Güneydoğu asya tradutor Português
114 parallel translation
Güneydoğu Asya ile ilgili olmamız gerektiği bilgisini vermedi.
De que devíamos estar envolvidos no sudeste da Ásia.
Güneydoğu Asya'da hiç bulundunuz mu?
Você já foi ao sudeste da Ásia?
İngilizler, Hollandalılar ve Fransızlar Avrupa'daki ordularını güçlendirmek için... Güneydoğu Asya'dan kuvvetlerini geri çekiyorlar.
Os britânicos, os holandeses e os franceses estão a retirar as suas forcas do Sudeste Asiático para reforçarem os seus exércitos na Europa.
Singapur'un elde edilmesiyle, bütün güneydoğu Asya, Japonların önüne serilmişti.
Com a queda de Singapura, o sudeste asiático era do Japão.
Japonlarca, İngilizlerin yenilebileceğinin hem de çok ağır bir şekilde yenilebileceğinin gösterilmesi doğal olarak Güneydoğu Asya halklarının gözünde benzer bir düşünceyi cesaretlendirdi. Belki onlar da İngilizler'e karşı güçlü bir cephe oluşturabilir ve hayâllerini gerçekleştirebilirdi.
A demonstração nipónica de que era possível vencer os ingleses, de que era possível esmagá-los, encorajou-os, na perspectiva dos povos do Sudeste Asiático, também eles poderiam impor a sua posição face aos ingleses.
Bunun Hindistan'da ve tüm Güneydoğu Asya üzerinde büyük etkisi oldu.
Teve um grande efeito na Índia e por todo o Sudeste Asiático.
Güneydoğu Asya için standart bir üniforma.
Uniforme normal para o sudeste asiático.
Çağdaş ve etkin güçleriyle bu kuvvetler,... güneydoğu Asya'ya şüphesiz asayiş getirecektir.
Estar forças, somadas a eficácia e modernidade de suas armas, levará, sem dúvida, a paz ao sudeste asiático.
Bu şey olduğunda, Güneydoğu Asya'nın politik yapısını değiştirebilir.
Quando isso for detonado, pode mudar todo o quadro político.
Güneydoğu Asya'da bu tür bir çok insan var, bir lider arıyorlar, ruhsal disiplin, ya da bu tür şeyler.
Há muitas delas por todo o sudeste asiático, à procura de um guru, disciplina espiritual, sabe-se lá o quê.
Güneydoğu Asya'da bunun gibi bir şey yok.
Não há nada assim em todo o sudeste asiático!
- Güneydoğu Asya'da var, anne.
- No sudoeste asiático, mamã.
Robbie, Bebek kalan et yemeklerini Güneydoğu Asya'ya göndermek istiyor bu yüzden kalan ne varsa paketle.
Robbie, a Bébé quer enviar as sobras para o sudoeste asiático. Quando acabarmos de comer, faz um embrulho.
Egzotik Vietnam'ı görmek istiyordum. Güneydoğu Asya'nın incisini.
Queria ver o exótico Vietname... a jóia do sudeste da Ásia.
Şu anda Güneydoğu Asya'dasın. Çok rahat bir görevin var.
Agora está no sudoeste da Ásia, num posto cómodo.
Kökeni Güneydoğu Asya, Endonezya.
"Originária da Àsia de Sudeste, Indonésia."
Laos, Güneydoğu Asya, 1969.
Laos, Sudeste Asiático, 1 969
ABD'nin savaşı bitirip, çantalarını bile almadan Güneydoğu Asya'yı bırakacağını duydum.
Ouvi dizer que os EEU U vão terminar a guerra e abandonar a Ásia. Sem bagagem.
Bu kültür Güneydoğu Asya'ya yayılıyordu.
a infiltrar-se no sudeste da Ásia.
Kennedy'nin Güneydoğu Asya'da savaşmayacağını 1961'den beri biliyorlardı.
Desde 61 que se sabia que ele não queria guerra no Sudeste da Ásia.
Aynı zamanda 35 yıl önce yazılmış bir bulguyu da okudum Güneydoğu Asya'daki ormanlık bir bölgenin imha edilmesi hakkında.
Também li algo parecido há 35 anos, relacionado com uma insignificante área da selva asiática...
Shadaloo Şehri Shadaloo, Güneydoğu Asya.
Cidade de Shadaloo, Shadaloo, sudeste asiático.
Güneydoğu Asya'da geçen hafta meydana gelen talihsiz olayın ardından sayıları hızla artan küresel çatışmaların önüne geçmek üzere Başkan Wynn birçok dünya lideriyle toplantı yapmıştır.
Desde que ocorreu o infeliz acidente no Sudeste asiático que o Director Wynn tem se reunido com os líderes mundiais, para tentar impedir a propagação dos conflitos em escala mundial.
Juntao Güneydoğu Asya'nın en büyük ve en güçlü suçlusuydu.
Juntao foi o maior criminoso do sudeste asiático.
Şöhretinin zirvesindeki Fransız Askeri Lejyonu genellikle, çapulcu tabir edilen insanlardan oluşurdu. Bu Lejyon, Kuzey Afrika ve Güneydoğu Asya'ya gönderilen bir paralı asker ordusuydu.
