Diyecektim tradutor Português
1,774 parallel translation
Evet, iyiyim sana bir şey diyecektim.
Sim, estou bem. Eu... Queria falar contigo sobre uma coisa.
Dinle, Deb, birkaç saatliğine Jamie'yi alabilir miyim diyecektim.
Ouve, Deb... Será que posso levar o Jamie por duas horas?
Ben "Kurban" diyecektim ama neyse.
Ia dizer "uma vítima".
Ben bir hafta diyecektim, sen üç gün ; ortasında buluştuk beş gün, tamam mı?
Vamos fingir que eu disse sete, tu disseste três... e fechamos em cinco. Certo?
Tam da onu diyecektim.
Eu ia dizer isso.
Sadece, tüm bunlar geçene kadar sizde kalabilir miyim diyecektim.
Mesmo assim, ouve... Estava aqui a pensar se não podia passar uns tempos na tua casa até isto passar...
Ben de kendimi diyecektim.
Eu ia dizer o mesmo.
Öldü diyecektim ama bence yaşayan insanlar hakkında böyle konuşmak uğursuzluk getirecektir.
Eu ia dizer que estava morto, mas acho que dizer isso de pessoas ainda vivas é um mau agouro.
Sadece diyecektim ki...
Ia só dizer que...
Ben de bunu diyecektim çok tuhaf.
Isso é exactamente o que ia dizer. Isso é tão esquisito.
Seninle bir dakika konuşabilir miyiz diyecektim?
- Posso falar contigo?
Bunun üstüne bir uyarı notu assan ölür müydün? Ne diyecektim?
Matava-te se pusesses um aviso nesta coisa?
O zaman, acaba biraz yemek yiyerek... beni benden kurtarabilirmisin diyecektim.
Então, estava pensando se você gostaria... de me salvar de mim mesma, indo comer algo comigo.
Ne diyecektim. benimle plaja gelirsen, partide bana ne söylediğini anlatacağım.
Vamos à praia e eu digo-te o que disseste.
İyi, çünkü bende birazdan diyecektim ki...
Bem... Bom, por que o que eu ia dizer era...
- 50 bin yolla. - Ben 200 diyecektim ama o kadar olsun hadi.
- Ia dizer 200, mas isso chega.
Ben de sana onu diyecektim.
Posso dizer a mesma coisa sobre ti.
- Öğle yemeğini beraber yiyelim mi diyecektim.
- Queres ir almoçar?
Şu andan, ikinci bir emre kadar kuş uçsa dahi, fosfor bombasını kullanmanı istiyorum. Kusura bakma, sis bombası kullanmanı istiyorum diyecektim.
Mas a partir de agora, e até nova ordem... se mexer até mesmo uma mosca, quero uma bomba de fósforo... a corrigir, quero uma "fumaça".
Ne diyecektim bu akşam çalıcak olan bir grup var ismi "The Script"
Já agora, há Há uma banda que dá um concerto hoje à noite, The Script.
Kadına dönüp "Merhaba, ben şu metresim" mi diyecektim.
Não podia dizer : "Olá. Sou a amante."
"Doğru" olanı yapacağını bilirdim diyecektim.
Ia dizer "para fazer a coisa certa".
Ben diyecektim ki... Ben- - Ama gideceğim- - Gideceğim.
Eu ia... mas vou embora, portanto... fique bem, está bem?
Lucas uyuyamıyorsa koyun oyuncağını ver diyecektim.
Estou só a ligar para te lembrar que, se o Lucas não dormir, dá-lhe a ovelhinha.
- Ne diyecektim?
- E falado o quê?
Ne diyecektim, Stan?
O que eu deveria dizer, Stan?
Ben de tam büyük bir aile kavgasında olayların açıklığa kavuşması ne kadar ilginç diyecektim.
la dizer que não há nada como uma briga familiar para esclarecer algo.
İmparator Palpatine diyecektim.
Cala-te. Eu ia dizer o Imperador Palpatine.
Diyecektim ki eğer hiç güzel bir anın yoksa hemen şimdi biraz yapmaya başlayabilirsin.
O que eu ia dizer, é que se não tens boas histórias, podes começar a fazer algumas já.
"The Bachelor" başladı diyecektim.
Ia dizer que está a dar o "Bachelor".
Ben de onu diyecektim.
Era o que eu ia dizer.
Tam da üzgün diyecektim. Niye vazgeçtiysem.
Não sei por que hesitei.
Evet, diyecektim ama artık demeyeceğim.
É verdade. Mas já não digo.
- Şahsına münhasır? Utanç verici diyecektim ama bu da olur.
- Eu ia dizer "embaraçosas", mas, sim.
Şey, ben sadece "kasıtlı" diyecektim.
Ia dizer deliberado.
Akşam beni bekleme diyecektim ama görünen o ki pek de bir önemi yok.
Dizia-te para não esperares acordada, mas é óbvio que não vale a pena.
Bunu diyecektim.
- Eu ia dizer isso.
Hayır, yayındayken çok iyi bir ikili olacağız diyecektim.
Acho que vamos ser óptimos, juntos, no ar.
Tabii ki hayır. Aslında evet diyecektim sonra son dakikada arayıp, hasta olduğumu söyleyip telefon numaramı değiştirecektim. Bunu ona borçluyum.
Eu ia dizer que "sim", depois ligar-lhe à última hora, dizer-lhe que adoecera e mudar o meu número de telemóvel.
Eninde sonunda bir gün uyanıp, "Bugün çok kötü bir gün olacak" diyecektim.
Assim que acordei e disse, "Hoje ia ser um dia mau".
- Yardım ederim diyecektim.
-... ajudarei.
"Yoksa istemiyor musun" diyecektim. Merak etme kaymak gibi bir plan bu.
Não te preocupes, este plano é fácil.
Ve ne diyecektim ki?
Que ia eu dizer?
Hayır mı diyecektim?
Ia dizer que não?
Bana birkaç fazladan mesai ayarlayabilir misin diyecektim.
Queria saber se pode marcar-me mais uns turnos.
Aslına bakarsan ben meraklı diyecektim.
Bem, eu ia dizer curiosa.
Şey diyecektim...
Já está. Encontramos todos os porcos... excepto um.
Ne diyecektim ki?
- O que queriam que disse-se?
Yani kimler yokmuş diyecektim.
Quero dizer'não está aqui'.
Hatta onun hakkında bir makale yazar mısın diyecektim.
Na verdade, eu gostava que tu escrevesses um artigo sobre ela.
Bir şey diyecektim. Neresinde kaldım?
Em que ponto parei?
diyecektim ki 23
diyeceğim 131
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40
diyeceğim 131
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40