Cookies tradutor Português
46 parallel translation
Epeyce bisküvi yapar.
Muitos cookies.
Umarım bedava limonatamızı ve Curly Bonner Trading Post'un kurabiyelerini beğenirsiniz.
Espero que tenha gostado da limonada e cookies... Cortesia da loja Bonner.
Evet, eğer birbirimizi kaybedersek, benimle Cookies'te buluşursun.
Se nos perdermos, encontramo-nos no Cookie.
Bu ilginç. Muhtemelern Cookies'tedir.
Ele deve estar no Cookie's.
Bayanlar ve baylar, sizlere Hidy Ho kurabiyelerinin yeni maskotunu tanıştırayım- -
Senhoras e senhores, apresento-vos a nova mascote da Hidy Ho Cookies...
Sezon 7, Bölüm 3 "Phoebe'nin Kurabiyeleri"
The One With Phoebe's Cookies
Fareyi her tıklattığınızda "cookies" e kişisel bilgiler yolluyorsunuz.
Cada vez que carrega no rato, envia informações pessoais pelos cookies.
Bu tanımlama bilgilerinden korkuyorum.
Essa história dos cookies põe-me nervoso.
Top kek sevmez misin?
Não gosta de cookies?
Kurabiyeler. Kurabiyeler nasıl olur?
- Que tal as Cookies?
Evet... evet, Kurabiyeler çok tatlı. İstemezsen, bulaşmazsın...
- As Cookies são doces.
Siz, Kurabiyeler, çok tatlısınız.
- As Cookies são um doce, hein?
- Mc Donald kurabiyesi kadar şekerli.
e ter mais açúcar que um pacote de McDonaldland Cookies.
- Çerezlere izin verdin mi?
- E as cookies?
Çok eğlenceli olacak.
Nós vamos fazer cookies de chocolate e usar tochas para simular fogueiras. Vai ser óptimo.
- Aslında gelirdim ama spor salonuna hapsedilip, kurabiye yemeye zorlanacağım.
- Eu até ía, mas estarei presa no ginásio e a ser forçada a comer cookies de chocolate.
Kurabiyeleri kaçırmak istemezsin.
Não vais querer perder os cookies.
Bart! Burayı havaya uçurma be çocuk! Eşantiyon kurabiyeler veren bir kurabiye dükkanı var burada.
Bart! tem a loja de cookies com amostras grátis.
Hilton'da aynı fiyata daha iyi yiyecek var ama Maplewood kayıt yaptırırken sıcak kurabiye veriyor.
O Hilton tem o mesmo preço e boa comida, mas o Maplewood tem "cookies" no check-in.
Verilerin milyonlarca biti, çeşitli sitelerin içine gömüp dağıtmış olabilir.
Milhões de segmentos de dados que ele pudesse espalhar por sites. Como cookies.
Kurabiyelerin olayı ne, adamım?
Hei, meu, O que se passa com os cookies?
Daha fazla kurabiyem var ama öncelikle, biz...
Eu tenho mais cookies, mas em primeiro lugar, podemos, ah...
Yoksa... Kurabiyelerin zaman damgası nedir?
Ou... quanto tempo é preciso para esses cookies?
Kurabiyeler için süt, adamım.
Leite para os cookies, meu.
Size kurabiye getirdim.
Trouxe-te todos os cookies.
Tazecik çikolatalı kurabiye
Cookies acabados de fazer.
Kurabiyelerim için bir şey demeyecek misin?
Ouviste falar mal dos meus cookies?
- Bunu kurabiyeyle kutlamalıyız.
- Isso pede uns cookies. - De aveia com mel?
Birbirine yakışan şeyler olsun istedik,.. ... ama Süt ve Kurabiye çoktan alınmıştı.
Queríamos algo que soasse bem e Milk e Cookies já tinha dono.
Kurabiye ikram ederim.
Comprarei cookies.
-... hayatta kaldım.
- Menina e cookies scout.
Saat 4'teki kurabiye servisine yetişmeliyiz ama.
Mas colocavam os cookies às 4h lá em casa.
Sana bir kasa kurabiye alırım, Denise!
Vou comprar um saco de cookies para ti, Denise.
Kurabiyeler ve krema gibi.
E Cookies e Cream.
Sanırım birileri kurabiyelerini fırlatmak üzere.
Acho que alguém vai largar os "cookies".
İçimden bir ses bütün çerezleri silin diyor.
Vou lançar um palpite. Apague os cookies todos.
Çörekler için de. Çok hoş.
- Pelos cookies também.
- Senin ağ ismini bulduktan sonra şifrelemeni kırdım, web akışını gördüm ve senin oturum çerezlerini ortaya çıkardım ve senin adına giriş yaptım.
Depois de descobrir o nome da tua rede, eliminei a encriptação, vi o teu tráfego na "web", localizei a tua sessão de "cookies", e, depois, registei-me como se fosses tu.
Fakat şölen bekliyor, bekleyin kurabiye de var!
Mas o banquete. Esperai, há cookies!
- Ot. - Sabrina bana kurabiye yaptı da.
A Sabrina fez-me umas cookies.
Kurabiyelerini arabama atan ilk kızsın.
És a primeira rapariga que deita fora as suas cookies no meu carro.
Hepsinde ayrı ayrı partileriz. Ali'yle Charlotte da o büyük çirkin evde oturup kurabiye falan pişirsin.
Podíamos divertir-nos em todas elas, e a Ali e a Charlotte podiam ficar sentadas naquela casa grande e feia e podiam fazer cookies.
Dolapta çikolata ve esrarlı kurabiye olacaktı.
Penso que tenho cookies de chocolate no frigorífico.
Bulut hesabına girip tüm çerezleri çalacağız, değil mi?
Entramos na nuvem dela e roubamos-lhe os cookies, certo?
Hep Tate's kurabiyeleri yüzünden.
São esses cookies, sabe?
Kurabiyen var mı?
Tem cookies?