Karmakarışık tradutor Português
505 parallel translation
Son iki aydır tüm hayatım karmakarışık.
A minha vida tem sido o caos nos últimos dois meses.
Verecekleri karar konusunda kafamın karmakarışık olduğunu itiraf etmeliyim.
Estou bastante curioso em relação ao veredicto.
Bu parmaklıklar karmakarışık, Yusuf.
São mais complicados que um laberinto.
- Kafam karmakarışık!
- Estou confusa!
"Her şeyi karmakarışık yap, sonunda hepsi yerli yerine oturur."
"Vamos lá separar isto por peças."
Bu karmakarışık olaylar içinde, garip bir mantık fark ettim.
Nesta confusão de eventos, parecia discernir uma lógica extraordinária.
- Bir görsen, ev karmakarışık!
Em casa está uma confusão...
Burası biraz karmakarışık.
Acho que as coisas se descontrolaram.
Mutlu olduk, ama bu mutluluk uzun sürmedi... Karmakarışık bir durumda, karşı karşıya bulduk kendimizi.
A felicidade, pois fomos felizes, não se chegou a instalar e acabámos cara a cara, separados.
Her şey karmakarışık.
É tudo muito complicado.
Bu en karmakarışık en mantıksız.
É a mais ilógica
- Bir hikaye - karmakarışık
- Complicada.
- Bir hikaye - karmakarışık.
- Uma história... - Complicada...
- Bir hikaye - karmakarışık
- Uma história... - Complicada.
Saçımı karmakarışık ettin, seni sadist hayvan.
Deixaste-me o cabelo num estado deplorável, meu sádico bruto.
Karmakarışık olduk.
Victor, estou tão confusa.
Özel hayatım karmakarışık.
A minha vida privada já está um caos.
Her şey karmakarışık.
Está tudo uma bagunça.
Bu kesim karmakarışık, kimse Alman sınırları nerede, bizimki nerede bilmiyor.
Este sector está uma balda tão grande que ninguem sabe a quem pertencem estas linhas.
Birlikler karmakarışık olmuştu. Kimse ne olup bittiğini bilmiyordu.
As unidades partiam apressadas, ninguém sabia o que se passava.
Çünkü " Kapital'" in üzerinden sağı ve İncil'in üzerinden solu ele alırsak ideolojiler de karmakarışık bir hal alır.
Com o olho direito em Marx... e o esquerdo na Bíblia... você se tornou um vesgo ideológico!
Özellikle kalın kafalı bir program plancı her şeyi karmakarışık edebilir.
Um responsável de programação muito burro pode distorcer tudo.
Birbirinden kilometrelerce uzakta, karmakarışık icra edilen görevler sonrası Japon Birleşik Filosu, ağır kayıp verdi.
Após uma série de confrontos desordenados, a centenas de quilómetros de distância, a Marinha Imperial Japonesa sofreu pesadas baixas.
Dağınık, karmakarışık. Merhametten yoksun zamanlar.
Confusa, suja, uma era sem misericórdia,
Burası karmakarışık bir durumda.
Isto está uma confusão enorme.
Sen bu prodüksiyonu bitirene kadar karmakarışık olacağım.
Quando acabas essa produção, eu fico todo baralhado.
Şimdi her şey karmakarışık!
Sim, uma grande besta!
Uzaktan ölçümler karmakarışık efendim.
As informações que estão a chegar são confusas.
Dur biraz, sana birşey diyeyim. Bu bot karmakarışık.
Vou-vos dizer uma coisa, este barco está uma desgraça.
Ortalık karmakarışık.
Uma confusão generalizada.
Hiç böyle karmakarışık bir skeçte olmak istemezdim.
Eu nunca quis estar neste sketch estrambólico.
Çok karmakarışık görünüyorsun.
Você mais parece estar todo enrolado.
Şehirler, nehirler, saraylar, içinden çıkılmaz bir akıntının içinde karmakarışık olmuş.
Cidades, rio, palácios, todos misturados num incompreensivel remoinho.
Karmakarışık şu anda.
Anda toda desorientada, agora.
Benim dışımda sahip olduğun tüm kızlar karmakarışık.
Todas as miudas que andaram contigo, ficaram maradas, excepto eu
Tabii bu arada, Lee'nin hayatı karmakarışık.
Entretanto, a Lee vai a lado nenhum.
Hannah, kafam karmakarışık!
Hannah, estou muito confuso.
Babana karşı olan duygularım karmakarışık.
Tenho alguns sentimentos mal resolvidos em relação ao teu pai.
Hayatımda o kadar çok karmakarışık ilişkim var ki.
Tenho demasiadas relações mal resolvidas na minha vida.
Pekala, Her yer karmakarışık.
Anda, a casa está numa barafunda.
Karmakarışık, biliyor musun?
Sou uma autêntica desgraça.
Her şeyi karmakarışık yapar.
Confunde as coisas.
Beynimin her iki tarafı da karmakarışık ve harap haldeydi.
Os dois lados do meu próprio cérebro estavam muito confusos.
Geri kalan her şey karmakarışık.
O resto não se percebe nada.
Duyguları hala karmakarışık, ama...
As emoções dele ainda estão confusas, mas...
Afrika'nın geri kalanına baksana karmakarışık.
Olha para o resto de África. Está uma baralhada.
Çocuk büyürken her şeyi karmakarışık ettin, sürekli sana uygun birisi olmasını sağladın.
Não sabes educar aquele miúdo. Trata-lo com paninhos quentes e esperas que ele te elogie.
Şüphesiz hayatı karmakarışık olan biri daha var orada.
Decerto que há aí mais alguém cuja vida é uma grande confusão.
Görüyor musun? Karmakarışık. Akıp gidiyor, ufak ufak, ağır ağır
Viu?
Kafam karmakarışık.
Estou todo confuso.
Hâlâ karmakarışık.
Olha aqui o meu dente