Fro tradutor Português
24 parallel translation
Ben Fro'tak, Selamgh Tepeleri'nden.
Eu sou Fro'tak das Altas Ravinas.
Karımın evinde bulunmanı takdir ediyorum, Fro'tak.
A tua presença é apreciada na casa da minha esposa, Fro'tak.
Tek bilmek istediğim bu Fro'tak bizi satmayacak, güvenilir biri mi.
Eu só quero saber se posso confiar que este Fro'tak não nos irá denunciar.
Fro'tak Chulak'ta önemli biridir.
Fro'tak tem alta patente em Chulak.
Fro'tak'ı ve karını çağıracağım, sonra da oğlunu kurtarmak için bir plan yapacağız.
Então irei buscar Fro'tak e a tua esposa,..... e começaremos a planear o resgate do teu filho.
Ne cesaretle beni yargılayıp Fro'tak'ı kendi evinde küçük düşürürsün yaptıklarından sonra?
Como te atreves a julgar-me..... e desonrar Fro'tak na sua própria casa..... depois do que fizeste?
- Ama neden Fro'tak?
- Mas porquê Fro'tak?
Ve Fro'tak da ona bunu önerdi.
E Fro'tak ofereceu-lhe isso.
Şu ana kadar, Fro'tak, sana güvenebileceğimden emin değildim.
Até este momento, Fro'tak,..... não tinha a certeza que poderia confiar em ti.
Ya Fro'tak?
Onde está Fro'tak?
- Vurur adımlarını, bir ileri bir geri #
- It stomps to and fro
" Alt-takım.
" Fro-Below.
Ve bizde gidip top oynayalım.
E nós... Podemos ir arranjar fro-yo.
Aman Tanrım!
- Céus. Sr.Fro...
İyi dostu Claude Rains'le dondurma yemeye gitmekten bahsettiğini duydum.
Ouvi-o dizer qualquer coisa sobre sair para ir tomar um "Fro-yo" com o amigo, Claude Rains.
Ama bu, onunla dondurma yiyemezsiniz demek değil.
Mas isso não significa, necessariamente, que não possa tomar "Fro-yo" com ele.
Belki gidip biraz fro-yo yeriz.
Talvez possamos ir comer um gelado.
Barney's ve Fro-Yo.
Barney e Froyo.
Tanrım, burası giderek sıklaşıyor.
Céus, está a ficar mesmo fro-y aqui.
Evet. Alışveriş merkezindeki donmuş yoğurtçu tarafından reddedildim,
Até fui rejeitado pela loja de Fro-yo no Shopping.
Fro-Yo-Ma'ya gitmiştim.
Fui à Fro-Yo-Ma.
Fro-Yo-Ma da listeye girdi.
O Fro-Yo-Ma entrou na lista.
Ben de güzel bir fro-yo'yu herkes kadar severim ama Güney California zehirlenirken tatlı istemek biraz münasebetsizlik.
Adoro um bom iogurte como qualquer um, mas não é educado pedir sobremesa se a Califórnia vai ser envenenada. Não.
Do they wobble to and fro?
Balançam para lá e para cá?