Fransa tradutor Português
5,796 parallel translation
Fransa'dan gidiyorum.
Vou deixar a França.
Hmm, Humboldt Fog... Fransa'daki bütün keçi peynirlerinden güzeldir.
Humboldt Fog, melhor do que qualquer queijo por aqui.
Ama eşi Fransa'da değil mi?
Mas a mulher dele não está na França?
İngiltere ve Fransa yine savaşta.
Inglaterra e França estão em guerra outra vez.
Bir uşakla birlikte Fransa'daki uzak akrabalarıma gidiyordum ve eşkıyalar tarafından tuzağa düşürüldük.
Estava a viajar com um servo para a casa de parentes distantes em França, e fomos assaltados por ladrões de estrada.
Evet ama aileniz Fransa kökenliyse şöyle olması daha doğru olmaz mıydı "Bo-cham"?
Mas, se a sua família vem da França, não seria mais apropriado... "Bô-cham"?
Fransa'yla bağlarımız eski ama yakın değil.
Bem... os laços que temos com a França são antigos, mas não próximos.
Peki tam olarak Fransa'nın hangi bölgesindeki halktan geliyorsunuz?
E de que parte da França são os seus parentes?
İnterpol'deki arkadaşım burada olacak. "Voulez" defterlerindeki sahteciliği için onu Fransa'ya iade edecekler.
Fiz um acordo com o meu amigo da Interpol para extraditá-lo para fora do país por ter falsificado os extractos financeiros da Voulez.
Bir piç ve güzel bir kraliçe. İskoçya'yı bir gün de Fransa'yı yönetmek için doğmuş bir kraliçe.
Um bastardo e uma linda Rainha, nascidos para governar a Escócia e, um dia, a França.
Fransa'dan gidiyorsun, değil mi?
Vais deixar a França, não vais?
Belki de Fransa'yı sevmiyorsundur.
Ou talvez não gosteis da França?
Belki de umutsuzca Fransa'ya gitmek istemenin sebebi budur!
Talvez seja por isso que queira ir para França?
Euro, Kanada doları peso, ruble... Almanya pasaportu. Fransa, Birleşik Krallık.
Euros, dólares canadianos, pesos, rublos, passaportes da Alemanha, França, Reino Unido.
Fransa'da konuşulan kadar olmasa da konuşabiliyorum evet.
Talvez não fale o francês de França, mas sim, falo francês.
Fransa deli bir kral ile yönetilemez.
A França não pode ser governada por um Rei louco.
Hmm. Fransa'dan ayrılmalıyım.
Tenho de sair da França.
ve Fransa İskoçyayı intikam aramak için gördüğünde... aynısı olacak.
E quando a França vir a Escócia com sede de sangue francês... Acontecerá o mesmo.
Yüz mil uzaklıktaki Fransa sarayına her iskoçu ddavet ettiğimiz için biraz tedirgin.
Ela só está irritada por termos convidado todos os escoceses dos arredores da Corte.
Lord McKenzie üniformaları için saf yün sağlama konusunda Fransa ordusuyla anlaşmak üzere.
D. McKenzie está a concluir um acordo com o exército francês para fornecer lã para os seus uniformes.
Fransa hükümetini kızdırmak ister mi?
Quererá ele enfurecer o governo francês?
ve bileziğindeki zambak, Sen Fransa kraliçesinin hizmetindesin.
E pela flor-de-lis na tua pulseira, serves a Rainha da França.
Fransa kraliçesinin hizmetindeyim
Sirvo mesmo a Rainha da França.
Son geçen on yıldır, burada Fransa'da güven içinde yaşadın, and I've seen too much suffering at home.
Durante os últimos 10 anos, tendes vivido aqui, na segurança da França, e eu vi demasiado sofrimento em casa.
Fransa'da yaşamalıyım, ama bir İskoç kalbi taşıyorum.
