Peşinden tradutor Português
6,680 parallel translation
Çok işi olur, Caspere'ın peşinden o geliyordu.
É demasiada coincidência logo a seguir ao Caspere.
Scott'ın, Richardsonların ve Matt Daly'nin peşinden gittin.
Foste atrás do Scott, dos Richardsons, do Matt Daly.
- Peşinden gidin!
- Atrás dele!
- Peşinden gidin.
Atrás dele.
- Peşinden gidin!
Atrás dele!
Onların peşinden gidiyor.
Ela vai atrás deles.
Yani olayla ilgisi olduğundan emin olmadığın bir adamın peşinden gittiğin yetmedi... bir de birinin arkandan yaklaşmasına müsaade ettin.
Não só foste atrás do desconhecido, como deixaste que te atacassem.
Canavarı uyandırdık, şimdi de peşinden gidiyoruz.
Incomodámos o monstro, agora vamos atrás dele.
En azından, her tarafından alev çıkan ve seninle hiçbir şey yapmak istemeyen birinin peşinden koşmuyorsun.
Pelo menos não estás a suspirar por alguém que explode em chamas e não quer nada contigo.
Peşinden gideceğim.
- Eu vou atrás dela.
Bilmiyorum, gergindir ve peşinden gideceğimizi biliyordu, değil mi?
Não sei, ele deve ter ficado nervosa, apercebeu-se que estávamos atrás dela, certo?
Peşinden geliyorum.
Vou atrás de ti.
Peşinden geliyorum.
Vou atrás de ti!
Peşinden ajan yolladılar.
Mandaram agentes atrás de ti?
Ortağım, bunun peşinden yasal yollarla gitmemiz gerektiğini düşünüyor.
O meu sócio acha que devíamos seguir pela via legal.
Eğer Fisk şehrimi havaya uçuran adamsa polisleri vurup senin peşinden geldiyse kimse onun götünün tekmelenmesini benden çok isteyemez.
Se foi mesmo o Fisk que mandou a cidade pelos ares, matou aqueles polícias e foi atrás de ti, então, sou o primeiro a querer vê-lo pagar por isso.
Tamam o zaman Tully'nin peşinden gideriz.
Era tudo do Tully. Então, vamos atrás do Tully e obrigamo-lo a denunciar o Fisk.
- Onu nereye götürürseniz peşinden geleceğiz.
Vamos segui-lo para onde o levarem.
Seni kaçıran adam bir virüs herkesi öldürecek dedi diye salgın peşinden koşuyorsun.
Andas à caça de surtos porque o raptor te disse que um vírus destruirá o planeta.
Ama yine de o günden beri bunun peşinden koşuyorum.
Mas desde então, é o que ando a procurar.
Bu işin peşinden gitmeseniz iyi olur.
Devia ter ficado por aí.
Sembolün peşinden gittik. 12 Maymun'un Çeçenistan'la bir bağı olabilir.
Seguimos o rasto do símbolo. Os 12 Macacos podem ter laços com a Chechénia.
Chyre ile yıllarca onların peşinden koştuk.
O Chyre e eu seguimo-los durante anos.
Belki bir haberin peşinden koşuyordur.
Pode estar numa história.
Suyun içine kadar peşinden gelirlerse elektronik birimleri bozulacaktır.
Se forem atrás ti, vão avariar.
Kocanın peşinden geleceğinden endişelendiğin için sana yardım etmemi istedin.
Claro que não! Pediu-me ajuda porque estava preocupada que o seu marido a encontrasse.
- Körü körüne peşinden gitme.
- Não segui-lo de forma cega.
- Körü körüne peşinden falan gitmiyorum.
- Não estou a segui-lo cegamente.
İşleri kötü adamların peşinden gitmek olan eğitimli profesyoneller silah taşıyan kovboylar değil.
Profissionais treinados, com o dever de irem atrás dos bandidos, não uns cowboys fanáticos por armas.
Dün gece arkadaşımı tek başına bıraktım. Çünkü canımın istediği şeyin peşinden gittim.
Ontem à noite, deixei a minha amiga sozinha, porque só queria o que eu queria.
Ben de sakinleşince peşinden gittim ama çoktan bir arabaya binmişti.
Quando acalmei, fui atrás dela, mas ela já tinha apanhado uma boleia.
Onun peşinden gidişi benim hatamdı.
A culpa foi minha por ele ter ido atrás dela.
Tory'nin peşinden gitti.
Ele vai atrás do Tory.
Kimseye zarar vermemesi için peşinden gitmeliyiz.
A maneira de impedir que faça mal a mais pessoas é ir atrás dele primeiro.
72 saat içinde dönmezsen peşinden geleceğim.
Se não voltares em 72 horas, vou à tua procura.
- Olayın peşinden gitmelisin.
Devias avançar.
Tuzaktan kaçan bir hayvan, avcının peşinden gitmeye ihtiyaç duymaz.
O animal que escapa a uma armadilha não vai necessariamente atrás do caçador.
Demeye çalıştığım şey, eğer yeterince süre Lobos'un peşinden giderse ve onu yakalarsa, her halükârda bize doğru yol olacak.
Se ela seguir o Lobos e se conseguir apanhá-lo, isso vai levá-la a nós na mesma.
İmparatoriçe'yi bulduk ve peşinden gitmeye karar verdik.
Encontramos o "The Empress" e decidimos ir atrás dele.
Bazıları pugio nereye giderse ölümün peşinden geldiğini söyler.
Alguns dizem que para onde o "pugio" vai, a morte segue-o.
Jül Sezar'ı öldüren hançerin peşinden gitmeyelim mi diyorsun?
Com um disparate sobrenatural associado a ele. Está a sugerir que não devíamos procurar a adaga que matou Júlio César?
Ölüm peşinden gelir Jo.
A morte segue-o, Jo.
Efsaneye göre ölüm hançerin peşinden gidermiş.
A lenda diz que a morte segue a adaga.
En iyi ihtimal, Malcolm u öldürürsün, ama yanında kaç kişi var bilmiyorsun. veya öldüğünde peşinden başka kimlerin geleceğini.
Na melhor das hipóteses, derrotas o Malcolm, mas não sabes quantos homens tem com ele, ou quem poderá procurá-lo, depois de o matares.
Benim ve Conrad ın peşinden gelebilirdin...
Devia ter vindo atrás do Conrad ou de mim...
Matt'in peşinden gittiğim zaman beni takip ettin ve ceketi aldın.
Seguiste-me quando fui atrás do Matt e levaste o casaco.
Sen gizlice Molly'nin peşinden giderken ben içeri girip Renautas kimliğimi göstermeyeceğim herhalde?
Não posso entrar ali dentro, e começar a mostrar a minha antiga identificação da Renautas, enquanto o Senhor tenta passar pela segurança com a Molly.
Peşinden koşarlar!
- Isso é demais.
Erica gücün için senin peşinden gelecektir.
A Erica irá atrás de ti por causa do teu poder.
Bu arada, o bıçağın peşinden tek başıma gitmem gerekirdi.
Eu devia ter ido atrás daquela faca sozinho.
- Peşinden gelmeye devam edecekler.
- Vão continuar a perseguir-te.