Filân tradutor Português
29 parallel translation
Yani bir sekretere filân mı ihtiyacınız var?
Quer dizer... quer uma secretária ou algo assim?
Gelin hanım, arkadaşça sunacağın kolun için minnet duyacak, Crawley bir haftaya kadar filân. - Her bayıldığında, aslında.
A recém-casada lhe será grata pela sua mão fraterna, Crawley... numa semana ou então sempre que desmaiar.
İzin alıp Curry çifliğine bir koşu gidip... Özür dilerim filân demek istiyorsan...
Se quiser tirar uma folga e ir ao rancho Curry... e dizer que está arrependido ou algo assim e...
Belki ona bir Barones unvanı filân verebilir.
Talvez ele possa fazê-la uma Baronesa ou algo assim.
Bagajı filân aramasına yardım ettim.
Ajudei-o a procurar no carro todo, na bagageira e tudo.
Ne bileyim, ocakta filân yakardı.
Provavelmente ia queimá-lo na lareira, ou qualquer coisa assim.
Hani, sokaklarda otururlar, binalarla konuşurlar erkek ayakkabıları giyerler falan filân.
Sentada em becos, a falar com os prédios, com sapatos de homem?
- Canavar varmış. - Canavar filân yok.
- Não há nenhum monstro.
- Size, canavar filân olmadığını söyledim. Tony de biliyor.
O monstro não existe, e o Tony sabe disso.
Galiba şu kişisel gelişim mezheplerinden birine filân bulaşmış.
Julgo que pertence a uma seita de progresso individual.
Affedersin, Conrad Van Orton bir mesaj filân bırakmadı mı?
Desculpe, Conrad Van Orton deixou algum recado?
Nesin sen, çar filân mı?
Você é algum czar?
Belki bir gece kızarmış tavuk filân yeriz, diye düşünmüştüm.
Pensei que se comêssemos um frango assado...
Esas yükü çekiyor, seni sırtımda taşıyorum, falan filân.
Lidera com força, põe o teu melhor pé para a frente, etc.
Kötü zamanlama, cenaze filân, ama düşündüm ki, hazır konumuz ölümken...
É má altura, o funeral e tudo, mas... Pensei, já que estamos a abordar o tema da morte...
- Değişiklik filân yok.
- Nada de mudanças.
Sanırım bolca içki ve şiddet filân varmış.
Acho que metia muito álcool e agressões.
Kötü zamanlama, cenaze filân, ama düşündüm ki, hazır konumuz ölümken...
Má altura, com o funeral e tudo, mas... já que estávamos a falar de morte...
Sen bunun ırkçılık ya da toyluk filân olduğunu düşünüyorsun.
Achas que é racismo, ingenuidade ou assim.
Daha demin İbranîce filân konuşmuyor muydun sen?
Não estava a falar hebraico, ou assim?
Terapist filân?
Um psicólogo?
Bence bana dokunursan, elin kopup düşebilir filân.
Acho que se me tocares a tua mão é capaz de cair ou assim.
Nedir bu, kuşlar filân mı?
O que é, são pássaros?
Kâinat güzeli filân mı?
É Miss Universo ou quê?
Sen gidip biraz marihuana filân iç, birazdan orada olurum.
Fumar um cigarro ou algo... estarei logo aí.
- Tombul filân göründüğü yok.
- Ela não parece gorda, está bem.
En azından ilk sene filân.
Pelo menos durante o primeiro ano.