Dız tradutor Português
18,579 parallel translation
Dışardaydınız.
Estiveram lá fora.
Dışarıdayken virüse maruz kaldınız.
Podem ter sido expostos. Estiveram lá fora.
Kız arkadaşının ifadesindeki Darryl'ın dairesinin dışında gördüğü iki adamı araştırıyordum.
Estava a ver as declarações da namorada sobre os dois tipos que ela viu no exterior do apartamento do Darryl.
Karışımı bitirmem lazım. Hücre dışı sıvının sağlam kaldığından emin olmam lazım. Ki hızını o kadar çabuk kaybetmeyesin.
Tenho de finalizar a fórmula, fazer com que a matriz extra-celular permaneça intacta para não perderes a velocidade tão depressa.
Pekala, polise verdiğiniz ilk ifadeye göre, geçmişte bu Honest John denen adam size fakir ve, evsiz insanlar getirmiş, kendi iradeleri dışında, ve sizde bu insanların üzerinde anormal deneyler yapmışsınız. İnsan hakkında daha fazla bilgi edinmek için deneyler yaptım, herkesin cesaret edemeyeceği alanlarda.
Eu conduzi experiências para aumentar o conhecimento humano, em áreas temerosas de se actuar.
Ve dışarıda çok yalnız, Ralph.
E é bem solitário por lá, Ralph.
Dışarıda olacağız.
Estaremos lá fora.
Tanıdığımız en zengin insanlar onlar. Teşekkürler.
Ainda assim, não o vi pegar na conta uma única vez.
Tanıdığımız biri mi?
Alguém que possamos conhecer?
Dışarı çıkarsa zarar görür diye korkmaktan Shawny'i daha ne kadar eve kapatacağız?
Quanto tempo? Quanto tempo é que teremos que manter o Shawny aqui fechado, preocupados se o irão magoar mal ele vá lá para fora?
Her zaman aynı olacağız D.
Nós seremos sempre os mesmos, D.
Finansal olarak dışarıdan temiz gözükseler de daha derine inince gelirlerinin % 30'unun köle iş gücü kullanan Kamboçya'daki fabrikalardan geldiği anlaşılıyor. Tabii bunu umursuyorsanız.
Financeiramente, estão limpos, mas, se formos mais fundo, 30 por cento das receitas deles provêm de fábricas no Camboja que usam trabalho escravo, se é que isso vos interessa.
- Kızın da dışarda olduğunu kanıtlamaz.
- Não significa que ela também esteja.
Kız kordonun dışında ve hastaysa bir sürü insan tehlikede demektir.
Pode haver muita gente em perigo e virem a ficar infectadas se ela estiver fora do corredor.
Peki sağlıklı insanları nasıl dışarı çıkaracağız?
Mas como vamos tirar as pessoas saudáveis?
Küçük kardeşi Thomas'ı tanıdığınızı söylüyor.
Diz que você conhece o irmão mais novo dela, o Thomas.
Dr. Cannerts'ın olağanüstü çabaları sayesinde, elimizde kordonu hızlıca ortadan kaldırmamıza yardım edebilecek sıra dışı bir fırsatımız var.
Graças aos esforços extraordinários do Dr. Cannerts, temos uma invulgar oportunidade que nos poderá permitir terminar rapidamente com este cordão sanitário.
Eğer birileri Thomas'ı dışarı çıkarttığımızı öğrenirse, bu kaosa neden olur.
Se alguém se aperceber que iremos deixar o Thomas sair, teremos o caos entre mãos.
Eğer çıkmamız an meselesiyse, şunu bilmeni istiyorum ki, seni tanıdığıma memnun oldum.
E se isto for apenas um momento no tempo, quero que saibas que... - ainda estou feliz por te ter conhecido.
Dışarıyla bağlantımızı kesmeye çalışıyorlar.
Estão tentando cortar-nos o contacto com o exterior.
Dışarı çıkacağımız noktaya ne kadar kaldı?
Quanto falta até ao ponto de extracção?
Şuna bir bakar mısınız?
Dê uma vista d'olhos a isto?
Ben de sizden haklı bir karara varmanızı istiyorum. Ki o da sanığın suçlu olmadığıdır.
Então, peço-vos que deliberem o único veredicto justo, que é "inocente".
Bayan D'Artagnan siz olmalısınız.
Você deve ser a Sra. D'Artagnan.
Tanıdığımız ve güvendiğimiz insanlar tarafından iyi bakılıyor.
Ele está a ser bem tratado por pessoas que conhecemos e em quem confiamos.
Çekebildiğimiz kadarını dışarı çekmeye çalışacağız.
