Kameralar tradutor Português
4,831 parallel translation
Aslında kameralar senkronlu değil.
É óbvio que essas câmeras estão sem sincronia.
Biliyorum, kameralar biraz rahatsız edici olabilir, ama amaçları bizim amaçlarımızla aynıdır, size en iyi özeni ve hizmeti verebilmektir.
As câmeras podem parecer expor demais, mas... O propósito dela é o mesmo nosso. Prover o melhor cuidado possível.
Günümüzde evrensel veri tabanları var. Güvenlik kameraları, yerini bulan akıllı telefonlar.
Agora há bases de dados globais, câmaras de vigilância, smartphones e geotracking.
Nöbetçiler her aşamayı gözlemliyor, her yerde kameralar var.
Os guardas estão sempre vigilantes, há câmaras por todo o lado.
Kameralar nerede?
Onde estão as cameras?
- Şimdiye kadar, 13 kameralar.
- Até agora, 13 câmaras.
Tüm kameraların çalışır durumda olmasını istiyorum.
Quero as câmaras todas a ver.
Kameralar, gelecek nesiller için her saniyeyi çeksin.
Que cada momento seja captado para toda a posteridade.
Özellikle de kameralar açıkken.
Particularmente com tudo o que se está a passar.
Köşedeki güvenlik kameralarına gözüktük.
Aquelas câmaras de vigilância apanharam-nos.
Hemen gitmeliyiz. Dışarıdaki kameraların önü de yağ olmuştur zaten.
A maior parte das câmaras devem estar cobertas com óleo.
Güvenlik kameralarını kontrol ettim.
Eu verifiquei as câmeras de segurança.
Tüm kameralar çalışıyor.
- Todas as câmaras estão bem.
- Bu kameraların ne işi var?
Para que são estas câmaras?
Haklısın, o eski kameralar hala çalışıyor.
Tinhas razão, as câmaras antigas ainda funcionam.
Kameralar da onu en az senin kadar seviyordur.
A câmara ama-lo, assim como tu.
Kameralar, tepeden tırnağa Ajan'ın nasıl yürüdüğünü nasıl konuştuğunu, nasıl hareket ettiğini biliyor.
Estas câmaras reconhecem a maneira de andar dos agentes, a maneira de falar, de se mexer, até às expressões faciais.
- Güvenlik kameraları kapatıldı.
- A câmara acabou de desligar.
Ama bu kameralar genelde diğer âlemden gelen varlıkları görmez.
Geralmente essas câmaras não captam seres, só diferentes planos de existência.
20 yıl önce burada yaşayanlar, kameralar kurup her şeyi çekmiş.
As pessoas que moraram aqui instalaram câmaras e captaram coisas.
- Size her şeyi açıklarız. - Bu kamera, diğer kameralarımızın göremediği şeyleri görüyor. - Evet.
Esta câmara capta coisas que nenhuma outra consegue ver.
Kameraları kapatın.
Desliguem as câmaras.
Brian kameraları kapatmamızı istedi.
O Brian pede para desligarem as câmaras.
Çenenizi kapalı tutmalısınız çünkü her yerde kameralar var.
Acho que precisas de ficar calada por causa das câmaras por aí.
Kameraları kesiyorum, üç, iki, bir.
A desligar as câmaras em três, dois, um.
Ve kameralar geri geldi.
E as câmaras voltam a ligar-se agora.
Galiba kameraları örtüyorlar.
Parece que estão a cobrir as câmaras.
Kameraları patlamadan önce kapattılarsa hâlâ çalışıyor olabilirler.
Se desactivaram as câmaras antes da explosão, elas ainda podem estar operacionais.
Güvenlik kameraları, kuzey duvarında toplanmış.
As câmaras de segurança aglomeram-se na parede norte.
Etihad Kuleleri'nin güvenlik kameralarına ulaşıyor.
A entrar nas câmaras de segurança das Etihad Towers.
İstemiyorsan kameralar önünde bana iyi davran.
Então porta-te bem perante a câmara.
- O sektördeki kameralar devre dışı.
As câmaras não estão a funcionar no Sector 2.
Ultraviyole ve kızılötesiyle daha fazlasını görmek için amatör kameralar takılabilir iç filtreleri değiştirerek veya kaldırarak ışık spektrumun içine hadisenin meydana geldiği yerin çevresine çoklu kamera izleme sistemi kurun.
Câmaras podem ser modificadas para ver em ultravioletas e infravermelhos No espectro de luz, alterando ou removendo os filtros internos. ... Que estabelecem uma grade de vigilância multicâmara em todo o ambiente afectado.
Bu kameraların kullanılması, ülkede türünün tek örneği olacak.
A utilização deste tipo de câmaras seria a primeira vez no país.
Dünyanın kameraları önünde bayrağımızı kaldırırız.
Vamos levantar a nossa bandeira em frente das câmaras mundiais.
... silahlı bir soygun bankadaki kameralar tarafından görüntüleniyor.
... por uma câmara do banco na participação num assalto...
Haber kameraları ve gazeteci ordusu hazır bulunuyor.
As câmaras das actualidades e um exército de jornalistas estão presentes.
Bak, su altı video kameraları birkaç yüz dolar.
Olha, as câmaras subaquáticas custam uns 200 dólares.
5 kameramız vardı, efendim, hepsi aynı görüntü satırına bağlıydı ne görmemiz gerektiğine göre kameraları değiştirebildik.
Tínhamos cinco câmaras, senhor, todas ligadas a uma linha vídeo, e podíamos alternar entre as câmaras de acordo com o que precisávamos de ver.
Bomba restoran yakınındaki bütün güvenlik kameralarını etkilemiş.
A bomba destruiu a maioria das câmaras ao pé do restaurante.
Merdiven boşluğundaki ve depodaki kameraları kapattım.
Estou a desligar as câmaras nas escadas e na caixa-forte.
Kameralar çipin hareketine göre çalışıyor.
As câmaras captam o movimento do chip.
Binanın her tarafına güvenlik kameraları yerleştirdik bu yüzden sadece 2 bekçiye ihtyacımız var.
Cobrimos todo o edifício com câmaras de segurança, é por isso que só precisamos de dois guardas.
Kameralar için devre kesici nerede?
Onde está o disjuntor das câmaras?
Güvenlik kameralarında bir şey var mı?
Alguma coisa nas câmeras?
Güvenlik kameralarıyla oynanmış.
As câmeras foram adulteradas.
Schönefeld Havaalanı'nın güvenlik kameralarına yakalanmış.
Ele apareceu numa foto do aeroporto de Schönefeld.
Açıkçası, fantezicilerle ve kameralarının Karantina Bölgesi'nde mutant canavarlar olduğunu uydurmasıyla bu benim çok altımda...
E a perder o meu tempo com lunáticas e as tuas câmaras que vêem monstros mutantes da Zona de Quarentena, que vai além da minha...
Park yerinde kameralar var.
Há uma câmara no parque de estacionamento.
Sadece böyle bir şeyi yapıp nasıl kaçtıklarını anlayamadım bir türlü. Bunca şeye rağmen, tüm bu güvenlik önlemlerine ve kameralarınıza rağmen.
Só não percebo como escaparam impunes... com tantos seguranças, e com tantas câmaras que tem aqui.
Belediyeye ait röle kulelerindeki kameralarımızdan.
Isto é um sistema municipal e, veio de uma dessas antenas.