Deniz kuvvetleri tradutor Português
607 parallel translation
Kalkışın yapılacağı köprüye deniz kuvvetleri de yanaşır.
Um marinheiro fecha a ponte por onde passaram.
Ben Alman Deniz Kuvvetleri Teğmeni Hirth Ayrıca alman vatandaşıyım.
Sou o tenente Hirth da marinha alemã e também um cidadão alemão. - E exijo...
- Deniz Kuvvetleri Tersanesi.
- O arsenal da Marinha!
Brooklyn Deniz Kuvvetleri Tersanesi, çabuk!
Para o Arsenal da Marinha de Brooklyn, rápido!
"Donanmanın izniyle,... Brooklyn Deniz Kuvvetleri Tersanesi'ne girmeyi başardık. Ve burada sizlerle en son Amerikan Gemisi Alaska'nın denize indirilişini kutlayacağız."
Por cortesia do Ministério da Marinha, podemos agora levá-lo ao Arsenal da Marinha em Brooklyn, onde, com uma série de estações nacionais, tentaremos levar até si uma descrição das cerimónias do lançamento do navio da Marinha,
"Sizlere bu yüzden Brooklyn Deniz Kuvvetleri Tersanesi'den bağlanıyoruz."
o "Alaska". Portanto, sem mais demoras, passamos ao Arsenal da Marinha.
Deniz Kuvvetleri.
Marinha.
Oğlum da Deniz Kuvvetleri'ndeydi.
O meu filho também esteve na marinha.
Arthur, Deniz Kuvvetleri'nde miydi?
O Arthur esteve na marinha?
- Ne zamandır Deniz Kuvvetleri'ndesin?
- Há quanto tempo está na Marinha?
Pearl'den sonra, Sand City'de Deniz Kuvvetleri'nin kapısını ilk ben çaldım.
Na manhã a seguir a Pearl, fui o primeiro a chegar à recruta em Sand City.
Askeri mülâkat, Deniz Kuvvetleri, bir de hayat sigortası muayenesi.
Para a carta de condução, a marinha e para o seguro de vida.
Deniz Kuvvetleri'ne, Savaş Dairesi'ne... ve Havacılık Bakanlığı'na, bu çizimlerin savaş silahı olmayıp... son model elektrik süpürgesi olduğunu bildirmeliyiz.
Temos de avisar a Marinha, o Departamento de Guerra... e a Força Aérea de que estes desenhos não são uma arma de guerra... e sim o estilo mais recente de aspirador.
Korkarım, Deniz Kuvvetleri gelecekte Deniz İstihbaratı'na güvenecektir.
Temo que a Marinha passe a depender da Inteligência Naval.
Neden Hava veya Deniz Kuvvetleri bunu yapmıyor?
Não sei porque é que a Força Aérea ou a Marinha não podem fazer este serviço?
Hava ve Deniz Kuvvetleri gerçekten dümdüz etmiş.
A Força Aérea e a Marinha deram mesmo cabo disto!
Deniz kuvvetleri tarihindeki en büyük çöp analizcileri biziz.
Somos os melhores analisadores de lixo na história da guerra marítima.
Emirlere uydukları sürece, Deniz Kuvvetleri onlara bakıyor.
Desde que obedeçam a ordens, a marinha cuida deles.
Her neyse, yargıç şöyle dedi : "Üç seçeneğin var : ordu, deniz kuvvetleri, ıslahevi."
Depois o juiz disse "Tens três opções : o exército, a marinha, o reformatório."
Neden Deniz Kuvvetleri'ni seçtin?
Porque razão escolheu a marinha?
Japon İmparatorluğu Deniz Kuvvetleri adına bir savaş esiri gibi, kayıtsız şartsız itaat etmeni emrediyorum. Anladın mı!
Em nome da imperial Marinha Japonesa... exijo sua obediência como prisioneiro de guerra.
Burada hiç Japon askeri var mı? Ben, Deniz Kuvvetleri'nden, Kaptan Tsuruhiko Kuroda!
Sou o Capitão Tsuruhiko kuroda!
Ve Deniz Kuvvetleri komutanı tarafından imzalanmış.
E está assinado pelo Chefe das Operações Navais.
Bunun altından kalkarsan Deniz Kuvvetleri sana yeni bir madalya takmalı.
Se sobreviver a isto, a marinha terá que lhe dar outra medalha.
- Deniz Kuvvetleri mi?
- Marinha?
Ona Frances'ten, Deniz Kuvvetleri'nden üstünde çalıştığım yeni uçak iniş sisteminden söz ettim.
Falei sobre a Francis, da marinha... sobre a novo sistema de aterragem em que estava trabalhando.
