Güneyden tradutor Português
370 parallel translation
Güneyden 200 adam geliyor ve hepsi bu işi alırlar.
Vêm aí 200 homens do sul que ficarão satisfeitos com a paga.
Jeb Stuart güneyden kuşatma yapacak.
Jeb Stuart está a movimentar-se para nos flanquear pelo sul.
Anguilla'nın rüzgar alan kıyısına güneyden yaklaşacaksınız.
Venha ao longo da costa de sotavento de Anguila, pelo sul.
- güneyden gelen mimarlarız.
- Somos arquitectos do sul.
Ve bahar geldiğinde, Kuzeyden yapılacak saldırı hazırlığı güneyden olacak.
É uma ofensiva do Sul, e não do Norte, onde terá lugar.
Kuzey veya güneyden sıkı bir hamle olursa, Diaz ihtiyar bir öküz gibi yıkılır.
Um forte empurrão do Norte ou Sul e o Diaz cai como um touro velho.
Huerta, Pancho Villa'nın desteği ile kuzeyden ve sen General, güneyden bastırınca...
Huerta expulsou-os do Norte com Pancho Villa, você General, do Sul...
Ben güneyde iken, hiç yerleşimci aldınız mı güneyden?
Sabe, enquanto estive no sul, vieram alguns colonos do norte?
Güneyden geldiğinden beri... sürekli bela peşinde koşar.
Desde que ele chegou do sul... que percebi que ele vive à procura de sarilhos.
Doğudan ve batıdan, kuzeyden ve güneyden, her şeyleriyle geldiler, koyunlarını sığırlarını ve develerini önlerine kattılar.
Do este e do oeste, do norte e do sul, chegaram com todos os seus haveres, impelindo seus rebanhos, suas manadas e seus camelos.
Bildiğimiz bir şey var, Bay Babcock, o da Bayan Thompson'un kavşağa güneyden yaklaşmış olması.
Uma coisa que sabemos, Sr. Babcock, é que a Sra. Thompson se aproximou do cruzamento, pelo sul.
Öyleyse güneyden bastırıyorlar demek!
Então nos estouraram pelo sul!
General Santa Anna, zorba saltanatına karşı koyan herkesi ezerek, güneyden onlara doğru yaklaşıyordu.
Generalíssimo Santa Anna atacava para norte através do México na sua direcção, esmagando todos os que se opunham ao seu poder tirânico.
Fannin, Goliad'a ulaşmış. Yanında, 1000 tane adamı var gelecek hafta güneyden buraya hareket edecekler.
Reuniu quase mil homens e deve estar pronto para ir para sul no início da semana.
Pompey'in şu anda 20 mil batımızda kamp kurmuş olduğunu... Lucullus'un ordusunun da cebri gece yürüyüşüyle... güneyden buraya doğru yaklaşmakta olduğunu... bilmek, cesaretinizi takviye edebilir.
Talvez vos anime saber... que Pompeu está acampado a cerca de 30 km para Ocidente da nossa posição... e que o exército de Lucullus se aproxima a Sul... por marcha forçada de noite.
Onlarla ilgilenmenin akıllıca bir iş olduğunu söylememe rağmen bana yaptığına bak. Onlar bize Güneyden aldığımız eski model tüfeklerin yerine yeni model tüfekleri devamlı tedarik etmeyi teklif ediyor.
Não me importa o que você faz, só que seria inteligente negociarmos com eles, já que oferecem suprimento constante de armas modernas em vez dos rifles antiquados que conseguimos do Sul.
Hayır, Britanya'yı severim. Güneyden nefret ederim.
Não, adoro a Bretanha, e detesto o Midi.
Güneyden çok uzaklarda.
Muitas léguas para sul.
Adamlarınız güneyden bizi korur mu?
Pode dispor os seus homens em barreira, a sul?
Güneyden alamaz mısın?
Pode tirar alguns da parede sul?
Peki, güneyden adam al, üç bölümden birini.
Está bem, Bromhead, tire homens do sul, uma secção em cada três.
Ya yine güneyden gelirlerse?
Mas, e se vierem outra vez do sul?
Güneyden gelen kuzenimiz için o odaya ihtiyacımız var.
Precisamos do seu quarto para o nosso primo do sul.
Efendim, güneyden yaklaşan bir atlı var.
Senhor, um cavaleiro a vir de Sul.
- Güneyden Milliyetçi Parti...
- Do sul, o Partido Nacionalista...
Rüzgar, güneyden saatte 25 kilometre hızla esecek.
Ventos do sul a 24 km por hora.
Biz, 1500 yıldan bu yana Roma'ya güneyden giren ilk işgal ordusu olacağız.
Seremos o primeiro exército a invadir Roma pelo sul no espaço de 1500 anos.
Delilik bu... 1500 yıldır güneyden giren ilk fatih sen olacaksın.