No auge da sua glória, a Legião Estrangeira Francesa era constituída por homens geralmente considerados como a escumalha do mundo.
Elimizde bir sürü bilgi var ve Ortadoğu ve güneydoğu Asya için Khrushchev ile bir çok şeyi konuşabiliriz.
Agora a nossa influência foi reforçada. Vamos tratar do Kruschev, do Médio Oriente e do Sudeste Asiático.
Güneydoğu Asya'ya geçit, dolarların ve markların taklit saatlere ve gerçek yaralara döndüğü yer.
Porta para o Sudoeste Asiático. Os dólares e os marcos trocam-se por relógios falsos e cicatrizes autênticas.
The Big Boss adlı bu film, Güneydoğu Asya tarihinin en yüksek hasılat yapan filmi olacaktır.
O filme chama-se "Big Boss O lmplacável", e tornar-se-á o filme mais rentável da história do Sudeste da Ásia.
Japonlar, Panama Kanalından Güneydoğu Asya'ya kadar Pasifik'in her yerinden telsiz mesajı gönderiyorlar.
Os japoneses estão a inundar o Pacífico com mensagens via rádio desde o Canal do Panamá até ao Sudeste Asiático.
Mesela onları Avrupa'da ya da Güneydoğu Asya'da egzotik yerlere gönder.
Mande-os para um lugar exótico na Europa ou no sudeste da Ásia, por exemplo.
Gerris maginatus... güneydoğu Asya'ya özgü bu tür, su böceği adıyla bilinir.
"Gerris Maginatus". Uma espécie originária do sudeste asiático, também conhecida por "Water Strider".
Mesela onları Avrupa'da ya da Güneydoğu Asya'da egzotik yerlere gönder.
Mande-os para algum lugar exótico, Europa. Sul da Ásia, por exemplo.
Donanmayla Güneydoğu Asya'da bulunduğu iki yıl hariç.
Excepto dois anos, quando ele esteve na Marinha, no Sudeste Asiático.
Evet efendim. Güneydoğu Asya'da onun emrinde 2 yıl eğitim görmüştüm.
Eu treinei com ele durante dois anos no Sudoeste Asiático.
Güneydoğu Asya'dan gelir.
Vem do sudeste asiático.
Güneydoğu Asya'da da birçok insan, günde 13-14 saat çalışıyor.
No Sudeste Asiático, muita gente trabalha 13, 14 horas por dia.
Maalesef ben Güneydoğu Asya'da doğmadım.
Lamento, não nasci no Sudeste Asiático.
Güneydoğu Asya ile işe başladığına dair söylentiler var.
Há rumores de que ele iniciou conversações com o Sudeste da Ásia.
A, Belçika Congo'su B, Güneydoğu Asya ormanı, veya C, Amazon ormanı.
Está em : A, no Congo Belga, B, numa selva do sudoeste asiático ou C, na selva amazónica?
- Güneydoğu asya da okudum çok şanslıyım di mi.
Calhou-me o sudeste Asiático, que sortudo que eu sou...
- İki hastalık da Güneydoğu Asya'ya özgü.
São duas doenças quase exclusivas do Sudeste Asiático.
Cibinlik tülü, genellikle, Afrika, Güneydoğu Asya gibi tropikal iklime sahip ülkelerde kullanılır.
A rede mosquiteira é predominante em África, no Sudeste Asiático, em qualquer clima tropical.
Abubakar Al Hassan El-Kaide'nin Güneydoğu Asya'daki iki numaralı adamı.
Abubakar Al Hassan... número dois da al-Qaeda no Sudoeste Asiático.
Geç ergen, 20lerinin başında, Güneydoğu Asya'dan, çeşitli yerlerinde iç kanama vardı.
Jovem, perto dos 20 anos, asiática, chegou com uma hemorragia interna grave.
Yukarıdan Amazon'da veya Güneydoğu Asya'da yetişen ormanlara benziyor.
De cima a floresta parece semelhante aquelas que crescem na Amazónia ou na Ásia a sudeste.
Pekin'den Sidney'e giderek yaptığı günlük işlerle güneydoğu Asya'da başıboş bir hayat sürüyordu.
Vivia no sudeste da Ásia com trabalhos casuais de Pequim até Sydney.
Julia, güneydoğu Asya'da kuryelik yapan kişi Sebastian'dı.
Julia, era Sebastian, quem viajava com uma mala pelo Sudeste da Ásia.
Benim John Doe... Güneydoğu Asya'da mı yaşıyormuş?
O meu Desconhecido viveu no sudoeste da Ásia?
Güneydoğu Asya, Özel Harekat.
- Pensa que é o McCleen?
- Ve bildiğim sulardan çıktığımız yer. Güneydoğu Asya'yı avucumun içi gibi bilirim..
Estamos muito longe de quaisquer águas que eu conheça.
Güneydoğu Asya kökenli olduğunu sanıyorum.
É uma tradição tribal.
asya 123
güney 137
güneyde 29
güneye 48
güney afrika 87
güneybatı 23
güney pasifik 33
güney amerika 163
güneyden 17
güney carolina 23
güney 137
güneyde 29
güneye 48
güney afrika 87
güneybatı 23
güney pasifik 33
güney amerika 163
güneyden 17
güney carolina 23