Insanların tradutor Português
42,465 parallel translation
Onun anısına ama bu, insanların öylesine yapacağı cinsten bir şey değil.
Fiz em homenagem a ele, mas isso não é algo que as pessoas escolhem.
Gelecekleri belirsiz olduğunda insanların kafası nasıl karışıyor görüyor musun?
Viu como as pessoas ficam quando o futuro é incerto?
Aramızdan erken ayrılan bütün iyi insanların şerefine.
Por todas as boas pessoas que morreram cedo demais.
Tamam, pekala, o kadar çok resim göndereyim ki Çünkü insanların bana tanık olmasını istiyorum Ilginç, tam bir yaşam geçiren
Okay, bem, Eu apenas posto tantas imagens de mim mesmo porque eu quero que as pessoas me vejam a ter uma interessante, e completa vida e me deiam elogios nos comentários.
Burada söz konusu olan şey masum insanların hayatı.
Estão em causa vidas inocentes.
Daha sonra insanların en dehşet kâbuslarına dalmaları için ve onlara işkence etmek adına Rüya Taşı'nı kullandı.
Ele usou-a para sujeitar as pessoas aos seus pesadelos mais assustadores e alimentar-se dos seus tormentos.
Mümkünse size de verirler ama bunun için asla insanların hayatını tehlikeye atmazlar.
Se puderem, dão-vos um, mas nunca arriscam vidas para isso.
Çünkü büyücü, onların tüm hatıralarını sevdikleri insanların zihinlerinden silmiş.
Pois a feiticeira apagou as lembranças deles... da mente das pessoas que eles amavam.
Neden insanların önünde beni utandırıyorsun?
Porque é que me envergonhas em frente da minha gente?
Ben sadece Papayı öğrenerek insanların değişmesini görmek istiyorum.
Só quero ver as pessoas a mudar ao conhecerem o Papá.
Styvesan onun çok yetenekli bir yazar olduğunu söyledi, insanların kalbini sızlatıyormuş.
O Styvesan disse-me que ele era um escritor talentoso, que fazia os corações tremerem.
Ama o zaman insanların beklentisi artacak, başka şeyler isteyecekler.
Mas depois as pessoas esperam outras coisas de ti e querem que faças outras coisas.
İlişki ciddiyse Eddie'nin onu tanımak için yeterli zamanı olacak ama erkek arkadaşlarımın, çıktığım insanların hiçbiriyle - tanışmadı.
Se é para ser a sério, o Eddie terá muito tempo para se entender com ela, mas ela nunca conheceu nenhum dos meus namorados, nada desse género.
Bu insanların çoğu öyle olacak.
Muitos destes tipos fazem o mesmo.
Hepsi, isimleri yazan bu insanların...
São os nomes das pessoas que inventaram...
Bu insanların uydurduğu masallar.
Eles inventaram tudo isto.
Değer verdiğim insanların başına kötü şeyler geliyor.
Acontecem merdas lixadas às pessoas de quem gosto.
Ölüm hakkında yazıyor. Ölüm tüm insanların düşüncelerini alıyor.
Que a morte rouba ás pessoas possibilidades imagináveis.
Bu, insanların pozitif şeyler yapmasının göz kamaştırıcı bir örneği.
Isto é um brilhante exemplo de pessoas a fazerem coisas positivas.
Demek istediğim, insanların seninle uğraşmasına izin veriyorsun.
É que, às vezes, deixas que abusem de ti.
Ancak insanların bazen neden bazen şeyler yaptığını bilmek zor.
Mas é duro saber porque é que as pessoas fazem estas coisas.
İşler karışık olduğunda insanların yaptığı şey budur.
É o que as pessoas fazem quando as coisas se complicam.
Evet ama bazı insanların kompleksi vardır, değil mi? Saplantıları.
Há quem tenha essas manias.
İnsanların kalbine dokunarak onlara yardım etmeliyiz.
Ajudar as pessoas, a erguerem as cabeças.
Yasaların mahvolmuş insanlar için bir faydası yok.
A lei não ajuda nada as pessoas que estão no lixo.
Belki kanını kaynatan şey çevrende hoyrat insanlar olmasıdır.
Talvez o teu sangue aqueça por teres pessoas selvagens ao teu redor.
