Evlatlık tradutor Português
1,615 parallel translation
Evlatlık edinsem daha mutlu olurdum.
Olhem, eu ficaria feliz em adotar!
Belki de evlatlık almalıyız.
Talvez seja melhor adoptar afinal.
Seni asla evlatlık vermemeliydim.
Nunca te deveria ter dado para adopção.
Çocukların hiç tanımadığı bir evlatlık?
Um irmão que está protegido ou adoptado, alguém que as crianças nunca conheceram?
Seni evlatlık almak için önermeyeceğini söyleyen o korkunç kadın mı?
A mulher horrorosa que disse que não te ia recomendar para adopção?
Tanışmamızdan önce evlatlık olarak vermek zorunda kalmış.
Ela deu-o para adopção antes de nos conhecermos.
Matloff evlatlık mıymış?
O Matloff foi adoptado?
Onu bebekken evlatlık verdim.
Entreguei-o para adopção quando era bebé.
Çocuğu evlatlık verdi.
Ela colocou o garoto pra adoção.
Bütün bu evlatlık hikayesini biliyorlardı.
Sobre toda a história da adopção.
Hikayeni yayınladım ama evlatlık hikayesini atladım.
Tratei da tua história. Mantive a coisa da adopção de fora.
Bebeğimizi dünyaya getirebilmek ve evlatlık verebilmek için biraz uzaklaştım, hepsi bu.
Fui para fora ter o nosso bebé. Para que ele pudesse ser adoptado.
Annem için sadece evlatlık edinme yolu kalmıştı.
Para a mãe, a adopção era a única hipótese.
Senin doldurman için de bir form vardı, ama ona evlatlık alındığını söyledim.
Há um impresso para tu também preencheres, mas disse-lhe que eras adoptado.
Çocukluğu babası tarafından elinden alınmış "Onu alın, sizin olsun. Zarardan başka birşey değil" denilerek evlatlık verilmiş biri gibi hissediyorum.
Sinto que o meu... pai idiota roubou a minha infância e despejou-me noutra família dizendo, "Fique com ele, eu não o quero, ele é defeituoso".
İyi bir giriş yaptın, ve sesinde bir parça kızgınlık olmasına sevindim, çünkü kızmaya hakkın var. Çünkü baban tarafında cinsel istismara uğradın, ama seni evlatlık veren o değildi.
Gostei de como começaste, mas eu gostaria de ouvir mais ódio na tua voz, porque tu tens o direito de estar zangado, porque o teu pai roubou a tua infância abusando sexualmente de ti, mas ele não te despejou em lugar nenhum.
Kahretsin. ( Hafiften özürlü çocuk - lütfen beni evlatlık edinin. )
Porra.
Evlatlık verebilmeleri için öncelikle sağlık geçmişinize bakmak zorundalar.
A primeira coisa que uma agência de adopção vai ver é o vosso historial médico.
Evlatlık verme sebebiniz bu mu?
Foi por isso que decidiu dá-lo para adopção?
Ailesi gözünün önünde vurulmuş Hindistanlı evlatlık çocuk.
Pois, o rapaz indiano adoptado, que viu os pais morrer à sua frente.
Evlatlık verecektim.
- Ia dá-la para adopção.
Evlatlık verirken, kimliğinizin ortaya çıkmasını istemediğinizi biliyorum ama belki de size böyle bir hak tanımadıklarındandır.
Sei que nunca concordariam em fazer uma adopção legal, mas cheguei à conclusão que talvez nunca tenham tido alternativa.
Sonra da evlatlık vermiş.
Ela deu-o para adopção.
Onlar eski evimizdeydi ve hepsi bütün bu evlatlık hikayesini biliyorlardı.
Em casa, e todos sabiam, percebes? Sobre toda a história da adopção.
Eskiden ve buradakilerin hepsi de evlatlık edinme olayına yeniler.
Lá, na terra. E todos sabiam sobre a história da adopção.
Sonra da fikrini değiştirip, evlatlık servislerine bakmaya başlamış.
Parece que ela mudou de opinião. Começou a verificar agências de adopção.
Brooke bana senin de evlatlık olduğunu söylemişti.
A Brooke disse-me que és adoptada.
