Francisco tradutor Português
4,192 parallel translation
- Hâlâ San Francisco'da, değil mi?
Ele ainda está em São Francisco, não é?
Bir toplantı için San Francisco'ya gittim.
Numa convenção em São Francisco.
Sen, San Francisco'daki LGBT * toplantısına gitmiş olma.
Tu estiveste num sítio chamado "Radass" em São Francisco?
Francis hamile olduğunu biliyor mu?
O Francisco sabe que estás grávida?
Francis, ya da gelecekteki kocam.
O Francisco ou o meu futuro marido.
Francis'le seyahatimizde tanıştığımız bir kont.
É um Conde que eu e o Francisco conhecemos nas nossas viagens.
Lola, en iyisi Francis'e doğruyu söylememiz değil mi? Hayır.
Lola, não seria melhor se contássemos a verdade ao Francisco?
Francis erkekleri tercih ettiğini söyledi.
O Francisco disse-me que o Conde prefere homens...
Yoksa Francis'e doğruyu kendim söylerim.
Senão, eu própria contarei a verdade ao Francisco.
Francis.
Francisco.
Francis öğrenirse ne olur diye.
Do que poderá acontecer, se o Francisco descobrir.
Ama sen Francis'le sadece bir gece birlikte oldun.
E tu só estiveste com o Francisco uma única noite.
Francis asla bilmeyecek diyorsun. Ama ya öğrenirse?
Dizes que o Francisco não saberá, mas, e se ele souber?
Francis de babası değil.
E o Francisco não é o pai dele.
Senin veya Francis'in öfkesini de.
A vossa raiva ou a do Francisco...
Mutlu olmanı istiyorum ve Francis'le yapacağınız Çocuklarınızla mutlu olacaksınız.
Que quero que sejais feliz e que sereis com filhos vossos e do Francisco.
Francis'e her şeyi anlatsak en iyisi olmaz mı?
Não seria melhor se contássemos a verdade ao Francisco?
Francis nerde?
Onde está o Francisco?
Francis, annene henüz söyleme.
Francisco, ainda não digas à tua mãe.
Francis, eğer işe yararsa, anne ve baban kanıtları yakacaklardır.
Francisco, se isto resultar, os teus pais terão de queimar as provas.
Francis'e zarar veremezsin.
Não prejudicaríeis o Francisco.
Francis İskoçya'da bana refakat etmekten hoşnut olacaktır.
O Francisco pode perfeitamente ser meu consorte na Escócia.
Blöf mü yapıyor, Francis?
Ela está a fazer bluff, Francisco?
Francis'e senin için yalan söyledim!
Acabei de mentir ao Francisco por ti.
Francis'in adamları ülkeden çıkmama refakat ettikleri gece, beni öldürmeye kalktılar.
Quando os homens do Francisco me escoltaram, tentaram matar-me.
Francis böyle bir şey yapmaz.
O Francisco não o faria.
- Francis, o senin kardeşin.
- Francisco, ele é teu irmão.
Francis mi demek istedin?
Quereis dizer, o Francisco?
- Francis.
- Francisco.
Francis'miş gibi davran.
O Francisco.
Bash'in geri dönmesi, Francis'i kıskançlık ve güvensizlikle zehirledi.
A volta do Bash envenenou o Francisco com ciúmes e desconfiança.
- ve Francis bunu öğrenirse...
- e, se o Francisco descobrir...
Francis!
Francisco!
Hayır, Francis.
Não, Francisco.
Francis. Aah! Nefes al, nefes al.
Francisco.
Francis?
Francisco?
Francis, kızdırma onu.
Francisco, não o enfureças.
Francis, bekle.
Francisco, espera.
Bir saniyeliğine kendimi San Francisco'da sandım.
Durante um segundo, pensei que estava em São Francisco.
İsmi Francisco Heredia.
Chama-se Francisco Heredia.
Francisco Heredia.
Francisco Heredia.
Chicago : "The San Francisco zevkinin doruklarını yaşamak."
Chicago : "O Doce de São Francisco".
Eğer San Francisco ve New York Peter'ı zekileştirdiyse belki de onu ülkedeki en aptal şehre gönderirsek, eski Peter'ı geri kazanabiliriz.
Se visitar São Francisco e Nova Iorque fez do Peter inteligente, talvez se o enviarmos para a cidade mais ignorante no país inteiro, isso traga de volta o velho Peter.
Marry, elimden gelenin en iyisini yapıcam.
- Se Francisco descobrir...
Küstahlığımızı mazur görün. Francis ve benim Fransa ve İskoçyanın geleceği olduğumuz ; konusunda bizimle hemfikir olduğunuzu düşünüyordum, ve sizinde romanın geleceği, bu sebepten ötürü şeyi görüşebiliriz gibi...
Pensámos que concordasse, visto Francisco e eu sermos o futuro de França e de Escócia e vós serdes o futuro de Roma, que pudéssemos discutir...
Francis kudretlidir ayrıca bana iskoçyaya sadıktır.
- Isto é um disparate, James. Francisco é forte e é devoto a mim e à Escócia.
Gerekli düzenlemeleri hemen yapacağım.
Francisco tem uns negócios para resolver, e depois partiremos. Tratarei de tudo imediatamente.
Şimdi ayrıl.
- Mas Francisco ainda não está pronto.
sadece 2 haftalık eşya.
Francisco levará o resto quando me seguir.
Seni uyarmıştım, Francis...
Avisei-vos, Francisco. Somos um só.
ya onu ilk sıraya koyduğumu görmezse? Francis, teşekkür ederim.
Obrigada, Francisco.