Dinliyorum tradutor Português
3,612 parallel translation
- Dinliyorum ve dün gece düzüştüğün teröriste kişisel ilgin olmasaydı aradan milyon yıl geçse müdahale etmenin kötü fikir olduğunu anlardın.
- Estou a ouvir, e não acredito que estás a sugerir uma ideia dessas, se não fosse a tua ligação pessoal com um terrorista com quem fodias ontem à noite.
İnsanların duvarlara gömüldüğü garip bir hikaye okumuştum. Kimse var mı diye içeriyi dinliyorum.
Eu li uma história assustadora onde pessoas vivas são enterradas nas paredes, então estou a ouvir para ver se está alguém aqui.
Seni dinliyorum. - Anne.
Não, Steve, a sério.
Seni dinliyorum ancak bir aile olmak için sabırsızlanıyorum da.
Estou a ouvir, mas estou mortinha por começar.
Kasabaya geldiğimden beri telsizinizi dinliyorum.
Estou a monitorizar o vosso rádio desde que cheguei à cidade.
Pekâlâ, seni dinliyorum.
Muito bem. Sou todo ouvidos.
Ne söyleyeceksen artık, dinliyorum.
Qualquer sugestões que tenha, eu vou ouvi-las.
Seni dinliyorum.
Sou toda ouvidos.
Pekâlâ, dinliyorum.
Está bem. Estou a ouvir.
Dinliyorum.
Estou a ouvir.
Yani bir önerin varsa seni dinliyorum.
Se tiver outra sugestão, estou aberto.
Gökyüzüne bakıyorum ya da kuşları dinliyorum.
Posso apenas... olhar para o céu, ou... ouvir os pássaros.
Daha da anlatsana. Bir haftadır bunu dinliyorum ama sorun yok, çünkü hiç eskimiyor parti işi.
Ainda não ouvi que bastasse a semana toda, pois essa conversa nunca cansa!
Dinliyorum, Mac.
Podes falar, Mac.
Seni dinliyorum.
Sou todo ouvidos.
- Dinliyorum.
Estou a ouvir.
Dinliyorum bakalım.
Sou todo de ouvidos.
Ve dinliyorum.
E eu estou ouvindo.
- Sarılan tavşanlar gibi olmaz ama... - Dinliyorum.
- Eu andava a abraçar coelhinhos, mas...
- Pekâlâ, dinliyorum.
Está bem.
Senin kaydını dinliyorum çünkü Angela, kimsenin kaydı tamamen dinlemediğini söyledi.
Estou a ouvir a tua cassete porque... Bem, porque a Angela disse que ninguém a ouviu na íntegra.
Dinliyorum.
Estou a ouvi-lo.
Dinliyorum
Estou a ouvi-lo.
- Dinliyorum. 30 dolarımı çaldı!
Ele roubou-me $ 30!
Dikkatle dinliyorum, efendim.
- Sou todo ouvidos, senhor.
Dinliyorum.
Estou a ouvir...
Dinliyorum, efendim?
Sim, senhora!
- Dinliyorum.
- Estou a ouvir.
- İyi, peki, dinliyorum.
Está bem, estou a ouvir.
Söyleyeceksen dinliyorum. Ne söyleyeceksen söyle. Ne söylüyorsun?
Se estás a dizer, estou a ouvir.
Dinliyorum denizci.
Estou a ouvir, marinheiro.
- Tamam, dinliyorum.
- Sim, estou a ouvir.
Orada uzanıp nefes alışını dinliyorum.
Estava apenas ali deitado, a ouvir-te a respirar.
Radyo dinliyorum.
Ouço a rádio.
Evet, hanımefendi dinliyorum.
Sim, senhora estou a ouvi-la.
Can kulağıyla seni dinliyorum.
Sou todo ouvidos.
Ve ben de dinliyorum.
E eu estou a ouvir.
Seni dinliyorum.
Deixa-me ouvi-lo.
- Dinliyorum, dinliyorum.
- Estou a ouvir. Estou a ouvir.
Anne, dinliyorum. Anlat sen.
Mãe, eu estou a ouvir-te a falar.
Dinliyorum.
- É o meu ganha-pão. Sou todo ouvidos.
Caz dinliyorum.
Oiço jazz.
Dinliyorum.
Já ouvi.
- Dinliyorum.
Ouvi.
Dİnliyorum.
Sou todo ouvidos.
Bir haftadır aynı şeyi dinliyorum.
É tudo o que eu tive em uma semana.
Dinliyorum David.
- Sim, David?
- Dinliyorum.
Estou a ouvir. Estou a adoecer.
- Dinliyorum.
- Sou todo ouvidos.
Tamam, dinliyorum.
Claro, o que é?
Dinliyorum, 1.
Unidade Um.