Numarası tradutor Português
11,337 parallel translation
Ve biz de bulacağız. Şüphelimiz, Lien Mah'ın Çin'e taşınma iznini alır almaz uçuş numarasından haberimiz olacak ve tabuta el koyup kendimiz bakabileceğiz.
Quando o suspeito enviar os documentos a autorizar o transporte da Lien Mah de volta para a China, saberemos o número do voo, e podemos apreender o caixão.
Ben sadece... onun telefon numarasını almak istiyorum.
Eu só... Preciso do número de telefone dela.
Senatör Darnell'in ofis numarası lazım.
Preciso do número do escritório do Senador Darnell.
Bana Osela'nın irtibat numarasını vereceksin.
Vai dar-me o número de telefone do seu contacto na Osela.
Osela'daki bağlantının numarasını ver.
Vai dar-me o número de telefone do seu contacto na Osela.
Benim için bir telefon numarasını araştıra bilir misin?
Podes verificar-me um número de telefone?
Kimin numarasını?
De quem é o número?
Tamam, ne... numarası ne?
Certo... Qual é o número?
Numarası bu.
Este é o número dela.
Bunu, bu oda numarasına giriş yetkinizin onaylanması için, personel bölümüne götürün.
Envie isto ao RH, para adicionar esta sala ao seu nível de acesso.
Juliana, telefona biraz daha para koy ya da oranın numarasını ver.
- Juliana, põe mais moedas no telefone, ou dá-me o número de aí.
Alex, gerçekten alışveriş yapıyor numarası yaptığını söyleme..
Alex, não me digas que estás mesmo a fingir que estás às compras.
Seri numarasını gönder. Ne yapabileceğime bakarım.
Dá-me um número de série, verei o que posso fazer.
- Silahlar ortadan kaybolduğunda Rivers söz konusu seri numarasına sahip silahın kartele verildiğini söyledi.
- Quando desapareceram o Rivers fez-nos crer que a arma com o número de série em questão - tinha ido para o cartel.
Otobüs numarası bulun ve sürücüye kenara çekip beklemesini söyleyin.
Seis Leste. Preciso do número do autocarro. Diz ao motorista para encostar e aguardar.
Evet, bende öyle sanıyordum, ama sonra mail adresini ve telefon numarasını değiştirdi ve beni hiç bilgilendirmedi.
Mas depois mudou de e-mail e número e nem me deu os novos.
- Evet. Genelde pirinç tanesi kadar küçük olurlarmış. Hepsinin ayrı numarası olurmuş ama..... bizimki daha büyük gibi.
- Sim, a maioria parte dos microchips têm, mais ao menos, o tamanho dum grão de arroz e só contêm um número de identificação, mas... os nossos parecem maiores.
Elinde Kaptan'ın numarası olan var mı hâlâ?
Vocês tem o número do Capitão?
Hâlâ araştırıyoruz. Yüzbaşı Grover kuyruk numarasını soruşturuyor.
O Capitão Grover está a localizar os números da cauda.
- Masum numarası yapma.
- Não te armes em inocente comigo.
Geçen hafta, bir hükümet binasına girip içerisinde yüz bin sosyal güvenlik numarası içeren bir bilgisayarı çaldı.
Na semana passada, roubou um PC de uma agência federal com cem mil números da Segurança Social.
Bir sonraki jüri numarası 17. Şimdi, davalı bir deniz canavarı.
Potencial jurado número 17, o réu é um kraken ( lula ).
Adı Andrea Schuster. Size numarasını verebilirim.
O nome dela é Andrea Schuster.
Sana numarasını veririm.
Dou-lhe o número.
Bir telefon numarası.
Um número de telefone.
Bir Amerikan numarası gibi görünüyor...
Parece ser um número americano.
Son gördüğümde, benden Jenji'nin numarasını istemiştin.
A última vez que te vi, pediste-me o número do Jenji.
Eğer değilse estetik uzmanının numarasını istiyorum.
Bem, se não é, então, quero o nome do cirurgião dela.
Mail adresi, telefon numarası. Onu takip etmek için kullanabileceğimiz bir şeyler.
E-mail, telemóvel, algo que possamos usar para o localizar.
Narsistin kendini başkalarını sevdiğine inandırma numarası. Benim ismimi hiç kullanmadığını fark ettim.
É um truque narcisista para se convencer que ama outras pessoas.
Rastgele bir sayfa seçip numarasını söyleyin ben de size onların müvekkilinin ne yaptığını söyleyeyim.
Escolha uma página ao acaso, diga-me o número e vou dizer-lhe, exatamente, o que o cliente deles lhe fez.
Köpekte mikroçip vardı ve ben mikroçip numarasını şehirdeki tüm veterinerlerde sorguladım.
Ela tinha um microchip e eu dei o número do chip dela a todos os veterinários da cidade.
Ne numarası?
Que número?
Um, bu mesaj numarası...
Esta é a mensagem número...
İkinci telefon numarasının kime ait olduğunu bulmamız gerek - - kontürlü telefonun - - ve nereden alındığını.
Temos de saber de quem é o número. O segundo. O pré-pago.
- İlk telefonunun dört haneli asıl numarası.
Os primeiros quatro dígitos do mandado dela.
Bir hacker 100.000 sosyal güvenlik numarasını çaldı, sonrada küçük parçalar halinde bazı gruplara sattı.
O hacker roubou cem mil números de segurança social e dividiu-os em grupos mais pequenos.
Adamlarım şasi numarasını soruşturdu.
O meu pessoal verificou o chassis.
Silahın seri numarasını araştırdım.
Pesquisei o número de série da arma...
Kötüymüş numarası yapmak mesela.
E fingir ser mau?
Eski Wookiee mahkum numarası mı?
- A velha prisioneira maluca?
En sonunda peşimi bırakana kadar 30 dakika boyunca evcil hayvan dükkanı Le Petit Puppy'de alışveriş numarası yaptım.
Tive de ir a uma loja de animais, a Le Petit Puppy, e fingi durante meia hora que ia comprar um cão até, finalmente, ele ir embora.
Plaka numarasını aldım ama hangi araba olduğunu söylemiyorlar.
Tenho o número da matrícula, mas não tenho descrição do veículo.
Adamın plaka numarasıyla resmini yolla ve buraya gel.
Envia um SMS com a foto do tipo e a matrícula do veículo.
Seri numarası 1028.. 1245 1107.
Número de série... 1028... 1245... 1107.
Neden ikinci telefon numarasını kebapçıdaki herhangi birine versin ki?
Porque daria o segundo número a alguém de um restaurante de kebabs?
Stevie'nin telefonunda bulduğumuz, kontürlü telefon numarasında bir gelişme var mı?
Algum avanço no outro número do segundo telefone da Stevie?
ve o şöyle dedi, "Söylediğin kapı numarası " yolun tam ortasında kalıyor. " ve ben,
E ele : "O código postal que inseriu é ao fundo da rua."
Dolap numarası ve anahtar ben de.
Tenho o número do cacifo e uma chave.
Sende telefon numarası olmalı.
Bem, deves ter o número de telemóvel dele.
Kısa bir süre kaybolma numarası yaparım sonra onun aklı başına gelir.
Só tem de superar aquela treta do "amor eterno".