Izin vermeyeceğim tradutor Português
4,366 parallel translation
Yanlız ölmene izin vermeyeceğim.
Não te vou deixar morrer sozinho.
İkisini de almana izin vermeyeceğim.
Não vou permitir que tenhas ambos.
Castor'la tek başına karşılaşmana izin vermeyeceğim.
Eu não te vou deixar enfrentar o Castor sozinho.
Kabilemizi tehlikeye atmana izin vermeyeceğim.
Eu não deixo que ponhas a nossa tribo em perigo.
Kıyamet kopana kadar Cumartesi günleri cezalı olacaklar. Umrumda değil ama senin bu fırsatın içine sıçmana izin vermeyeceğim.
Ficam de castigo aos sábados até ao Dia do Juízo Final, mas não deixo que nos lixes esta oportunidade.
Asla ama asla burayı almana izin vermeyeceğim. Duyuyor musun beni?
E nunca, nunca te deixarei levá-la embora, estás a ouvir-me?
Bu sefer kaçmana izin vermeyeceğim.
Não vou deixar-te escapar desta vez.
Bu gemideki hiç kimsenin vazgeçmesine izin vermeyeceğim.
Não vou deixar ninguém neste navio desistir.
Burada uzun süre kalmana izin vermeyeceğim.
Não permitirei que fiques aqui durante muito tempo.
Bizden birinin daha aynı kaderi paylaşmasına izin vermeyeceğim.
Não permitirei que outro de nós sofra o mesmo destino.
Onları incitmene izin vermeyeceğim.
Não vou permitir que as magoe.
... ve senin hasta, sapık babanın yeğenimi öldürmesine izin vermeyeceğim.
E não vou deixar o teu doente e perturbado pai, matar a minha sobrinha.
Efendim, öyle bir şey olmayacak çünkü ona izin vermeyeceğim.
Senhor, isso não irá acontecer, porque eu não vou deixar.
Aynı hatayı tekrarlayıp kendi başıma gelmesine izin vermeyeceğim.
E não deixarei que isso aconteça comigo.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Não deixarei isso acontecer.
Ailemin başıma gelen en iyi şeyi yok etmesine izin vermeyeceğim.
- Não vou deixar os meus pais destruírem a melhor coisa que já me aconteceu.
Yemin ediyorum ki bir daha hiçbir şeyin beni senden ve bu aileden uzaklaştırmasına izin vermeyeceğim.
Juro que nunca vou deixar que alguém me afaste de ti... ou desta família nunca mais.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
- Não deixo que isso aconteça.
Kalamam. Laurel'e bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
Não deixo que nada aconteça à Laurel.
Bak, belli ki bir süreçten geçiyorsun ve bunu tek başına yapmana izin vermeyeceğim.
Estás claramente a passar por um mau bocado e não vou deixar que passes por isso sozinho.
Slade'in başına gelenlerin Roy'a da olmasına izin vermeyeceğim.
Não deixarei que aconteça ao Roy, o que aconteceu ao Slade.
Bak, Slade Wilson'un Laurel'ı ya da babamı incitmesine izin vermeyeceğim.
Olha, não vou permitir que o Slade Wilson magoe a Laurel ou o meu pai.
Ama ben bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Mas, não vou deixar isso acontecer.
Beni uzaklaştırmana izin vermeyeceğim.
Não permitirei que me afastes.
Stef'in yine beni kullanmasına izin vermeyeceğim.
Não vou deixar a Stef manipular-me outra vez.
Bugün başka yabancıların yatağı görmesine izin vermeyeceğim.
E não deixar estranhos virem aqui ver a cama hoje.
O silahlara elinizi sürmenize izin vermeyeceğim.
Não vos vou dar as armas.
Holly'i geri alabilirsem bir daha gitmesine izin vermeyeceğim.
Se recuperar a Holly, nunca mais a deixo.
Beni yukarı çıkarmana izin vermeyeceğim.
Não o deixo que me arraste pelas escadas.
Ona bunu yapmana izin vermeyeceğim.
Não te deixarei fazer-lhe isto!
Söz veriyorum, bundan sonra hiçbir şeyin beni sizden uzaklaştırmasına izin vermeyeceğim.
Juro nunca vou deixar que nada me afaste de ti, nunca mais.
Aklımıza girmesine izin vermeyeceğim.
Não vou deixá-lo atingir-nos.
Eğer Castor birleşme programını durdurmaya çalışıyorsa- - Bunu yapmasına izin vermeyeceğim.
Mas se o Castor está a tentar impedir que a integração aconteça... não vou deixar isso acontecer.
Sırf senin hayatına hükmetmelerine izin veriyorsun diye, ben de izin vermeyeceğim.
Só porque os deixas mandarem em ti não significa que mandem na minha vida.
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Söz veriyorum.
Não te vou deixar acontecer nada, prometo.
Bu aileye bulaştı ; senin de hastalanmana izin vermeyeceğim.
E que infectou esta família e não permitirei que te corrompa também.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Não vou deixar isto ficar assim.
O benim bebeğim ve ona zarar vermenize izin vermeyeceğim.
É o meu bebé e não vou deixar que lhe façam mal.
Bu insanların burada ölmesine izin vermeyeceğim.
Não vou deixar estas pessoas morrer aqui.
Ölmene izin vermeyeceğim!
Não vou deixar você morrer!
Ölmesine ve onu öldüren kişi olmama izin vermeyeceğim.
Não o vou deixar morrer e ser quem o matou.
Hayatını mahvedeceksin ve buna izin vermeyeceğim.
Vais arruinar a tua vida e eu não vou deixar, ouviste?
Ama bir daha gitmene izin vermeyeceğim.
Mas, não te vou deixar ir outra vez.
- Bir daha olmasına izin vermeyeceğim.
- Você está dizendo... que Victor McKinley pode ter matado as duas? - Não vou deixá-lo escapar outra vez.
Bu gece beni ekmene izin vermeyeceğim.
- Não. Não vou deixar baldares-te.
Ölmene izin vermeyeceğim.
Não vou deixar-te morrer.
Hayır, gitmene izin vermeyeceğim.
- Não, não, não. Não. Não.
Beni tanidigini dusunebilirsin ama bana yaptiklarinizi, çocuklara da yapmaniza izin vermeyecegim.
Podes pensar que me conheces, mas não vou deixar fazer às crianças o que fizeste a mim.
O çocuklari almaniza izin vermeyecegim.
Não vou deixar que magoes as crianças.
Ama bu gerçekleşiyor. Beni bu konuda perişan etmene izin vermeyeceğim.
E não te vou deixar que me faças infeliz por causa disto.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
Eu não vou deixar isso acontecer.
vermeyeceğim 54
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin mi 17
izin ver 244
izin verme 28
izin veriyorum 25
izin ver de 17
izin verir misin 192
izin vermiyorum 20
izin verir misiniz 242
izin verirsen 77
izin mi 17