Hızlı tradutor Português
38,329 parallel translation
Richard, bu arada, biraz daha çiçekli, daha hızlı çizgiler eklemişti,
Richard, entretanto, tinha adicionado algums listras com floreados.
Şimdi, modern dünyada 250 beygir çok da fazlaymış gibi görünmüyor ama bu araba, alüminyum ve kompozitten yapıldığı için 1 tondan daha hafif ve gerçekten de hızlı.
Agora, 250 cavalo-vapor não soa como uma quantidade enorme no mundo moderno, mas este carro, feito com uma espinha de alumínio e banheira composta, e todo o resto, pesa menos de três quartos de tonelada, assim que é genuinamente rápido.
Mükemmel görünüyor, güvenilir ve hızlı kafa dayamalarında hoparlörler var ve mükemmel yol tutuyor.
Parece brilhante, ele será infinitamente confiável, é rápido, ele tem alto-falantes nos apoios para a cabeça, e ele lida bem.
Bence araban benimki kadar hızlı değil.
Eu acho que é porque seu carro não é tão rápido quanto o meu.
Ve bir tren yaklaşıyor, hani şu hızlı olanlardan.
Um trem vem. Poderia ser um daqueles rápidos.
Trenden hızlı gidip onu geçmeliyim ki trendeki herkes bana bakıp "Yanlış seyahat aracını seçmişim." diyebilsin.
Eu tenho que ir mais rápido do que o trem assim todos no trem olham para mim e vão, "Eu fiz o errado escolha de viagem." Eu deveria ter ido no carro.
Hızlı, daha hızlı!
Rápido, mais rápido. Mais rápido.
Anlayamadığım şey Finlilerin herhangi bir kaza yapabilmek için nasıl yeterince hızlı gidebildiği.
A coisa é, o que eu não entendo é Como os finlandeses conseguem ir rápido o suficiente Ter um acidente De qualquer espécie,
Benden 2 kat hızlı mı? Hayır, değil.
Ele vai duas vezes mais rápido?
Ve... Bu daha hızlı.
E... isso é mais rápido.
Daha hızlı kalktı.
Ele está fora primeiro.
Şimdi bu Ford'ların pistimizi ne kadar hızlı dönebildiğini öğrenme zamanı.
Mas de qualquer maneira, devemos agora descobrir como Rápido esses Fords ir ao redor de nossa pista,
ST200'den hızlı, pek şaşırtıcı değil.
Mais rápido do que um ST200 - Talvez não surpreendente.
İlk turlarında GT40'lar hızlılardı ama aynı zamanda korkunç derece dengesizlerdi.
Em sua primeira excursão, O GT40 renomeado foi rápido, Mas também foi Terrivelmente instável,
GT40 daha hızlı olabilirdi ama hâlâ dayanıksızdı.
O GT40 pode ter sido mais rápido, Mas ainda era frágil.
Dünyanın tartışmasız en hızlı pilotu Formula 1 dünya şampiyonu John Surtees.
O indiscutível O motorista o mais rápido no planeta, Campeão Mundial de Fórmula 1 John Surtees.
Surtees'in ellerindeki en hızlı adam olmasına rağmen.
Mesmo que Surtees fosse claramente O homem mais rápido disponível.
Ken Miles gaza bastı hızlı tur zamanları kaydetti ve Ford'u tekrar liderliğe taşıdı.
Ken Miles colocou o martelo para baixo, Definir tempos de volta ampulheta, E retomou a liderança para a Ford.
Ama objeler çok hızlı hareket ediyorlar, ve bense onları yakalayamıyorum. Parmaklarımın arasından kayıp gitmelerini hissedebiliyorum.
Mas as partes mexem-se mais rápido, e não consigo apanhar-las todas.
Önümüzde çok hızlı hareket eden bir soğuk hava kütlesi vardı.
Lamento por isso gente.
Annen de arada hızlıca bir duş aldı... shh.
A mamã tomou um duche rápido.
Daha hızlı, MacGyver.
