Hayvan tradutor Português
12,851 parallel translation
Sizi görmeyi bekleyen bir sürü hayvan var, Bay Moon.
Tem muitos animais à sua espera, Mr. Moon.
Seçmelere katılmak için sırada bekleyen bir sürü hayvan var, Bay Moon.
Tem muitos animais à espera, na fila para as audições, Mr. Moon.
Bakın, buraya "Önemli olan kazanmak değil, katılmaktır." falan diyen bir sürü sıkıcı hayvan geleceğinden eminim...
Olha, de certeza que há muitos animais flores de estufa que vão dizer coisas como : "Eu não vim para ganhar. Participar é que é importante".
Elbise giymişsen ve yanında bir hayvan varsa prensessindir.
Se estás com um vestido e tens um animal de companhia, és uma princesa.
# Kabuklu bir hayvanı yenmesini Vazgeç #
Vença de um decápode Vê bem
Sizin ulusal hayvanınız tek boynuz.
O vosso animal nacional é o unicórnio.
Sekiz yaşımdayken hükmettiğim krallığın ulusal hayvanıydı o.
Era o animal nacional do reino que eu governava quando tinha oito anos.
Yenilebilir bitkileri bilmek, hayvan derilerinden kıyafet yapmak bir ormanda sadece bıçakla hayatta kalmak...
Como identificar plantas comestíveis, como fazer roupas de peles de animais, sobreviver numa floresta com nada a não ser uma faca?
Hepimiz dünyada birer hayvanız.
Somos todos animais da Terra.
THE CAREFOOT Hayvan Sağlık Kurumu
THE CAREFOOT Associação de Protecção Animal
Fotoğrafında bir hayvan olamaz.
Não pode ter um animal na foto.
- Ne hayvanı?
- Animal?
Ben hayvan filan görmüyorum.
Não vejo um animal.
Tabii ki bu, bir hayvan için iyi bir ortam değil...
Obviamente, não é o melhor ambiente para um animal.
Bu hayvanı vurmam gerektiğini ben de biliyorum.
Não me falta convicção para abater este animal.
Hayvanına saygı göstermeyi öğrenene kadar.
Até aprender a respeitar o seu animal.
Ya da üstünde bir kaşarın isminin yazdığı hayvan gibi bir kalp.
Ou um grande coração com o nome de uma gaja.
Zapotek'li hayvanını, sırf senin için?
Só para ti?
En sevdiğin hayvan?
Qual é o teu animal... favorito?
Balondan hayvan yapan insanları bilirsin değil mi?
- Sabes, algumas pessoas fazem animais com balões?
Hayvanız.
- Animais.
Sesin hasta bir hayvan gibi geliyor da.
Parece um animal doente.
Hayvan giysileri tasarlıyor.
Desenha roupas para animais de estimação.
New York'ta hayvan giysisi tasarlayarak iyi kazanılıyor mu?
Consegue viver-se disso em Nova Iorque?
Hayvan deneyi mi Sammy?
Ensaios em animais, Sammy?
Sonra salak hayvan o salak boynuzunu bana geçirdi.
E o animalejo espetou-me com a porcaria do chifre.
İkinci katta bir hayvan hastanesi var.
Há um hospital para cães e gatos no segundo piso.
Bu köpek Mason-Dixon'ın en sağlıklı hayvanıdır.
Aquele cão é o animal mais saudável deste lado da linha Mason Dixie.
Evde hayvan istemiyorum tatlım.
Nada de animais em casa, querida.
Etrafta her şeye hastalık bulaştıran bir hayvan var.
Há algum animal maldito correu aqui infectando tudo.
Bana hayvanı sordu.
Ele perguntou sobre um animal.
Her hayvan bir bölgeye adını verir.
Cada linha na forma de um sinal de uma região.
Yanında getirdiği hayvan da ne?
Que animal ele traz?
Bu hayvan.
Este animal.
İnsanlara hayvan gibi davranıyorlar.
Os seres humanos são tratados como animais.
Açıkçası Brahms da hiç hayvan meraklısı biri olmadı. Eskiden beri çok utangaçtır.
E o Brahms nunca foi fã de animais, foi sempre muito reservado.
Bu başıboş bir hayvan için başka bir kelime var.
Há outro nome para um animal de rua.
Her insanın içinde bizi hayvan soyumuza bağlayan, pasif bir gen var.
Cada humano tem um gene adormecido que o liga aos antecessores animais.
Sanki şu mor sıvı onları hayvan krallığında hak ettikleri yere geri götürdü.
É como se aquela lama roxa os tivesse levado de volta ao seu lugar no reino animal.
Merkez, buraya hemen tıbbi destek ve hayvan kontrol ekibi gönderin.
Central, precisamos de um médico-legista e do Controlo Animal o mais rapidamente possível.
Çünkü ben de hayvan değilim.
Porque eu não sou um animal também.
Eğer evcil bir hayvanın varsa ve normal bir kemirgenin ortalama yaşam süresinden, ki bu 2 yıl civarıdır daha fazla yaşamışsa, sahibi olarak onu istediğin zaman öldürme hakkın vardır.
Se tu tens um bichinho e ele viver mais do que o tempo normal, dois anos para roedores, podes matá-lo porque és dono dele.
Evet ama o hayvan kokusu.
Sim, mas cheira a animais.
Hayvan gibi ses çıkarmaya devam edecek misiniz?
Querem falar mais baixo, seus idiotas?
Hayvan acı çekiyor.
Ele está a sofrer tanto.
Sadece feribota ulaşmaya çalıştım ve oradakilerin hepsi hayvan!
Eu estava a tentar ir para a balsa e eles são animais, todos eles!
Et ipek gibi yumuşacık çünkü ; hayvanı, doğduğu günden itibaren karanlık bir kafeste tutuyorlar.
A carne parece seda porque quando o animal nasce é mantido numa caixa escura.
Hayvan karanlıkta, yarı kör olmuş halde... bebek maması yiyerek ölümü bekliyor.
E ali fica, meio cego, no escuro, a beber leite em pó, à espera de morrer.
Burada bir sürü evcil hayvanımız var. Misafirlerimizin hoşuna gidiyor.
Temos aqui muitos animais, os nossos residentes apreciam-nos.
- Batı Yakası Hayvan Barınağı. - Alo.
- Westside Animal...
Ondan bir hayvan yapamazsın.
Não consegues fazer um animal com isso.