English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ K ] / Koşuyor

Koşuyor tradutor Português

920 parallel translation
Charles, senin sevgilin diye eşekarısı gibi peşinde koşuyor.
Agora, só por ele ser o teu namorado, não o larga.
Nereye koşuyor herkes?
Que aconteceu?
Bir keçi gibi koşuyor.
Ela já corre como um cabrito.
Şu işe bak. Bir yosmanın peşinde koşuyor...
Duffy, o que é que te parece?
Ama çok büyük. Herkes bir yerlere koşuyor.
É tão grande, contudo, tanta gente a se amontoar.
Neden peşimde koşuyor biliyor musun?
Sabes a única razão porque ele me persegue?
Ya da beyzbolda herhangi iki kale arasındaki mesafe. Her gün binlerce erkek ve çocuk koşuyor.
No jogo de beisebol, Menina Harding... milhares de homens percorrem isso diariamente.
Dış kulvardaki Bargain Lass çok hızlı ve çok çetin koşuyor.
A correr muito depressa. É a Lady Bountiful...!
Ortak bir bayrağın altında, eski kavgalar unutulmuş. Komançiler Arapaholarla birlikte at koşuyor, Apaçiler Çeyenler'le.
Lutadores sob uma bandeira comum, velhas querelas esquecidas, os Comanches cavalgam com os Araphoes, os Apaches com os Cheyennes.
Doğrudan iflasa koşuyor.
Esta a avancar para a bancarrota.
Bu yarışta sürpriz bir at var ve benimki yavaş koşuyor.
Apareceu um desconhecido na corrida e o meu amigo monta um cavalo lento.
"Ölüm kıyıda koşuyor"
A Negra corre na margem...
Dört nala koşuyor.
Ele está cavalgando a pleno galope.
Sonra blok yapıp koşuyor ve ikinci depara dokunuyor, sıçrıyor... koşucuya topla dokunup depar dışı bırakıyor.
Depois, dá uma poderosa recta na bola, corre e toca na segunda, subitamente toca com a bola no adversário a cair.
Koşuyor muydu?
A correr?
Koşuyor muydu, Bay Babcock?
A correr, Sr. Babcock?
Şimdi, Bayan Thompson'un yaşındaki bir kadın, hasta bir çocuğa bakmaktan yorgun bir halde iken niçin... Niçin koşuyor olsun?
Por que é que, uma mulher da idade da Sra. Thompson, cansada de cuidar de uma criança doente... por que correria ela?
Koşuyor olduğunu değil, koşuyor olabileceğini söyledim.
Eu não disse que ela ia a correr, mas que poderia tê-lo feito.
Sahil boyunca koşuyor...
A correr pela praia fora...
- Sahil boyunca koşuyor musunuz?
- Correram pela praia?
Koşuyor muydun, delikanlı?
Esteve a correr, meu jovem?
İlk adamın evine koşuyor.
Corre para se encontrar com o primeiro.
Büyük beyaz kedi koşuyor ve oyun oynuyor.
O grande gato branco corre e planeia.
Kızların peşinde koşuyor!
Anda sempre por aí.
- Kızların peşinde koşuyor! - Pekâlâ.
Vai atrás das raparigas!
Evet, tıpkı yaralı bir tazı gibi koşuyor.
Sim, rápido como um galgo, Smitty.
Kızların peşinden koşuyor!
Vai atrás das raparigas!
O kadar uzun zamandır hayal peşinde koşuyor ki, her şeye inanır.
Já persegue fantasmas há tanto tempo que acreditará em qualquer coisa.
Nasıl da koşuyor zavallı.
Olha como ele corre!
Ben huzursuzum, o da yardıma koşuyor.
Estou perturbado e ele corre em meu auxílio.
Seansın ortasında banyoya koşuyor ve kanaması geliyor.
A meio da sessão, ela correu para o quarto de banho e começou a sangrar.
Tuzağın içine doğru koşuyor.
"Ali está Montag, a correr de cabeça para a armadilha."
Izo Yamura da Tim Randolph'la birlikte pistin kenarına doğru koşuyor.
Izo Yamura também corre atravessando a pista com Tim Randolph.
Yine kadın peşinde koşuyor.
Esteve outra vez a fornicar.
Topuklu ayakkabı giymiş küçük adamlar mı koşuyor orada?
Andam por lá uns mafarricos, a correr com botas ferradas?
Ama birden Baltimore'da caddelerde bir aşağı, bir yukarı koşuyor. Müzeler, hipodromlar, mezarlar.
Mas de repente em Baltimore, MD, anda rua abaixo, rua acima, museus, pistas de corridas, cemitérios.
Senin damızlık yere yığıldığında benim küçük atım hala koşuyor olacak.
Meu cavalo seguirá cavalgando quando o seu desmaiar.
İsmi söylendiği zaman kafasını çeviriyor ya da koşuyor.
Quando o ouve, vira a cabeça ou vem ter connosco.
Çizginin içine düştü, Bayan Başkan koşuyor.
Vai ao longo da linha e a Senhora Presidente vai tentar passar.
Şu anda Bo Wildeburg, Cowdrey'e atış yapmak için koşuyor.
E, agora, Bo Wildeburg corre para atirar a bola a Cowdrey.
Koşuyor, Cowdrey'ye atıyor ve vuruş yok.
Corre, lança a bola a Cowdrey e não há lançamento.
Şimdi de Bo Wildeburg, tekrar Cowdrey'e topu atmak için koşuyor.
E, agora, é Bo Wildeburg, a atirar novamente para Cowdrey.
Koşuyor.
Ele corre.
Kaleye doğru koşuyor, masaya topu atıyor...
Corre para o wicket, lança para a mesa...
Bize katıldığınız anda yarışmacılar bu güzel kış günü sahaya koşuyor. Saha kuru, yağmur alameti az.
Juntam-se a nós no momento em que os atletas correm para o campo, nesta bonita tarde de Inverno, com a relva em bom estado e poucos sinais de chuva.
Gervaise de geçip son engele koşuyor.
E o Gervaise corre para o último obstáculo.
PATTON ALMANYA'YA DOĞRU KOŞUYOR!
PATTON CORRE EM DIRECÇÃO À ALEMANHA!
- Kim koşuyor? - Gramer okulu öğrencileri. Yaşasın!
Perks diz que podemos vê-los indo pela linha do trem.
- Etrafta deli gibi koşuyor.
Anda a correr pela casa, como se tivesse perdido a cabeça.
Tıpkı yaralı bir tazı gibi koşuyor, şu yaşlı züppe. Arkadaşın bu mekanın kralı.
O teu amigo é o rei.
İki seyirci sahneye koşuyor ellerinde çatal, kaşıkla. Ne yapacaklar?
Que vão eles fazer?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]