É uma loucura. Serás o primeiro invasor vindo do sul, em 1500 anos.
Nil nehrine güneyden gelecek olan bu taşlar asla buraya ulaşmamalı.
Essas pedras nunca deverão cá chegar.
İki gün içinde Villa ve Zapata güneyden ve kuzeyden aynı anda saldırıya geçecek.
Em dois dias, Villa e Zapata vão atacar simultâneamente do norte e do sul.
Amerikalı ve güneyden gelen suçluların eylemleri sonuç yani güneyden gelip kuzeyde yaşayan ayaktakımı kimsenin yapmayacağı en pis işleri yapıyor.
O fato de que o Americano e os criminosos do sul são o efeito... significa que... o rebanho de imigrantes que deve viver ao norte, ocupam os postos mais degradantes, esses que ninguém quer.
'Rüzgar güneyden esmeye başlar...'Hadi, oku.
"Do sul, o vento agora sopra..." Vamos, declame!
En detaylı olanları arasında, Norveç'e karşı İskoçya'dan başlatılacak bir aldatma saldırısı bulunuyordu. Daha makûl olanları arasında ise, Pas-de-Calais'e güneyden plânlanan asıl taarruz bulunuyordu.
Um dos mais elaborados, era um falso ataque à Noruega, que seria lançado da Escócia, e um a Pas-de-Calais, mais credível, dos portos a sudeste.
Bizimle buluşmak için güneyden ilerleyen Amerikalılarsa daha düzgün bir bölgeden ve daha hazırlıksız ve daha az organize Alman direnişinden geçerek geliyordu.
Os americanos vinham ter connosco do Sul, numa zona mais liberta e contra uma resistência alemã bem menos preparada.
Alman ilerleyişinin durdurulmasıyla Amerikalılar güneyden İngilizler kuzeyden Ardenler cephesinin önünde oluşan çıkıntıya baskı yapmaya başladı. Çıkıntı tabiri, sonraları savaşa adını veren bir ifade hâlini aldı.
Com a ofensiva alemã definitivamente travada, os americanos a sul e os britânicos a norte pressionaram a bolsa formada nas Ardenas, a bolsa que deu a esta batalha específica o seu célebre nome.
Romenlere kuzeyden ve iki gün sonra da güneyden saldırdılar.
Atacaram os romenos pelo Norte e, dois dias depois, pelo Sul.
Rüzgâr güneyden esiyor.
Os ventos estão para sul.
Güneş güneyden yükseliyor... Ya da bizim pusula zarar görmüş.
Ou o sol está a nascer do sul... ou o nosso compasso foi sabotado.
Daha da beteri, güneyden geliyor olması.
O pior é que vem do Sul.
Bronsky'nin adamlarını helikopterle güneyden getirmesini sağla.
Que Bronski traga seus homens no helicóptero pelo sul.
Ama rüzgar kuzeyden değil, güneyden esse bu konuşmayı yapamayız.
Se o vento soprasse de sul e não de norte, não teríamos esta conversa.
İşte güneyden geliyor.
Aqui vem o vento sul.
Güneyden kuzeye doğru yaklaşacaksınız.
Aproximem-se do sul para o norte.
Buzdolabında bir şey yok.. .. ama güneyden elma getirmiştim.
O frigorífico está vazio, mas tenho maçäs do Sul.
Güneyden mi?
No sul?
Bırakalım güneyden değil, merkezden saldırsınlar.
Pressiona para que a ofensiva seja no centro, não no Sul!
" Yetta, Etnik Krallığın Pembe Sarayına... güneyden genç bir yazarın geldiğini müjdeledi.
" Yetta revelou a chegada ao palacio Rosa da Liberdade... de um jovem escritor do sul.
Eğer bu güneyden gelen yeni edebi şahsiyet değilse, çenem tutulsun.
Ora vejam, se nao e o nosso novo hospede vindo do sul.
Muhtemelen güneyden buraya malzeme almak için gelmiştir.
Provavelmente veio do norte do país para comprar mantimentos.
Diyor ki ; Geyikler güneyden geliyor, av iyi geçecek. Ve Amarok da orada olacakmış.
Os caribus dirigem-se para sul e a caçada vai ser boa, e o amarok estará lá.
Kuzeyden, doğudan ve güneyden, aynı anda, şaşırtacağız.
Pelo norte, leste, e sul ao mesmo tempo, de surpresa.
güney 137
güneyde 29
güneye 48
güney afrika 87
güneybatı 23
güney pasifik 33
güney amerika 163
güneydoğu asya 29
güney carolina 23
güney dakota 18
güneyde 29
güneye 48
güney afrika 87
güneybatı 23
güney pasifik 33
güney amerika 163
güneydoğu asya 29
güney carolina 23
güney dakota 18