Partı tradutor Português
713 parallel translation
O bir part-time hizmetçi sadece.
Ela é só uma empregada que trabalha a meio tempo.
Adınız Mrs.Lucia Colletti.Mr.and Mrs.Denver'lerde part-taym hizmetçi olarak çalışıyorsunuz... ayni zamanda da Mr.and Mrs.Brian Mullen'lerde... ayni apartmanda dairenin bir üst katında.
Você é a Sra. Lucia Colletti. É empregada em'part-time'do Sr. e Sra. Denver... e também do Sr. e Sra. Brien Mullen... num apartamento mais acima no mesmo prédio.
- Part mi?
- Bar aberto.
- Bu işi boş zamanlarında yapıyorsun, değil mi?
Isto é um emprego em part-time, para ti, não é?
Bizzat siz, bir part-time eleştirmen olarak, yapıcı ve adil bir kişisiniz.
O senhor, como crítico em part-time, tem sido construtivo e justo.
Sulla öldüğünde Crassus, Part ülkesinde ordularını kaybettiğinde Roma neydi?
O que era Roma quando Sulla morreu quando Crassus perdeu os exércitos em Parthia?
Part ülkesine sefer kolay olmayacak.
A campanha contra Pártia não será fácil.
- Bay Somerset, le train part.
- Sr. Somerset, o comboio parte.
You've got the part, Paul.
Ficaste com o papel, Paul.
"bir rolümüz var."
"Has a part to play"
Ben bu dini babamdan aldım. Eski bir 2. el araba satıcısı ve yarı zamanlı bilet satıcısı idi. Ben de bedava hediyeli ilk dinin başı olmaktan gururluyum.
Herdei esta religião do meu pai, um ex-vendedor de carros usados e vaso em part-time, e estou muito orgulhoso por estar à frente da primeira religião com brindes grátis.
Arada sırada bana çalışıyor.
Uma funcionária em part time. Usei-a para as escutas.
Yarı Yahudiler için mucize yok, ha?
Não há milagres para judeus em'part time', eh?
* Hepimiz bir parçasıyız tarihin *
We're all a part of history
Beni Suriye'ye Vali ata, Part Krallığı'yla uğraşayım.
Posso ser mais útil no Império. Nomeai-me governador da Síria e tratarei do rei dos Partos.
O burada değil, Part elçisiyle birlikte.
Ela sabe que estou aqui. Está com os embaixadores da Pártia.
Taksiciliği yarım gün yapıyorum.
O táxi é só um part-time.
"YAŞAYAN EFSANE"
"The Living Legend : Part.1"
Bölüm
Part.2 "
Buradan ayrılıyorum.
Estou part ¡ ndo.
Bilbo gittiğinden bu yana.
Desde que B ¡ Ibo part ¡ u.
Aynı fikirdeyim Sam ama bir an önce gitmemizi o istedi.
Quer ¡ a mesmo. Eu também, Sam. Mas d ¡ sse para part ¡ rmos logo.
Ben gidince size zarar vermezler.
- Não perturbarão quando eu part ¡ r.
Sabahleyin yola çıkmalısın.
E vovê deve part ¡ r pela manhã.
"TANRILARIN SAVAŞI"
"The War of the Gods : Part.1"
İşimi geri alabilirim, biliyorsun, dükkandaki yarım gün iş.
Posso voltar a trabalhar, em part time, na loja de animais.
- Sadece yarım gün.
- É um part time.
Yarı zamanlı.
Em part-time.
Şehir merkezindeki bir simsarcıda geceleri part-time çalışıyormuş.
Trabalha part-time à noite, numa correctora do centro.
# Annem yarım gün çalışırdı, bu yüzden öğleden sonraları yalnız kalırdım.
A minha mãe trabalhava em part-time, pelo que eu ficava sozinha todas as tardes.
Gece vardiyasında çalışabilirsin, ama benden sana tavsiye gündüzleri ek işte çalışma.
O turno da noite está bem, mas gostaria de te dar um conselho... nada de part-times durante o dia.
Bu geçici bir iş.
É uma coisa em part-time.
Bir tane var. Bir kadın arayıp hala part-time ev arkadaşı isteyip istemediğini sordu.
Telefonou uma mulher a dizer que ainda quer o companheiro ocasional.
Yarım günlük mü?
Um trabalho em'part-time'?
Nootsack'teki tek uçak Rosie Little adlı, part time çalışan kumarbaz, gayrimenkul kralı bir pilota aitti.
O único avião em Nootsack pertencia a um piloto aventureiro em part-time, jogador e magnata de imobiliário, chamado Rosie Little.
Aslında, Kamal'in kulübünde yarım gün pro olarak çalışırım.
Na realidade, trabalho em part-time no clube de Kamal.
Paul, mucit ve'part-time'kameramandır.
Paul Deghuee... um inventor e fotógrafo de meio período.
"Artık taksi şoförlüğü de yapıyorum."
"Agora guio um táxi em part-time."
- Rizzo, hazır. - Yarım günlük. Şova da çalışacağım.
Em part-time, enquanto trabalho no show.
Dış Part, üyesi 22315 Howard, Miniprod, Hastane Bölümü.
Membro do Partido Externo 22315 Howard, Miniprod, Secção Hospitalar.
Part-time bir işim var.
Tenho um emprego.
Tabii gerçekten güvenli bir araç olduğuna inandığımızda. Ben part-time bir işte çalışabilirim. Mesela "By Jim'in Piliç ve Ördeklleri" Yeni açılacak.
nós poderiamos fazer isso desde que tivessemos a certeza que tinhamos o suficiente para comprar um em bom estado olhem, eu posso arranjar um part-time ou coisa assim há uma vaga no mr Gym galinhas e ostras nós tínhamos um mr gym em Melmac
TEMİZLİK ELEMANI ARANIYOR
PRECISA-SE DE EMPREGADO DE LIMPEZA EM PART-TIME
Yarım gün işten mi memnunsun?
Satisfeito a trabalhar part-time?
Bak şimdi, aslında senin part-time olan işinin bir koltuğa oturup, bira kutularının ağırlığını kontrol etmek olduğunu anlayacak kadar büyüdü çocuklarımız.
Tenho de recusar. Que tal sexo em troca de batatas fritas? Tenho de recusar.
- Baba? - Efendim, Bud. Hepimiz, Hawaii için oy kullandık sanıyordum.
Ouve, os miúdos já estão crescidos o suficiente para perceber que não é um emprego part-time ficares no sofá a testar o peso das latas de cerveja.
Yarım günlük bir iş ayarlarız.
Arranjamos-te um part-time.
Sadece part-time çalışan biriyim.
Não me obrigues a fazê-lo. lsto é só um part-time.
Bu benim için geçici bir iş.
Isto é só um part-time para mim.
Alışveriş merkezinde yarım gün Noel Baba olarak iş buldum.
Arranjei um trabalho em part-time a fazer de Pai Natal no centro comercial.
Dert etme. Sadece yarım günlük bir iş olacak.
Alf, pára com o dramatismo, vou só trabalhar em part-time.
parti 170
partiler 26
parti bitti 89
parti mi 44
parti başlasın 16
partiye devam 22
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17
partiler 26
parti bitti 89
parti mi 44
parti başlasın 16
partiye devam 22
parti zamanı 46
parti sona erdi 33
partiye katıl 17