Evine tradutor Português
19,287 parallel translation
Senin evine gidiyoruz.
Vamos para tua casa.
Haydi seni evine bırakayım.
Anda, eu levo-te a casa.
Ne zaman bir uyuşturucu evine baskın yapacağız veya ne zaman birini vuracağız?
Quando fazemos uma rusga a uma casa de drogas ou disparamos em alguém?
Lucifer evine git.
Vai para casa.
Geçen geceyi epey düşündüm. Neden sarhoş olup evine geldiğimi neden benimle yatmadığını.
Tenho pensado bastante sobre a outra noite, no porquê fui tão bêbada à tua casa, porque não quiseste dormir comigo...
Hadi, bana kurşun yağdır ki evine gidince, buz gibi bir bira içip vicdanını rahatlatabilesin!
Vamos. Enche-me de balas, para irem para casa, beber cerveja e sentirem-se melhores uns com os outros!
- Evine geldi mi? - Hayır.
- Foi a vossa casa?
Hadi evine gidelim. Hepsini basalım.
Vamos passar por tua casa e revelamo-las todas.
Seni evine bırakırım.
Eu levo-te.
Seni evine götürmem gerek evlat.
Tenho de te levar a casa, pequenote.
Yemeğini bitirdikten sonra seni evine bırakalım mı?
Queres que te levemos a casa? Depois de acabares de comer?
- Teresa'nın evine gidiyor.
Não, ele vai para a casa da Teresa.
Ne zaman evine döneceksin anne?
Quando é que vais para casa, mãe?
Annenin evine gittiğimizde alırsın.
Poderá tê-la de volta em casa da sua mãe.
Buradaki bebekler seni 18. yaş gününe kadar ıslah evine tıkar, ki bence bu senin için birkaç yıl daha sürecektir ondan dolayı kendine bir iyilik yap ve bunları sana kimin verdiğini söyle?
Estas meninas põem-te no reformatório até aos 18 anos. Presumo que isso ainda demore muitos anos. Queres fazer um favor a ti mesmo e dizer quem te deu isso?
Sen uyurken, kadının uyurken, evine giren bendim.
Onde tu dormes, onde a tua mulher dorme.
Evine dönüyorsun Jesse.
Vens para casa, Jesse.
Bence evine dönmelisin.
Acho que deverias voltar para casa.
Hayır, buradaki evine.
Não, em casa aqui.
- Çocuklarım o kaltağın evine bir daha adım atmayacak. - Tasha.
Os meus filhos não voltam a ficar na casa daquela cabra.
Evine hoş geldin kedicik.
Bem-vindo, gatinha.
Git kazan, Barry ve sonra evine dön.
Vai e vence, Barry, e depois volta para casa. Está bem.
Evine dönüp kendi yatağında oturan ve annesinin yemeğini yiyen ilk askerler siz olacaksınız.
Então! Serão os primeiros soldados a chegar a casa e a sentarem-se na vossa cama a comer a comida caseira da vossa "mama".
Herkes evine!
Vão para casa!
Evine gidip turta falan götürmeliydim.
Devia ter ido a casa dele... e ter lá deixado uma tarte ou algo parecido.
- Eddie'yi alıp onun evine git.
Vai a casa dele... - leva o Eddie contigo.
Evine git.
Vai-te embora.
Biliyormusun, buradan evine yürümek istemezsin, Dışarıdaki tipleri gördün mü?
Deves ser daqueles quarteirões perto daqui, aonde todos aqueles doidos vivem.
Benden haber almazsa evine geri dönebilir, Ve ben de çoktan gitmiş olacaktım.
Se depois disso ela não tivesse notícias minhas, ela poderia voltar para casa dela e eu já teria desaparecido.
- Karısı. Kızlarıyla ailesinin evine gitmiş, eve geri döndüğünde de cesedi görmüş.
Ela estava na casa dos pais com a filha, e quando voltou ao apartamento, fez a descoberta.
En son sevgilisi Jay'in evine taşınmamıza yardım etmişti.
O último até nos ajudou a mudar para a casa do Jay.
Siz de bu olmadan önce gidip evine bir bakmak istiyorsunuz.
E gostaria de bisbilhotar um pouco a casa dela, antes que isso aconteça.
Onu evine götürmeye çalıştık ama gitmeyi istemedi, anlarsın ya ben de o uyuyana kadar yanında oturdum.
Tentámos levá-la para casa, mas ela recusa ir, então... Fiquei ao lado dela até ela adormecer.
Belki de biraz dinlenmek istersin, evine git.
Devias descansar um pouco, ir para casa.
Sonra da evine dönebileceksin, değil mi?
Para poderes ir para casa, certo?
Evan sadece bir büyük gayret daha sonra evine, ailene gidersin.
Evan só mais um esforço e depois volta para a sua família.
- Tamam, evine gideceğim.
Eu vou para tua casa.
Eşyalarını almak için evine gitme.
Não voltes ao teu apartamento para ires buscar as tuas coisas.
İşten sonra evli bir adamla takılmak yerine gitmen gerektiği gibi evine gitseydin burada durup benim için endişelenmen de gerekmezdi.
Se tivesses ido para casa depois do trabalho como era suposto, em vez de saíres com um homem casado, também não estaria aqui a preocupar-me contigo.
Xander ile kaçmayacaksan benimle birlikte Toby'nin evine kaçabilirsin.
Se não vais fugir com o Xander, podes vir comigo para o Toby's.
Evine geri dönene kadar.
Até que possas voltar para casa.
Ben yarın senin evine gelirim.
Está bem? Passo por sua casa amanhã.
Cannerts'ın evine girdim, laboratuar defterini buldum, ve ne gördüğüme inanamayacaksın.
Entrei no apartamento do Cannerts e, encontrei o computador portátil dele do laboratório, e não vais acreditar naquilo que encontrei, meu.
Laurel'ın evine gittim ama orada değildi.
Fui a casa da Laurel, mas ela não estava lá.
Evine tekrar git. Her yeri ara.
Volta à casa dele e revista tudo.
Senin evine gitmen için hızlandırıcıyı açıp bir yol yaratıyoruz...
Ligámos o acelerador, criámos um caminho para sua casa.
Bana bir şey olursa asla evine dönemezsin.
Se algo acontecer comigo, nunca mais volta para casa.
- Dün akşam evine mi gitmişsin?
- Foste a casa dela ontem à noite?
Onu evine geri götürmek istiyorum.
Quero levá-la a casa.
- Evet Pekala, Garret'in evine gidiyorum.
- Que Lookinglass não pode me ajudar hoje.
Evine dönüyorsun.
Vens para casa.