Mais rápido, MacGyver.
- Hızlı ve acısız
- Rápido e indolor.
Eminim Floki'nin yeni gemileri, Frenklerin denizdeki her şeylerinden hızlıdır.
Tenho a certeza que os novos barcos do Floki são mais rápidos do que qualquer coisa que os francos ponham no mar.
Belki bu kadar hızlı olmasına gerek yoktur!
Talvez não tão depressa!
Yeterince hızlı değildim.
Não fui rápido o suficiente.
Hızlıca geri dönmeliyiz.
Temos de voltar, depressa.
Ankara İstanbul arası yüksek hızlı tren hattı.
O Sistema Ferroviário de alta velocidade Ancara-Istambul.
Travma cerrahı hızlıdır ve zamana karşı yarışır.
"Cirurgia de trauma é rápida, uma corrida contra o tempo".
Çok hızlı çalışmamız gerek.
Precisamos de trabalhar muito rápido.
Hızlı ileri al!
- Estamos atrasados no jogo!
Hızlı bir soru.
Só uma pergunta.
- En hızlı Hindi Koşumdu.
- Nunca corri tão depressa.
Güvenlik açısından içinde reaktör olan bir kamyonla saatte 40 km'den hızlı gitmemeliyiz ama Palos Verdes 17 km. uzaklıkta yani kamyonun aküsü, soğutma sistemini çalıştıramayacak duruma gelmeden önce rahatça oraya varırız.
Por segurança, não devemos conduzir acima de 40 km / h com o reactor no camião. Mas Palos Verdes fica a 17 km de distância, chegamos lá antes da bateria do camião parar de alimentar o sistema de refrigeração.
- Daha hızlı sürsem mi? - Hayır!
Devo ir mais depressa?
Haberler hızlı yayılıyor.
- As notícias voam rápido. - As boas notícias sim.
Sadece her şey çok hızlı gelişiyor.
É só que, tudo está a acontecer tão depressa.
Sonuçlarınızı olabildiğince hızlı gönderecekler.
Eles vão ter os resultados o mais depressa possível.
En hızlı koşundu bu senin.
Esta foi a sua corrida mais rápida.
- Hızlıca konuşacağım. - Tamam, Kevin'e söylerim.
Deixa-me falar.
Ama çok hızlı olman gerekiyor.
Mas tens de ser rápido.
İşte bu yüzden, katili bulmalısın. Hızlıca.
É por isso que tens de descobrir depressa o verdadeiro assassino.
3 kere hızlı söyle.
- Diz isso rápido três vezes. - Murphy.
Bilmiyorum. Herneyse, Hızlıydı
O que quer que tenha sido, foi rápido.
Daha önce gördüklerimden daha hızlıydı.
Mais rápido que qualquer coisa que já tenha visto antes.
Çünkü eğer hızlı bir Ford'a... 130 - 150.000 lira harcamak istiyorsan..... bir Focus RS alırsın, çünkü burası için tasarlandı.
Que não temos necessidade Para o Mustang na Grã-Bretanha. Porque se você quiser gastar, O que, £ 30.000 - £ 35.000 Em um Ford rápido,
O güzel anları yakala, hala genç ve hızlıyken.
Apanha os momentos da tua vida.
Nixon'ın parmak izleri hırsızlığın gerçekleştiği yerlere yerleştirildi. Ama bunu yapmak için amatörleri tuttular.
É óbvio que o Nixon ordenou o assalto, mas contrataram amadores.
- Hızlı konuş.
- Fala rápido.
Bu yüzden hızlı bir şekilde yapmamıza da gerek yok.
E não tem de ser maratona sexual.
Normalde benden bir şey çalındığında sinirlenirim ama bu durumda, Bayan Swan'ın bu hırsızlığını görmezden geleceğim ve oğlumu bulmaya odaklanacağım.
Normalmente, ficaria chateado por me terem roubado. Mas neste caso, acho que vou perdoar a Sra. Swan. E posso focar-me em encontrar o meu filho.