Iki dakika tradutor Português
3,416 parallel translation
Sancıların arası iki dakika.
As contracções estão espaçadas de dois minutos.
- Manga iki dakika sonra gelecek.
Esquadrão de resgate fora em 2 minutos.
Yani muhtemelen bizim adam da o köşeye bir ya da iki dakika sonra gelmiştir.
Então, o suspeito chegou à esquina um ou dois minutos depois.
Kalkışa elli iki dakika ve geri sayım devam ediyor.
T menos 52 minutos e a contar.
Ayrıldıktan iki dakika sonra, kara gölden gelen yedek çocukla çıkmaya başladın.
Dois minutos depois de acabar, estavas a sair com o tipo da fossa da lagoa negra.
Yaptın ve ben buna minnettarım, hepimiz minnettarız. Bana iki dakika ver.
Sim fez, e apreciamos isso.
Perde iki dakika sonra açılacak.
Começamos daqui a dois minutos.
Yoklamadan iki dakika sonra yola koyuluruz.
Dois minutos após a chamada, estamos na estrada.
Geceye iki dakika kaldı.
Dois minutos para a meia-noite.
Tamam, bu harika. Oraya iki dakika uzaktayız.
Estamos a 2 minutos daí.
Seçimini yapman için sana bir iki dakika mühlet.
Dou-te mais uns minutos para decidires.
Sadece Sean'la bir iki dakika konuşacaktık.
Só queremos falar um segundo com o Sean.
Geleli daha iki dakika falan oldu.
Estás aqui há dois minutos.
En fazla iki dakika.
Dois minutos no máximo.
Ses etme iki dakika.
Não abras a boca.
Güvenlik iki dakika içerisinde bu katı temizlemeye başlayacak hatta belki daha da erken.
A segurança estará aqui em 2 minutos ou talvez antes.
McGee iki dakika sonra MTAC'de online olacak.
McGee vai ficar on-line, Centro de Alerta, dois minutos.
- Herkes telaş yapmayı kesip bana iki dakika müsaade edebilir mi?
Muito bem, podem parar todos de se passarem e me darem dois minutos?
Steven iki dakika içinde ortaya çıktı, dışarı gitti.
O Steven apareceu por dois minutos e saiu.
- Süper. İki dakika Emma'ya bakabilir misin?
Podes tomar conta da Emma durante dois segundos?
Her iki taraf için de birer dakika, tamam mı?
Um minuto para cada lado, está bem?
Bi'dakika ; yoksa iki yüzlüler için, sıradan bir çin sembolü müydü?
É o símbolo em chinês para hipócrita?
İki dakika mutluluk yaşatmadınız.
Obrigado por arruinares o momento.
- İki dakika uzaktayım.
Estou a dois minutos daí, chego já.
İki dakika değerlerini inceleyin ve temel elektrolitleri söyleyin.
Duas unidades e uma base de electrólitos.
- Ne kadar gerekiyorsa o kadar oyalandım. - İki dakika.
- Demorei o que foi preciso.
Bu, iki dakika sonra demek oluyor.
Pois, mas não sabemos onde vai acontecer.
İki dakika sonra.
- Dois minutos depois. - Dois minutos depois.
İki dakika sonra.
Mais dois minutos.
Şimdi lütfen beni onunla bir dakika yalnız bırakabilir misin? İki gün.
Agora, concede-me um momento a sós com ela, por favor.
İki dakika kuralım vardır Watson ve sen bunu kırdın.
Tenho uma regra de dois minutos, Watson, a qual quebraste.
İki dakika içinde çıkmaya hazır ol.
Prepara-te para sairmos daqui a dois minutos.
Bu seviyede geçireceğimiz bir dakika bir alt seviyede göreceğimiz rüyanın iki saatine eşit oluyor.
Um minuto neste nível é igual a duas horas - no sonho do nível abaixo.
İki dakika sonra aşağıdaki misafir odasına gel.
Vai ter comigo ao quarto de visitas daqui a dois minutos.
İki dakika.
- Dois minutos.
E.T.A. helikopterinin gelmesine ne kadar kaldı? - İki dakika.
Dentro de quanto tempo chega o helicóptero?
- İki dakika.
- Dois minutos.
- İki saat içinde yaptıklarından sonra bir dakika içinde yapacaklarını görmek için sabırsızlanıyorum. - Cam!
Depois daquilo que fizeste com duas horas, mal posso esperar para ver o que fazes com um minuto.
- Evet. Birkaç dakika önce, iki silahsız Konfederasyon askerini öldürdüğünüze şahsen tanık oldum.
Eu pessoalmente vi-o matar dois confederados desarmados há momentos atrás.
İki dakika için olsa bile susmalarını sağlayamıyorum.
Está bem? Não consigo falar. Fico calado metade do tempo.
İki dakika bile oturmadın. Tükenmiş durumdasın.
Estás a cambalear, estás exausta.
İki saat 15 dakika.
2 horas e 15 minutos.
İki dakika Wade ile ilgilenebilir misin?
- Sim. O Wade pode falar contigo dois minutos?
İki dakika daha bekle.
- O que está a fazer?
İki dakika geciksek bile bırakın yanlışlarımızın ufak bir kefareti olarak sayılsın bu.
E, se nos atrasarmos dois minutos, que seja uma pequena penitência por todas as vezes que errámos.
- Ne oldu? Beş dakika arayla iki telefon görüşmesi.
- Duas chamadas, com cinco minutos de intervalo.
Beş dakika içinde, elinde işverenlerini ötecek bir değil, tam iki kişi olduğunu mu söylüyorsun bana?
Dizes-me que tens duas pessoas dispostas a denunciar os patrões num intervalo de 5 minutos?
Güzel. İki dakika sonra size döneceğiz.
Vamos falar consigo dentro de dois minutos.
Çarpışmaya sadece on-iki saat otuz dakika kaldı.
Exatamente doze horas e treze minutos para a colisão.
İki dakika sonra yayındayız.
- Voltamos dentro de dois minutos.
- İki dakika sürer.
Demoro dois minutos.