English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Kazandın

Kazandın tradutor Português

8,976 parallel translation
Bekl.e Sen kazandın Dahlia. İstediğin her şeye sahipsin.
Tens tudo o que sempre quiseste, incluindo o primogénito de uma nova geração.
Sanırım bu seferlik sen kazandın.
Acho que venceste desta vez.
Siz de icabına baktınız ve o sırada milyon dolarlar kazandınız.
Resolveu o problema e ganhou dezenas de milhões de dólares.
Sen kazandın.
Ganhaste.
Kazandın mı?
Venceste?
Sen kazandın.
Venceu.
- Kazandın!
- O vencedor!
Sen kazandın!
Bom trabalho.
Oyunu sen kazandın!
Ganhaste! Venceste o jogo!
"Bunu kazandın," anlamına gelen Çinli bir karakter ismi bu ifade kumarda da kullanılır.
É um caractere chinês que significa "acertou". Às vezes, é uma expressão usada em apostas.
Ve mücadeleyi kazandın ha?
É bom ver-te, Jim. E resolveste um caso.
Kaportanın altına bir göz atmaya hak kazandın... -... ama gözetimsiz değil.
Já merece espreitar o motor, mas não sem supervisão.
Leviathan'a katılmaya hak kazandınız.
Foram todos seleccionados para se juntarem ao "Leviathan".
Sevdiklerinin yok oluşunu izlemek için önden bir koltuk kazandın.
Lugares na primeira fila para ver tudo e todos que alguma vez amaste a serem destruídos.
- Kaybettin diye öfkelenme. - O zaman sende kazandın diye adi davranma.
Não sejas má perdedora.
En sonunda kazandın.
Finalmente ganhaste uma.
Sen kazandın.
Ganharam.
- Kazandınız masalı ne kadar işe yarıyor?
É frequente esse truque do prémio resultar?
Kazandığın savaşı kutluyor olsan da...
E apesar de celebrarmos ter ganho a batalha...
Polisler kazandıklarını düşünüyor.
Os polícias acreditam que ganharam.
Bu düşkün insanların ilerleyişi şirkete 100 milyon kazandıracak.
A manifestação destes desgraçados poupará cem mil à empresa, bem...
Reaktörde Henry'e ulaşırken bana zaman kazandırmışsın.
Dando-me mais tempo no reactor para conseguir chegar ao Henry.
Para kazandığını biliyor.
Sabe que andas a ganhar dinheiro.
Hafızasını geri kazandırdığımızda böyle yapması an meselesiydi.
Depois de lhe restaurarmos a memória, era apenas uma questão de tempo.
Son çevre davasını kazandığımızdan beri Geldolf peşimizde.
O Geldof persegue-nos desde que ganhámos o último processo.
Bebeğim, her şeye anlam kazandırdın.
Querida, foste tu que fizeste com que tudo fizesse sentido.
Kazandığınız sizindir.
Ficam com o dinheiro que fizerem.
- Evet, biz dan çünkü. Kutsal ruhun kilise, anladın mı? Ve o kazandı.
Bem, é que nós somos da igreja do espírito santo, compreende?
O fırın ekmek kızartma makinesi kazandı, biliyor musun?
Ele ganhou uma torradeira, sabe?
Sus. Biz burada çıkmalıyız. - Evet, o bir tost makinesi fırın kazandı,
Temos de te tirar daqui.
- Eğer geçen yılın düşünüyoruz. - O tost kazandı.
- Isso foi no ano passado.
- O bir şey kazandı? - O o tost makinesi fırın kazandı.
Ele ganhou aquela torradeira.
En azından şu an yaptıklarımızın hepsi zaman kazandırıyor mu öğrenmiş oluruz.
Pelo menos assim descobriremos. Tudo o que estamos a fazer agora é ganhar tempo.
Evet, kendine kazandığını söylemeye devam et.
Sim, continue a pensar que ganhou.
Kendi başına ulusal komitenin yürütme masraflarını karşılayacak kadar kazandırıyor.
Está a justificar o investimento pois está a cobrir os custos do comité nacional. Isso é fantástico.
Bana kazandırdığınızı getirdim. Getirdim...
Eu... eu pus cá para fora aquilo que vocês me transmitiram!
Çünkü Walmart'ın üst düzey yöneticileri son altı yılda vergiden düşülebilen prim olarak neredeyse 300 milyon dolar kazandılar.
Porque os executivos da Walmart obtiveram quase 300 milhões em prémios de desempenho dedutíveis para efeitos fiscais nos últimos seis anos.
Sana anlayışını kazandırmaya ve ilacı alman gerektiğini göstermeye çalışıyorum.
Estou a tentar ajudar a recuperar essa percepção para que perceba que precisa de medicação.
Kralın askerlerinin İspanyol ordusuna karşı kazandığı yüce zaferini duyurmaktan büyük bir haz duyarız.
"Comunicamos com alegria o êxito da infantaria do rei " contra as tropas espanholas.
Sen bir kaç kısa yol tuşundan ibaret olan bir sağa basıp, bir sola ve sonrada kazandığın oyunu diyorsun.
Referes-te aquele joguinho simples com apenas duas teclas importantes, gatilho esquerdo, gatilho direito, ganhaste?
Van Lunt ve çılgın astrologdan aldığı tavsiye yüzünde kazandığını söyledi. Buna inanabiliyorsan tabii.
Ele disse que foi por causa do conselho do Van Lunt e do astrólogo maluco dele, se é que dá para acreditar.
Melekler kanatlarını kazandığında duyulan o sesi. Her neyse.
Ouve-se um som estridente quando um anjo recebe as asas.
İtibarını yeniden kazandırmak için çok uğraştık. Ancak geçen kışki bekçi kız...
Tentámos restaurar a reputação junto da vizinhança, mas no inverno passado a caseira, bem...
Sana Glendon Hill'da kazandığın kadarını teklif edemeyiz.
Não te podemos oferecer o que ganhavas na Glendon Hill.
Ama Beyaz Saray'da kazandığının çok daha fazlasını teklif edebiliriz.
Mas podemos oferecer-te muito mais do que ganhavas na Casa Branca.
Alışkanlık olmuş. Peki, Porsha, sana Cookie'nin ödediği paranın iki katını kazandıracak bir yol biliyorum desem?
Porsha, e se eu soubesse de uma forma de ganhares o dobro do que a Cookie te paga?
Kazandığın bazı davalar gece uyumana yardım eder, bazıları da seni uyutmaz.
Há vitórias que nos ajudam a dormir, outras que nos deixam acordados.
On yılda kazandığından fazlasını altı ayda kazanıyordum.
Fiz mais em 6 meses do que ele em 10 anos.
Bakın 2 ay önce Notilus isimli bir yarışmayı kazandım.
Olha... Há dois meses, ganhei uma competição, a Nautilus.
Halihazırda boktan hayatlarını mahvederek para kazandığımı söylerler.
Dizerem-me que gosto de destruir aquelas vidas de merda.
Savaşı kazandığınız zaman Sixtus silahları Floransa'ya doğrultur.
E quando ganhares, o Sixtus vai apontar essas armas a Florença.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]