com o mundo.
Leanne ölünce... o dosyaya ulaşmanın tek yolunun... cinayeti itiraf etmek olduğunu biliyordum.
Com a Leanne morta, eu sabia que a única forma de conseguir acesso àquele arquivo seria confessar o homicídio dela.