Vamos tentar atrair aqueles que pudermos.
Hepiniz beni tanıdığınızı sanıyorsunuz.
Acham que sabem quem sou?
- Ontari'yi dışarı çıkarır çıkarmaz uyutacağız.
Assim que trouxerem a Ontari, pomo-los a dormir.
Harper dışarıda yalnız.
A Harper está lá fora sozinha.
O kuleye çıkarsak bir daha savaşarak dışarı çıkamayız.
Se subirmos àquela torre, não vamos conseguir sair de lá.
Asansör durur durmaz dışarı çıkaracağız.
Assim que o elevador parar, atacamos.
Patiala'da tanıdığımız yok.
Não conhecemos ninguém em Patiala.
Çünkü dün gece evinizde cinayet girişimi oldu ama ilginçtir şehir dışındaydınız.
Porque um suposto assassino esteve no seu apartamento ontem a noite, e por acaso estava fora da cidade.
Yani şu ders dışı aktivitenizi görmediğimizi sanıyorasnız yanılıyorsunuz tilkiler.
Portanto, se acham que ninguém viu as vossas pequenas, bem pequenas, actividades extracurriculares, são umas raposas enganadas.
En yüksek notları alıyor, ponpon kız, öğrenci kurulunda ve bir sürü müfredat dışı aktiviteyle ilgili.
Ela é aluna de "A", líder de claque, associação de estudantes, um monte de actividades extracurriculares.
En yüksek notları alıyor, ponpon kız, öğrenci kurulunda ve bir sürü müfredat dışı aktiviteyle ilgili. Emma niye Türkiye'ye gitmiş? Emma niye Türkiye'ye gitmiş?
Então porque é que a Emma voou para a Turquia?
Dışarıdaki kalabalıkla olmak istiyorsanız başka tabii.
A não ser que prefira estar lá fora com as massas.
Avrupa dışında bağımsız olarak çalışan bir ajan.
Agente a agir fora da Europa.
Bu durum subaylarınız işbirliğini kanıtıdır.
Mas é esse o preço pela operação dos seus homens.
Ne arkadaşlarınıza, ne ailenize ne de dışarıdaki burada ne yaptığımızı merak eden 50 muhabire anlatacaksınız.
Não contam aos amigos, à família, nem aos 50 jornalistas atrás desta porta que querem saber o que estamos a fazer aqui.
Yani tabii, dışarıdan bakanlar için konuşma yazarımız olabilir.
Quer dizer, sim, oficialmente ele pode ser o escritor de discursos.
- Rehin alanların isteklerine saygı gösteriyormuşuz gibi davranmamız taktik icabıdır.
Foi tático, mostrar aos raptores que respeitamos os seus desejos.
Dışişleri Bakanınız size sırtını döndü.
A vossa própria Secretária de Estado virou as costas.
Bugün konuşacağımız her şeyin kayıt dışı kalmasını rica edeceğim.
Tudo o que vamos discutir hoje é confidencial.
Şu rehine olayını çözelim, dış politikanın akıbetini konuşacağız seninle.
Falamos quando resolvermos esta situação de reféns.
Kapı kirişinde mi durmalıyız yoksa dışarı mı çıkmalıyız?
Ficamos aqui ou vamos para a rua?
Kullanıcıları açık sohbet dışına bağlayacaksınız. Önce farklı şifreleme noktalarına sonra da birbirlerine.
Conectamos utilizadores fora da sala pública, mas com uma encriptação diferente, e depois uns aos outros.
İzleri gizleyeceksiniz özel sohbeti tekrar kuracaksınız İsyan'dan tamamen ayıracaksınız. Ama aynı zamanda hem İsyan ile hem de dışındakilerle konuşacak.
Cobrimos o rasto, reconstruímos o chat privado separado da Mutiny, mas que contacta na mesma com a Mutiny fora da Mutiny.
Yani geçen sene başımızdan geçen onca olay, verdiğimiz onca savaş her şeyi, herkesi buraya taşıdık. Ailelerimizi ve arkadaşlarımızı geride bıraktık.
Tudo por que passámos no ano passado, as nossas batalhas, mudar tudo para aqui, toda a gente, todos deixaram a família e amigos.
Çoğunuzun tanıdığı Dedektif John Rayburn en iyi memurlarımızdan, meslektaşımız ve dostumuz.
Como muitos de vocês sabem, o Detetive John Rayburn é um dos nossos melhores agentes, colega e amigo.
Ama ikimizin de insan doğasını iyi tanıdığımızı düşünürdüm.
Mas acreditava que partilhávamos uma certa visão da natureza humana.