Gibi tradutor Português
426,717 parallel translation
Neden bir pislik gibi davranıyor?
- Porque está a ser tão cretino?
Birbirimizin arkasını her zaman kollardık, mesela eskiden banka soyarken az bilinen başkanların maskesini taktığımız zamanlardaki gibi
Sempre nos protegemos uns aos outros, como quando costumávamos roubar bancos com máscaras de presidentes menos conhecidos.
Uzun bir sıçan gibi.
É como um rato comprido.
Yaşayan bir kuyruk gibi.
Como uma cauda.
Neden bu konuda hödük gibi davranıyorsun?
Porque estás a ser tão cretino acerca disto?
Onlara tam bir pislik gibi davrandım.
Fui um grande imbecil para eles!
Size bir pislik gibi davranmama rağmen.
Especialmente depois de ter sido um grande imbecil para vocês.
Bunu başarmamız için bir yol bulmalıyız, her zamanki gibi birlikte göğüs germek için.
Só fez tudo ficar pior. Temos de arranjar forma de resolver isto como fazemos tudo o resto.
Bu sayede, Rumplestiltskin, kaderimizde yazdığı gibi nihayet aile olabileceğiz.
E então, Rumplestiltskin, podemos ser finalmente a família que era o nosso destino ser.
Onunla birlikte olamasam da, benim çabaladığım gibi onun da benim için çabaladığını biliyorum.
Mesmo não podendo estar com ela, sei que luta por mim tanto quanto eu luto por ela.
Başkan Hanım... Ne demeye getiriyorsunuz anlamıyorum. Ben her zamanki gibi dolaşıyordum.
Senhora Presidente, não sei de que está a falar.
Benim gibi bir korsan bile ikinci şansı elde edebiliyorsa sen de edebilirsin.
Se um pirata como eu consegue uma segunda oportunidade, tu também.
Bisiklet sürmek gibi, değil mi? Eğer ana gemi Rittenhouse'un eline düşerse, bu çok tehlikeli olur.
Mas se a Nave-Mãe cai nas mãos da Rittenhouse...?
Hepimiz gibi sen de alışacaksın. Çünkü sen busun Lucy.
Vais mudar de opinião, tal como todos nós, porque é aquilo que somos, Lucy.
Beni önemsiyormuşsun gibi yapmaktan vazgeçer misin?
Fazes-me o favor de parar de fingir que te preocupas comigo?
Disneyland'daki Çay Fincanına bindikten sonraki bulantı gibi?
Nem tonto, tipo viagem num carrossel da Disneylândia?
Tıpkı sağlam temellere basmak gibi.
É como estar sobre cimento.
Bunun gibi çok gizli bir projeye?
Num projeto tão secreto quanto este?
Okulları boyuyorduk, kuyu inşa ediyorduk, bunun gibi şeyler.
Pintámos escolas, abrimos poços, tudo isso.
Kadın gibi sızlanmayı bırak.
Para de falar como uma mulher.
Orada bir ölü gibi dikilebilirsin, ya da erkek olabilirsin!
Ou ficas aí como um cadáver, ou podes ser um homem!
Ne yani Rufus'la ben hiçbir şey olmamış gibi işe gidip gelecek miyiz?
Então temos de ir trabalhar como se nada tivesse acontecido?
Deli insanlar gibi konuştuğunun farkındasın değil mi?
Sabes que estás a falar como um louco, não sabes?
Senin gibi konuştum.
Estou a falar como tu.
125 sayfalık el kitabına dayalı bir sınava girip el işaretleri gibi şeyler öğreneceğim.
Posso fazer uma prova baseada num manual de 125 páginas. E aprender coisas como sinais manuais.
İlerle, ters çevir, fren yap gibi şeyler.
Assim é em frente, marcha atrás, pisar no travão.
Dediğim gibi, size iyi eğlenceler.
- Como eu disse, divirtam-se. - E vamos.
Seninki gibi saçma türden bir mühendislik değil.
Muito melhor que o teu tipo de engenheiro.
Bütün bunlar gençliğimizi yeniden yakalamak için yaptığımız üzgün bir girişimmiş gibi hissettirmeye başladı.
Começo a pensar que é uma triste tentativa de reviver a nossa juventude.
Manhattan'ı Muppetlar gibi ele geçirdin!
Tomaste conta de Manhattan como se fosses um bando de fantoches.
Övünmek gibi olmasın ama en hilebaz örümceklerden biridir.
Não me quero gabar, mas é mestre em truques.
Baskı yapabilirsin, tehdit edebilirsin, hatta ağzın şu anki gibi kokabilir ama Redskins'in sonu geldi!
Pode tratar-me mal, pode ameaçar-me, até pode ter esse hálito que tem agora. Mas os Redskins acabaram.
Mezuniyet balosundaki Titus gibi.
Como um Titus num baile de finalistas.
- Rüzgâr gibi koşacağım!
- Vou correr como o vento!
Hayır anne. Onları Truva atı gibi içten fethediyorum.
Não, mãe, eu vim derrubá-los de dentro, como um cavalo de Troia.
Sizin gibi insanların tek derdi para.
Vocês não querem saber de nada, exceto dinheiro.
"Sizin gibi insanlar" mı?
"Vocês", é?
Fayton atı gibi sıçan sensin!
Tu é que defecas como um cavalo!
Sadece Fonzie gibi ol.
Sê como o Fonzie.
Ördekleri filan öldürebilmek için, sihirli çantam var gibi yalanlar atar.
Está sempre a mentir sobre ter um saco mágico para matar patos ou assim.
Benim esmerlerden kazanmam gibi bir şey.
É como se eu ganhasse dinheiro com morenas.
Onlarca yıllık geleneği, oğullarımdan biriymiş gibi bir kalemde sileceğimi sanıyorsan...
Se pensam que vou deitar fora décadas de tradição como se fossem só um dos meus filhos...
Dediğin gibi sosyalleştim.
Tenho andado por aí, como me disseste.
Belki benim gibi olursun.
Quando deres por isso, estás como eu!
İstedikleri gibi olmayacak, onlar da biliyor.
Sabem que não vai correr como eles querem.
"Hey, şunu söylemeyi dene, bunu dene." gibi.
"Experimenta dizer isto ou aquilo."
Depresyon, bana hep beyninize kötümser düşüncelerle saldıran bir virüs gibi gelmiştir.
A depressão sempre me pareceu um vírus que ataca o nosso cérebro com pensamentos negativos.
Kafanıza vuruyorlarmış gibi.
Parecem pancadinhas.
Benimle Pamuk gibi.
Como a Branca e eu.
Sonunda babanla yüzleşebilecek gibi hissediyorum.
Acho que é altura de finalmente enfrentar o teu pai.
Koordine edilmiş gibi.
Bem coordenado.