Evlatlık çocuğumun tam bir aptal gibi davrandığını görüyorum.
Vejo a minha filha de acolhimento a agir como uma idiota por completo.
Ondan korktukları için kimse buraya evlatlık almaya gelmez.
Mais ninguém vem adoptar crianças porque têm medo dela.
"Evlatlık"
ADOPTADO
Lütfen benim evlatlık olduğumu söyle.
Por favor, diz-me que sou adoptado.
bebeklerini evlatlık olarak vermek isteyen annelerle, aday ailelere aracı olan Ücrete dayalı bir servisten bahsediyorum.
E detestei. E gostei.
Evlatlık edinme, dölleme başarısızlığında önerebileceğin bir şey değil.
E não o quero fazer a ninguém.
Aslında, hastam.. benim hastam Judy, çocuğunu evlatlık olarak vermek istiyor ve bizden yardım bekliyor.
Sabes o que fiz todo o dia? Limpei e organizei. Dá-me um tiro já.
Baba, evlatlık işlemlerine onay verdi.
Pois, ele é muito... - Violet!
Evlatlık vermenin, bebeği için en iyi şey olduğunu düşünüyor.
Pára, pára! O meu irmão e sexo na mesma frase...
Belki de biraz daha zorlayıp evlatlık programı için daha iyi bir aday bakmalıydık. Bu senin için önemli.
Eu tinha 20 anos, na faculdade...
Ben de evlatlık verilecekmişim, tamam mı?
Porque quero que sejas feliz. Quero mesmo. Mas eu conheço-te.
Beni evlatlık alan ailem hayatta kalmaya çalışmakla o kadar çok meşguller ki artık hayatın gerçek anlamını kavrayamıyorlar.
Meus pais adoptivos estão tão ocupados, sobrevivendo, que não se dão conta que, na realidade, já não estão mais vivos.
Sosyal hizmet uzmanı küçük Mongo'yu ve Abdul'u evlatlık verir miyim diye soruyor.
A assistente social perguntou se eu queria dar a Mongo e o Abdul para a adopção.
Gizlice evlatlık olarak alınan bu yaratık, şimdi aramızda yaşıyor.
Adoptada em segredo, esta criatura vive agora entre nós.
Beni evlatlık evime götürdüklerinde doğum belgemi kaybetmişler bu yüzden kimse doğum günümü bilmiyordu.
Quando me levaram para a casa de acolhimento, perderam a minha cédula de nascimento portanto nunca ninguém soube quando era o meu aniversário.
Çocuğunuzu evlatlık verip, her türlü avantajdan yararlansın mı istersiniz yoksa her koşulda yanınızda kalmasını mı, diye soruyordu.
Ela estava a questionar se devia deixar o seu filho ser adoptado e tirar disso toda a vantagem. Toda a vantagem? Ou se o deveria ficar com ele, fossem o que fossem as consequências?
Çocuğum olsaydı asla evlatlık vermezdim.
Mas eu não daria meus filhos. Se tivesse algum.
Kendisi de evlatlık olduğundan Eva Kane'in kızı olmadığını kanıtlaması çok zor olurdu.
E porque ela havia sido adoptada, ela acharia muito complicado provar que não era filha de Eva Kane.
Sonra, evlatlık olduğunu söyleyen Bayan Summerhayes'e o gece ne dediğiniz geldi aklıma.
E eu lembro-me do que havia dito a Maureen Summerhayes, quando ela admitiu ser adoptada, naquela noite.
İşte o zaman, Bay Robin Upward veya Bay Evelyn Hope sizin de evlatlık olduğunuzu anladım.
Então eu soube, que você, Robin Upward, ou melhor, Sr. Evelyn Hope, também fora adoptado. Não é verdade?
Bu varisin ünlü milyarderin evlatlık oğlu olduğu söyleniyor.
O herdeiro é... o filho adotado do famoso bilionário...
Bebeği evlatlık vermek zorunda mı kaldın?
E deu o seu bebé para adopção?
Evlatlık edinmeyi düşünür müsün?
Ias considerar a adopção?
- Hayır, hayır. Evlatlık olduğunuzu söylediniz.
- Nunca vi...