Leş tradutor Português
2,056 parallel translation
Tanrım, leş gibi kokuyor.
Os desmembramentos são uma treta.
Darby'ye Meksikalı ölü bir leş kokusu bırakacağız.
Vamos dar ao Darby um bom cheiro a mexicano morto.
Tanrım. Leş gibi sigara kokuyorsun.
Fedes a cigarros.
- Şu hale bak, leş gibi rakı kokuyorsun.
- Bebeste demasiado. Cheiras mal.
Kim leş gibi kokup kız gibi çığlık atar?
O que é que fede e grita como uma menina?
- Leş gibisin!
- Cheiras mal.
- Leş gibiymişim demek.
- Cheiro mal, é?
Burası leş gibi.
Está sujo.
"Hayat kalleş, sonun leş."
"A vida é uma trampa e depois morremos."
Leş gibi kokuyorsun.
Estás cá com um bafo a álcool!
Bir duş al. ayakların leş kokuyor!
E vai mas é lavar as patas, fedem que se fartam!
- Affedersin. Kişisel değil ama, kaleciler bana hep kara kargaları hatırlatır o, malum leş kargalarını o, uğursuz yaratıkları.
Não é nada pessoal, mas sempre achei os guarda-redes uns seres azedíagos.
Ona, Frenchy derlerdi Leş gibi kokardı!
Chamavam-lhe "francês" por ser claro e malcheiroso.
- Nefesin leş gibi içki kokuyor.
E consigo cheirar o álcool no teu hálito.
Bir de, ruhsuz herifin yanına sokulmamış da rutubetli, leş gibi yere kıvrılıp, uyumuş zavallı. "
E aqui está uma donzela a dormir no chão duro e sujo
Leş gibi kokuyor.
Que cheiro!
Leş gibi de kokuyorsun.
Isto não é um jogo.
Leş kargası.
Rato imundo.
Kalk. Leş gibi kokuyorsun.
Santo Deus, tu tresandas.
Leş gibi kokuyor.
O que é que morreu?
Leş gibi kokuyor.
Cheira e muito.
Sakalı vardı ve saçları leş gibi kokuyordu.
Tinha barba e o cabelo cheirava mal.
Leş gibi bir koku var.
Mas é cá um fedor!
Johnny'nin bağırsakları patladı ve leş gibi kokmaya başladı.
O Johnny meteu os intestinos para fora e começou a cheirar a carne podre.
Madam Helvetius operaya ve Les Danseurs'a gitmeye fırsat bulup bulamadığınızı öğrenmek istiyor.
A Madame Helvetius deseja perguntar-lhe se já teve oportunidade de assistir à ópera e aos... dançarinos.
Les Mis Ables'dan.
"Les Misérables."
"Sefiller" konusundaki çalışması, benim lisedeyken yaptığımdan daha iyi.
Está a dar-se melhor com os "Les Misérables" do que eu no secundário.
Neredeyse "Sefiller" kitabını okumaktan zevk alıyormuşsun gibi görünüyor.
Quase que parece que começas a gostar do "Les Misérables".
Bu bir Les Paul mu?
É uma Les Paul?
Ben başlangıç, o orta seviyede ve şimdi de bir Les Paul almak istiyor.
Bem, eu sou uma principiante, mas ele é médio e agora quer um Les Paul.
Bana kalan mirasın çoğunu bir Les Paule harcamıştım.
Eu pus toda a minha herança num Les Paul.
3,5 gr kokain karşılığında Slash o Les Paul gitarı vermişti.
O Slash trocou-me essa Les Paul por uma bola preta.
Yaptığımız tüm bu ülke genelindeki seyahatleri, 11. yaşınızdan beri yapıyoruz ve yarın otobüsün kalkmasıyla lise hayatınızla beraber Maple Sokağında sona erecek.
Todas as viagens que fizemos desde os vossos 11 anos, percorrendo o país de lés-a-lés, durante o liceu, vão culminar quando o autocarro parar onde? Em Maple Street.
Yaptığımız tüm bu ülke genelindeki seyahatleri, 11. yaşınızdan beri yapıyoruz ve yarın otobüsün kalkmasıyla, lise hayatınızla beraber Maple Sokağında sona erecek.
Todas as viagens que fizemos desde os vossos 11 anos, percorrendo o país de lés-a-lés, durante o liceu, vão culminar quando o autocarro parar onde?
- Ne? Neden? Burası Les Deux.
- Isto é "Les Deux".
Bu leş gibi kokuyor.
- Esta coisa cheira mal.
Halkla iliskiler muduruyum.
Les, já falo contigo.
Merhaba Les.
- Quem é o produtor?
Kafayı mı yedin sen, Les?
Você está tonto, Les?
Ben Les Price, bu da oğlum Tim.
Sou o Les Price e este é o meu filho, o Tim.
- Eminim gitmeyeceksin, Les.
- Tenho certeza que não, Les.
Onun neyi var, Les?
Que se passa com ele, Les?
Les Price adına iki kişilik 8.00 rezervasyonu.
Les Price para dois das 8 : 00.
Rachel, bu babam, Les Price.
Rachel este é o meu pai, Les Price.
Yemek için teşekkürler, Les.
Obrigada pelo jantar, Les.
Şarap Akademisi ve Les Caves de la Madeleine sizi kör tadıma davet ediyor. Fransız bayrağı Amerikan bayrağına göre daha vurgulu, değil mi?
A bandeira francesa está um bocado mais saliente do que a americana, não está?
Söylentilere göre, kolay öfkelenen ünlü iş adamı Les Grossman'ın finanse ettiği film, daha çekimlerin beşinci gününde programın bir ay gerisinde. Neden mi?
Financiado pelo intempestivo megamilionário Les Grossman, consta que o filme já está atrasado um mês, apenas cinco dias após o começo da rodagem.
Les Grossman bu. Bazı kelimeleri sık kullanır.
Ele é o Les Grossman, gosta de usar palavras dessas.
- Çekilin! Çekilin! Merhaba Les!
Olá, Les!
Les! Çalışıyor!
Está a funcionar!
Evet, her ne yapıyorsan devam et. Merhaba Les!
Olá, Les!