Posso viver em França, mas tenho coração de escocesa.
Fransa bizi aldattı!
A França traiu-nos!
Fransa'da, kral ile evlenen bir kraliçe.
Em França, a Rainha é a pessoa que está casada com o Rei.
Daha önceden Fransa sarayında bulunmadın.
Então, nunca estivestes na Corte Francesa antes.
Vazifem beni Fransa'dan öteye gitmeme izin vermedi.
O meu dever não me permite viajar para além da França.
Çünkü sana aşık oldum. Sen Fransa'da kasrşılaştığım en büyüleyici kadınsın.
Fiz amor contigo, porque és a mulher mais intrigante que conheci na França.
Fransa'nın en deneyimli ladyleri ile.
Algumas das senhoras mais experientes da França.
Fransa bu sözleşmenin üzerine İskoçyayla savaşı göze alamaz.
A França não pode entrar em guerra com a Escócia por um contrato.
Ama Fransa için bu daha kolay.
Mas avisar a França é muito mais fácil.
Bu Fransa'yı yerle bir eder.
Destruiria a França.
Sen Fransa kraliçesisin.
Vós sois a Rainha da França.
Dünya Fransa'nın alınma için açık olduğunu öğrenecek.
O mundo inteiro saberá que a França está madura para ser colhida.
Onlara Fransa'yı karıştıracak tehlikeli bir mesaj vermediğinden eminim.
Decerto não lhes deste recados perigosos que poderiam destruir a França.
Bir gün Fransa kraliçesi olacağım.
Serei Rainha da França um dia.
Ama Fransa ferahlık ve mutluluk için sana ve annene sahip.
Mas a França tem-te a ti, e à tua mãe para cuidar dela.
Kendine, yani Fransa'ya zarar verebilirsin.
Podeis prejudicar-vos a vós próprio, à França.
Mary'e ve taca sahipsin ve bütün Fransa kıçının dibinde, sen hala sürgündeki bir piçi tehtid olarak görüyorsun.
Tens a Maria e a Coroa, e tod a França a dar-te beijinhos no cu, e ainda te sentes ameaçado por um bastardo no exílio.
- Fransa'ya iyi bir eş ile evlenmeye geldi.
- O quê? - Ele veio para a França em busca de um bom casamento.
İskoçya, İngiltere, barış dolu bir Fransa.
- Escócia, Inglaterra, uma França pacífica.
Biriyle bir ilişki kurup hayatını beraber geçirmek, evlenmek, çocuk sahibi olmak Fransa'da bir otelde "Alberto Tomba" nın tekiyle gezmekten daha değerli bir şey.
Tens de concordar que construir uma relação com outra pessoa, viverem a vossa vida juntos, casarem, terem filhos, vale muito mais do que andar às cambalhotas com o "Alberto Tomba" num hotel em França.
Küstahlığımızı mazur görün. Francis ve benim Fransa ve İskoçyanın geleceği olduğumuz ; konusunda bizimle hemfikir olduğunuzu düşünüyordum, ve sizinde romanın geleceği, bu sebepten ötürü şeyi görüşebiliriz gibi...
Pensámos que concordasse, visto Francisco e eu sermos o futuro de França e de Escócia e vós serdes o futuro de Roma, que pudéssemos discutir...
Ona bizim Fransa ve İskoçyanın geleceği olduğumuzu söyledim, senin ve benim, beraber.
Disse-lhe que éramos o futuro da Escócia e da França, nós os dois.
Fransa tehdit altındayken,
Segura a meu lado enquanto a França está em perigo.
Fransa için... tabii ki de...
Para a França, claro.
Fransa için.
Para a França.
Henry kendinde değil, ve bu kadın hayatı daha katlanılmaz kılıyor, sadece bizim için değil tüm Fransa için.
E aquela mulher está a tornar a vida inaceitável não só para nós mas para a França. Para a França?
Fransa'dan.
É de França.