Gelen tradutor Português
28,686 parallel translation
Üzerimize gelen bir torpido var.
Torpedo em aproximação.
Sevgili Amerikalılar. Florida'dan gelen raporları ve orada geçirdiğim vakitleri şu ana kadar çoğunuz duydunuz.
Meus caros americanos, muitos já devem ter ouvido algo sobre os relatos da Flórida e do tempo que passei lá.
Adaya gelen MSS hem benim hem de senin adamlarının peşindeydi.
Segurança do Estado chinês ( MSS ) surgiu naquela ilha depois dos meus homens e dos seus.
Bunlar... bunlar dün gece uyanıkken aklıma gelen en kötü senaryolardı.
Foram os dois piores casos em que pensei, ao passar a noite em branco.
Biz gelecekten gelen gezginleriz Ajan MacLaren.
- Somos viajantes do futuro.
Merkezden gelen emir bu yönde.
Isto é uma ordem do centro de controlo.
Başıma gelen en kötü şeydi.
Foi a pior coisa que alguma vez me aconteceu.
Elimden en iyi gelen şeyi.
Vou fazer aquilo que faço melhor.
Gelen giden yok.
Ninguém entrou nem saiu.
Çünkü gelen bu bildirimler hiç komik değil.
O que estou a receber não tem graça.
Gelen sinyal yükleme süreciyle çakışmış olmalı.
O sinal recebido deve ter interferido com a sequência de carregamento.
Bihas'dan gelen büyük bir haber...
Uma notícia vinda de Bihar...
Mumbai'den gelen büyük bir haber!
Uma notícia vinda de Mumbai!
Altı şehir ve dört eyaletten gelen kayıtlar elimizde mevcut.
Temos registo de seis cidades de quatro regiões.
Nashik ve Mumbai'de meydana gelen trajediler.
As tragédias de Nashik e Mumbai...
"Bilgiler Andheri East, Mumbai'den geliyor." "Gelen bilgilere göre köprünün çökmesi yüzünden 8 kişi öldü ve 4 kişi yaralandı.."
Estão a chegar relatos de Andheri Este, em Mumbai, de oito mortos e quatro feridos após a queda de uma ponte...
Delhi'ye gelen bütün yollar keskin nişancılar tarafından korunuyor.
Todos os caminhos para Delhi estão cobertos por atiradores.
İstifan ve ardından gelen soruşturma haberleri yeterli olur, Bay Nimbalkar.
A notícia da sua demissão e abertura de um inquérito deve ser suficiente, Sr. Nimbalkar.
Mumbai'den gelen bir arama var.
Temos uma chamada... do Mumbai.
Mumbai'den gelen bir arama var.
Temos um ouvinte do Mumbai.
Sanırım, onun Jaipur'dan gelen otobüse binmediğini çok iyi biliyordun.
Você sabia muito bem que ele não embarcaria naquele autocarro.
Alvarez adına gelen paketi almak için geldik.
Claro, vim buscar uma encomenda em nome de Alvarez.
Kocanız Escobar'ı yakalamak için elinden gelen her şeyi yaptı.
O seu marido fez tudo ao alcance dele para apanhar o Escobar.
Düşünmek için fazla zamanı olmaktan gelen bir tehlike.
Um que surge com demasiado tempo para pensar.
Davetsiz gelen May'i sinir etmek için ilk fikri ben buldum.
Eu escolhi o primeiro, Principalmente para irritar o intruso May.
Elektrik motorundan gelen ani gücü sevmeniz gerek.
Você tem que amar isso, o poder imediato De um motor elétrico.
McLaren'le gelen lastikler en hızlısıydı.
Sobre os pneus com que o McLaren pode ser comprado, Foi mais rápido.
Ayrılıkçılardan gelen para.
É o dinheiro dos secessionistas.
- Başıma gelen en kötü şeydi.
- A pior que já tive.
... Rab İsa Mesih'in yeniden dirilişi ve yükselmesi ile hesaba çekmek üzere gelen Rabbin kudretiyle bana adını ve bu vücuttan çıkacağın günü ve saati ima eden bir işaret göster!
Ressurreição e Ascensão do nosso Senhor Jesus Cristo, pela vinda de nosso Senhor, sob julgamento, tens de me dizer através de algum sinal, o teu nome, o dia e a hora da tua partida!
O sizin evinize gelen tek kişi, anlaşıldı mı?
É a única pessoa que pode entrar nesta casa. Entendido?
- Elimden en iyi gelen şeyi.
- Vou fazer o que faço melhor.
Elimden gelen bu.
Nada mais está a resultar.
Yanmış ceset yığınlarından gelen dumanı, ağlayarak annelerini arayan çocukları gördüm.
Eu vi fumo a sair de pilhas de corpos a arder, crianças a chorar, à procura das mães.
Elimizden gelen her şeyi yaptık.
Tentamos tudo, tão valentemente como qualquer homem poderia ter feito.
Siz gidip yeniden bir araya gelen Oz ailesini ayırın biz de gidip Soğuk Savaş'ı tekrar başlatalım.
Vocês vão "invadir" a festa de reunião da família Oz, e nós vamos reiniciar a Guerra Fria, está bem?
Gelen arama.
Temos uma chamada.
Bu ekibe elimden gelen her şeyi yaptım.
Dei tudo aquilo que tinha a esta equipa.
Melez saldırılarının gelen kayıplar üç ilçede dikkat çekici seviyede artış gösterdi.
- As vítimas de ataques de híbridos estão aumentar a um nível alarmante nos arredores e no interior da cidade.
Ya onlardan birisi gelecekten gelen silahını Berlin'e götürse?
E se um deles levar a sua arma para Berlim?
Tamam, yani sen güzel bir yüz için... emirleri görmezden gelen bir asker misin?
- Então, é daqueles soldados que ignora as ordens por causa de uma cara bonita?
Bize gelen ilk raporlara göre saldırıların meydana... geldiği bölgelerin toplu olarak tahrip edildiği belirtiliyor.
Relatos indicam que houve uma destruição em massa de muitas zonas seguras naquela área.
Buraya gelen herkese saldırır mısın?
Atacas todos os que cá entram?
Ebeveynlerin bize aileden gelen, tıbbi bir durumun olduğunu söyledi, Pararibulitis, çok nadirmiş.
Os seus pais contaram-nos que tem uma doença de família, pararibulite, muito rara.
Ken, o yeni gelen adam beklediğimiz kişi.
Ken, o tipo novo que acabou de chegar... É dele que estávamos à espera.
Dünyaya doğru gelen bir asteroit var.
Há um asteróide a vir para cá.
Düşünme, aklına gelen ilk şeyi söyle.
Diz a primeira coisa que pensares.
Şerif Acosta ve Ben bu iğrenç suçları işleyen şahsı tutuklamak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
O xerife Acosta e eu estamos a fazer os possiveis para assegurar que prendemos a pessoa responsável por estes hediondos crimes.
Hasta ziyaretlerine gelen bir tip olduğunu düşünmedim sanırım.
Acho que não pensei em ti como o tipo que visita hospitais.
Sorun o değil, Henry. Büyükannenin Yeri'nde Anlatılmamış Hikayeler Diyarı'ndan gelen herkese korkmamalarını söyledim.
Não é isso, Henry, eu discursei no Granny's e disse a todos da Terra das Histórias Por Contar para não terem medo.
Evsiz barksız bir serseri gibi ölmen için elimden gelen her şeyi yapacağım.
Vou certificar-me de que morres sem-abrigo.