Onları görüyorum tradutor Português
279 parallel translation
Onları görüyorum, Mary!
Eu vejo-os, Mary!
Onları görüyorum, bayan Jessie. Geliyorlar.
Estou a vê-los, menina Jessie Chegaram.
Onları görüyorum ama sizi göremiyorum.
Vejo-os, mas não o vejo a si.
Onları görüyorum.
Estou a vê-los.
Onları görüyorum...
Estou a vê-los!
- Onları görüyorum!
Dispara para os pneus!
Tarayıcımdan onları görüyorum.
Estou vendo no escâner.
Onları görüyorum.
Eu os vi.
Evet, onları görüyorum.
- Sim, estou a vê-los.
Onları görüyorum, tamam mı? Görüyorum!
Estou a vê-los, está bem?
- Onları görüyorum.
- Estou vendo.
Sana her bakışımda onları görüyorum.
O Marcus e Jasón tinham os seus olhos.
Onları görüyorum.
Eu os vejo.
Her gözümü kapadığımda onları görüyorum.
Vejo-as sempre que fecho os olhos.
Onları görüyorum!
Estou vendo!
- Onları görüyorum, Kaptan.
- Estou a vê-las, Capitão.
Onları ilk kez böyle görüyorum.
E a primeira vez que acontece.
Onları kendi istediğim gibi görüyorum, oldukları gibi değil.
Eu vejo-os como quero que eles sejam, não como eles são realmente.
Onlar için çalışıyorum, kahvaltının ulusal bir enstitü olduğu binayı ilk defa görüyorum.
Trabalho para eles, mas estou a ver pela primeira vez o sítio onde o pequeno-almoço se tornou numa instituição nacional.
Giderek derin düşünceler varoldu ; Onlar gibi şeyler görüyorum.
Tenho andando a pensar e vejo as coisas como elas são.
Şahsen ben onları talihsiz yabaniler olarak görüyorum.
Pessoalmente, considero-os brutos infelizes.
Ben onları talihsiz yabaniler olarak görüyorum.
Animais - Tais como aqueles negros. - Animais.
Resmi ziyaretler esnasında daha çok hayranlık görüyorum, ama onlar sadece birilerini cezbetmek için güzel olmamı istiyorlar.
Nas visitas oficiais sou admirada... Mas só me pedem que eu seja bela para encantar alguém... como tu terás que fazer aqui.
Gündüz vakti sokaklarda onların yüzünü görüyorum... geceleri de karım Esther'in yüzünü.
Vejo as caras deles nas ruas durante o dia... e á noite vejo a cara da minha mulher, Esther.
Ama ben onları izlerken eski trajedinin yeniden başladığını görüyorum.
Mas eu... quando as vejo, só vejo a mesma tragédia... se repetir.
Ve şimdi... gözlerimi her kapadığımda, ben... onların orada durup, beni suçladıklarını görüyorum.
E agora, de cada vez que fecho os olhos vejo-os à minha frente a acusar-me. É um sonho, John.
Onları hep sokaklarda bunalım içinde görüyorum.
Vejo-os a andarem pelas ruas sempre deprimidos.
onların gözleriyle görüyorum..
Vejo através dos seus olhos...
Her seferinde tek boynuzları görüyorum, onlar benim tek boynuzlarım. Tıpkı bu sabah ormanlıklarda olduğu gibi, böylece kendimi çok genç hissediyorum.
Cada vez que vejo os unicórnios, os meus unicórnios, é como aquela manhã no bosque, e sou verdadeiramente jovem, a despeito de mim mesmo.
Onları sabahları iki dakika, akşamları iki dakika... hafta sonunda da belki üçsaat görüyorum.
Eu apenas os vejo uns minutos de manhã e ao fim do dia e algumas horas nos fins-de-semana.
Onları sürekli karşı taraftan gelirken görüyorum.
Estou constantemente a vê-los passarem-se para o outro lado.
Biliyor musun, John, bazı adamlar görüyorum,... onlar birbirine sarılıyorlar.
Sabe, John, agora vejo homens... que se abraçam.
Oh, şimdilerde görüyorum, yasalara tamamen saygılı beyler, ellerine silah verdiğinizde onlar neredeyse manyağa dönüşüyorlar.
Já vi homens pacatos e ordeiros que perdem o juízo quando têm uma arma na mão.
Onları inandırdığını görüyorum ve bence Dawson ve Downey sonunda hayatlarını sana borçlu olacaklar.
Acho que o Dawson e o Downey vão-lhe dever as vidas.
- Onları görüyor musun peki? - Evet görüyorum..
- Não vê as sardinhas, certo?
Onları yüzyıl da bir görüyorum.
Vejo-os uma vez em cada século.
Onları kendimden önce görüyorum.
Eu vejo-as perante mim.
Caddede onları tam gaz giderken görüyorum.
Vejo-as na rua e desaparecem.
Onları civarda görüyorum.
Vejo-os por aí.
- Onları ara sıra görüyorum. - Öyle mi?
Eu vejo-os de vez em quando.
Diğerlerini görüyorum. Ama onlar beni görmüyor.
Eu enxergo os outros, mas eles não me veem.
Görüyorum, Seni düşünmek istemiyorum, Ben bir ucubeyim yada onun gibi birşey, Çünkü erkeklerle ilk tanıştığım zaman onların evine gitmem.
Olha, não quero que penses que sou anormal ou assim, porque eu normalmente não vou para o carro de rapazes quando acabo de os conhecer.
Görüyorum ki onları duymuşsunuz.
Vejo que o conhecem.
Sana bir şey söyleyim Şerif... ben polisler görüyorum her gün yollarını kaybediyorlar... ve bu benim hoşuma gitmiyor... çünkü onların varlıkları bulaşıcı.
Vou-lhe dizer algo! Xerife. Vejo todos os dias polícias perderem o caminho.
Dharma, duyguları görüyorum, fakat onları işitemiyorum.
Dharma, estou a ver sentimentos, mas não estou a ouvi-los.
Onları hala görüyorum.
Ainda continuo os vendo cada um deles.
Onları senin gibi kolayca görüyorum.
Vejo-os lá em baixo, tão bem quanto tu.
Onlar olmadan da görüyorum.
Vejo perfeitamente sem eles.
- Bak, Şimdi bilgisayarlar sayesinde onları sık sık görüyorum.
Eu lido muito com eles por causa dos computadores.
Onları kostüm mağazalarında her zaman görüyorum. Bağlantı kurmanızı sağlayabilirim.
Estou sempre em lojas de fatiotas, lojas de artes marciais... a falar com tipos, a fazer contactos.
Onların sana bir espri anlayışı verdiğini görüyorum.
Vejo também que lhe deram um senso de humor.
görüyorum 679
görüyorum ki 81
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
görüyorum ki 81
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları gördüm 114
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları gördüm 114