Hayır, deniz kuvvetleri bizi sahilden alacak.
A marinha apanha-nos na praia. Quero morrer tanto quanto você.
Burası bu gece İngiliz Deniz Kuvvetleri'nin hedefi. Şayet...
O alvo da marinha britânica para a noite.
Kraliyet Deniz Kuvvetleri birdenbire çıldırmış olamaz ki!
A marinha real não pode ter endoidecido, de repente!
Deniz Kuvvetleri dakik.
A marinha é pontual.
Deniz kuvvetleri muhteşem.
A Marinha é demais.
Bu göl için Britanya deniz kuvvetleri seferiyiz.
Somos a expedição oficial da Marinha para este lago.
Sadece Alman Deniz Kuvvetleri'nin bir saldırı planı vardı.
Apenas a marinha alemã parecia ter planos para a invasão.
Kara kuvvetleri filonun çok küçük olduğunu düşünmüştü. Deniz kuvvetleriyse, bu çaptaki bir filonun bile korunmasının ne kadar güç olduğunu...
O exército achava que a frota era reduzida, a marinha achava que mesmo esta frota era difícil de proteger.
Biz savaşan kişiler olarak, kara ya da deniz kuvvetleri olaya müdahil olmadıkça, savaşı kazanamayacağımıza ve İngiltere'yi teslim olmaya zorlayamayacağımıza ikna olmuştuk.
A nossa equipa de combate estava convencida de que não podíamos ganhar a batalha, e não podíamos forçar a Inglaterra à rendição ao atacar, sem uma operação... liderada pelo exército ou pela marinha.
Deniz kuvvetleri ise güneye açılmaktan yanaydı.
Por outro lado, a marinha, queria avançar para Sul,
Birkaç hafta içinde Japonlar, Hindistan sınırına dayandı. Japon deniz kuvvetleri ise Avustralya kıyılarına yaklaşıyordu.
Dentro de semanas, o exército japonês estava na fronteira indiana e a marinha japonesa aproximava-se da costa australiana.
Tabii o anda deniz kuvvetleri Pasifik'te yalnız bırakılmalarını protesto etti.
É claro que a Marinha protestava por ter ficado sob pressão no Pacífico,
Rommel'in gözünün önünde Kraliyet Deniz Kuvvetleri Tobruk'u, yeni birliklerle tebdil etti. Polonyalılar, Güney Afrikalılar, Hintliler, İngilizler.
Debaixo do nariz de Rommel, a Marinha Britânica substituiu a guarnição de Tobruk por novas tropas, poloneses, sul-africanos, indianos, britânicos.
1941'de Kraliyet Deniz Kuvvetleri, Akdeniz'in hakimiydi. Önceki sonhabarda Taranto'da, İtalyan filosuna verdikleri hasar sonrası Akdeniz'deki üstünlüğü ele geçirmişlerdi.
Em 1941, a Marinha Britânica dominava o Mediterrâneo, desde que derrotara em Taranto a frota italiana no ano anterior.
Daha da önemlisi, ikmal kolları Malta'dan idare ediliyor Kraliyet Deniz Kuvvetleri, Rommel'in, İtalya'dan Trablus'a giden konvoylarını taciz edip rahatsız ediyordu.
Mais importante ainda, operando a partir de Malta, a Marinha Britânica podia atacar os navios alemães que passavam da Itália para Tripoli.
İngiliz Çıkartma Kuvvetleri düşmanla deniz arasında sıkıştı.
Como sabem, a Força Britânica está presa entre o inimigo e o mar.
"Şu an burada, Brooklyn Deniz Kuvvetleri Tersanesi'ndeyiz."
Cá estamos nós, no Arsenal da Marinha em Brooklyn.
DENİZ KUVVETLERİ DENİZ POLİSİ
MARINE NATIONALE - POLÍCIA MARÍTIMA
ABD DENİZ KUVVETLERİ HASTANESİ
HOSPITAL NAVAL AMERICANO PEARL HARBOR - 1942
İNGİLİZ DENİZ KUVVETLERİ BİNBAŞlSl ÖLDÜRÜLDÜ
COMANDO DA MARINHA BRITÂNICA ASSASSINADO
- Deniz Kuvvetleri mi...
A Marinha...
Başçavuş Frank Beardsley ABD Deniz Kuvvetleri
Querido, é sempre o mesmo.
Kraliyet DENİZ KUVVETLERİ
MARINHA Real
BELEDİYE DEĞİL DENİZ KUVVETLERİ
NÃO É A CÂMARA É A MARINHA BRITÂNICA
Özellikle deniz kuvvetleri, sorumluluk almaktan kaçınıyordu.
Principalmente, porque a marinha não queria...