Ya da diğer insanlar kadar ihtiyacını duymazdım.
Ou ao menos, não tanto quanto as outras pessoas.
İnsanlar, benden zeki olduklarını düşündüğünde neler olduğunu sana hatırlatması için o kutuyu saklamanı istiyorum.
Quero que fiques com ela para não esqueceres o que acontece quando as pessoas se acham mais espertas que eu.
Gittiğimiz yere vardığımızda bu insanlar mürettebatın olmayacak.
Quando chegarmos onde temos de chegar estas pessoas deixarão de ser a tua tripulação. Serão os teus vizinhos.
Bütün bu insanları bitecek kadar tanırsın.
Vais ter conhecido todas as pessoas no fim.
Burada olmasını isteyeceğimiz en son insanlar polisler.
As últimas pessoas que cá queremos são os polícias.
İnsanların hayatlarını kurtarmak benim işim, senin değil.
Salvar vidas é o meu trabalho, não o teu.
Yani, bu insanlar siyasi sınıfları tarafında terk edilmiş olabilir.
Esta gente foi abandonada pelos seus congéneres políticos.
İnsanları babalarının kim olduğuna göre yargılayamazsın, değil mi?
Não se pode julgar as pessoas pelos pais, não é?
Herkes seni üzen insanları cezalandırdığını biliyor.
Toda a gente sabe que pune as pessoas que a desapontam.
Biz bu insanlar hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. kapıcının ne dediğini hatırlıyor musun?
não sabemos nada sobre estas pessoas lembras-te o que o recepcionista disse...
Romanlar kendi yazdığını düzeltemeyen insanlar içindir.
Os romances são para aqueles que não sabem editar-se a si mesmos.
İnsanların iyi hissetmesini sağladı sanırım, iyi bir kart sizi ne kadar iyi hissettirirse artık.
Fez as pessoas sentirem-se bem, o tipo de sentimento que um bom cartão pode dar.
İngiliz Merkez Bankası'nı tamamen oraya boşaltabilirim ama insanlar soru sormaya başlayabilir.
Posso por aí todo o dinheiro do Banco de Inglaterra, mas talvez isso levantasse suspeitas.
İnsanların uyanık kalmak, neşelenmek kendilerini güçlü ve seksi hissetmek için içtikleri içeceklerde var.
Entra naquelas bebidas que toda a gente bebe agora para ficar acordada, animada, sentir-se forte, sexy, o que for.
Baz aldığın tarih teorisine göre homo novus ya da homo saphiens türü insanlar olabilir.
Poderia ser homo sapiens ou homo novus, dependendo de qual teoria da história que concordas.
Ne yani? İnsanların bu antik duvarlara penis resimleri çizmelerine izin vereceklerini mi düşünüyorsunuz?
Acha que eles querem que as pessoas pintem naqueles "murais" antigos?
İnsanların suratlarını merak ediyorum.
Estava a imaginar as caras do pessoal.
Sen kibar adamsın ve insanlar gelip "Hey, ben bu adamla uğraşırım" diyor.
"Vou pisar este tipo."
Burası benim bölgem, sizler de benim insanlarımsınız.
Este é o meu bairro e o meu povo.
İnsanların evi, para?
As casas das pessoas, o dinheiro?
İnsanların neden duygulardan mahrum olduğunu düşündüğünü anlamıyorum.
E ainda dizem que és incapaz de sentir emoções.
İnsanların yüzlerini bile ayıramıyor.
Nem reconhecem o trabalho das pessoas.
Orada olan eski bir hastanının söylediğine göre, "İnsanlar oradan sürekli kaçmaya çalışırdı",
Um ex-paciente foi citado como dizendo : "As pessoas tentavam fugir a toda a hora."
En derin korkularımız, bizi en çok dehşete düşüren şey... İnsanların bir yere kapatılarak onların uyuşturulmasıdır.
Os nossos medos mais profundos, aqueles que nos aterrorizam mais, não podem ser aliviados, fechando e drogando as pessoas em catatonia.
Görünüşe göre Güç Koruyucuları insanları kurtaran bir ekip sanırım? Ve hayat parlak bir ışık. Ya da ışığın bir parçası, öyle mi?
Pelos vistos, eram uma equipa que protegia a vida, que é uma luz brilhante ou um foco de luz?
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37