Gerek tradutor Português
116,104 parallel translation
Lloyd'u niye aradığımı bilmene gerek yok.
Não tem de saber porque procuro o Lloyd.
Öyle bir şey yapmışsam eski çalışanım olsa gerek.
Se fiz isso, então presumo que ele deve ter trabalhado para mim.
- Tevazuya hiç gerek yok.
- Não se deprecie.
- Gerek yoktu.
- Não tem de fazer isso.
Gerek yok efendim.
Está tudo bem. Não tem de fazer isso.
Makamını koruması gerek.
Tem de defender o cargo.
Savaş sırasında olsa gerek.
Presumo que foi durante a guerra.
Uzun bir liste olmasa gerek.
Não é uma lista longa.
Sizin de böyle hissettiğinizi bana söylemenize gerek bile yok çünkü onu gözlerinizde görüyor, kalp atışlarınızda duyuyorum.
Não preciso que me digam que sentem o mesmo, pois posso vê-lo nos vossos olhos e ouvi-lo nos vossos corações.
Dinlemene gerek yok, çünkü sen de biliyorsun.
Tu não precisas de ouvir porque já sabes como vai ser.
Çok da öyle efsane bir pasta yapmama gerek yok.
Não tem de ser um bolo elaborado, só tem de ser caseiro.
Ben de, buna gerek yok diyorum.
Isso é oficialmente desnecessário. Nós também sentimos falta dela.
Onun öldüğünü bana hatırlatmana gerek yok.
Não preciso que me digas que ela morreu.
Amacimiz onun rahat etmesini saglamak, gerek aci cektigi sirada, gerekse beslenmesinde... istedigi zaman hemsirelere ulasmasi konusunda...
Nós vamos fazê-lo sentir-se mais confortável através da mitigação da dor, nutrição ou acesso a enfermeiros...
- Ise gitmem gerek.
Tenho de ir trabalhar.
Ben sadece bunu, Jack ile konusmam gerek biliyorsun bir ailem var.
Só tenho de falar com o Jack porque tenho uma família.
. Musteriyi disari cikarmam gerek.
- Tenho de sair com um cliente.
- Çıkmam gerek.
Tenho de ir.
- Neden...? - İşe gitmem gerek.
- Tenho de ir trabalhar.
Yapmam gerek.
Tenho de fazer isto.
Hayır, bunu duyması gerek, Randall.
Ele precisa de ouvir, Randall.
Biraz asabi ama söylemem gerek millet CNN'de onun şansını olumlu bulduk.
Um pouco inquieta, mas tenho de dizer, nós, na CNN, gostamos das hipóteses dela.
Çocuklar, şiddete cidden gerek yok.
Pessoal, violência não é necessária.
İğnelere gerek yok.
Agulhas não são necessárias.
Hiç gerek yok buna.
Eu não preciso disto.
Taşak geçmeye gerek yok ama evet sendin.
Não precisa ser idiota com isso, e sim, era você.
- Bazen kendinden ödün vermen gerek.
- Porque tens de fazer cedências.
Başkalarını dindar olmaya zorlamamanız gerek.
Estás a ver? Não devias obrigar os outros a serem religiosos.
Holly, gitmemiz gerek. - Hemen.
Holly, temos de ir já embora.
- Gitmemiz gerek.
- Temos de ir embora.
Bana güvenmen gerek.
Tens de confiar em mim.
Hepimizin bir araya gelip enerjimizi bir noktada toplamamız gerek.
Temos de nos reunir e concentrar a nossa energia.
Martin'i görmemiz gerek.
Precisamos de falar com o Martin.
- Bence senin de içeri geçmen gerek.
- Acho que devia vir para dentro.
Sonra da evimize gidebiliriz ve artık korkmamıza gerek kalmaz.
E depois podemos ir para casa. E já não teremos nada a temer.
Buradan hemen gitmeniz gerek.
- Tens de sair daqui. - Por favor!
Bunu kapatmamız gerek evlat.
Temos de fechar isto, filho!
"Katılmak isteyen herkesin ant içmesi... "... ve adını kanıyla yazması gerek. "
Quem quiser entrar vai ter que fazer um juramento e escrever o nome com sangue. "
- Mütevazılığa gerek yok.
- Não precisas ser modesto.
Adli tabibi beklememiz gerek, ama belli ki cinsel organı ve üreme organları kesilmiş.
Temos que esperar pelo medico legista, mas obviamente os genitais e órgãos reprodutores foram mutilados.
Sadece on kopya yaptım, yani paylaşmanız gerek.
Só fiz dez cópias, por isso, têm de partilhar.
Basitleştirmemiz gerek.
Temos de simplificar.
Bunu beş hafta sonra çekmemiz gerek, çoğunuz nasıl oynayacağını bilmiyor, hiç kimse güreşemiyor.
Temos de filmar isto em cinco semanas, a maioria não sabe representar e nenhuma sabe lutar.
- Güreş için cesedimi çiğnemen gerek.
- Só lutas por cima do meu cadáver.
Güreşmek için arkadaş olmana gerek yok.
Não temos de ser amigos para lutar.
Bu hastayı görmem gerek. Uygun olduğum başka zaman yok.
Tenho de ver esta paciente, este é o horário disponível.
Abartmaya gerek yok.
É normal. Não se envolvam.
Bana ilaç verdikleri zaman ya da doğumu başlatacak şeyi, yanımda hazır olması gerek.
Porque assim que me derem o remédio ou algo que inicie o parto, quero-a aqui.
Müvekkillerimden biri acil servisteki doktoru bıçaklamış. Hemen gitmem gerek.
Um cliente apontou uma faca a um médico nas Urgências.
Nereye gittin? Kaçtığım için özür dilerim ama gitmemiz gerek.
Desculpa ter ido para longe, mas temos de ir embora.
Benim gitmem gerek. - Ne?
- Tenho de ir.
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerekli 27
gerek yoktu 39
gerekmiyor 26
gereksiz 31
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17
gerek yok 917
gerekli 27
gerek yoktu 39
gerekmiyor 26
gereksiz 31
gerekmez 98
gerek kalmadı 36
gerekirse 81
gerektiği kadar 17